But i can't help you Çeviri Türkçe
1,139 parallel translation
But, Billy, if I'm gonna help you... you can't ask that question again.
Ama, Billy, sana yardım edeceksem bu soruyu bir daha sorma.
I wish I could help you, but I can't tell you that.
Keşke yardım edebilsem ama size söyleyemem.
M. Poirot, I don't care what happens to me, but can you help Jack?
Mösyö Poirot bana ne olacağını hiç umursamıyorum. Siz Jack'e yardım edebilir misiniz?
Look, Doc, I don't mean to intrude, but if you tell me what's going on, maybe I can help.
Bak Doktor, rahatsız etmek istemedim, ama bana ne olduğunu tam olarak anlatırsanız, belki yardımcı olabilirim.
I know what you said about wanting to help me... But if there's one thing I've learned, it's that you can't trust anyone.
Bana yardım etmekten bahsettiğini biliyorum... ama öğrendiğim tek birşey varsa, o da herhangi birine güvenemezsin.
Sorry I can't help you guys... but one to five is way better than 10 to life.
Size yardımcı olamayacağım beyler kötünün iyisini tercih ediyorum.
Your lawyer called and... I'm sorry, but I can't help you, I can't...
Beni avukatın aradı ve ben üzgünüm ama sana yardımcı olmam imkansız.
I hadn't intended opening this center until tomorrow but as you're here you can help me write the inaugural story :
Yarına kadar açmayı düşünmüyordum ama burada olduğuna göre, giriş bölümüne yardım edebilirsin.
But I can't help you if you leave.
Ama giderseniz yardım edemem.
I wanna help you, but I can't do that unless you give us some information.
Sana yardım etmek istiyorum ama bize bazı bilgiler vermezsen bunu yapamam.
I'm happy to accommodate you, Mr. Black, but, uh... I can't honestly say I know exactly how you can help us.
Sizi ağırlamaktan memnunum bay Black, ama... bize nasıl yardım edebileceğinizi bilmiyorum doğrusu.
Nerys... it's a good plan but I can't help you.
Nerys... Bu iyi bir plan... -... ama ben sana yardım edemem.
I'm sorry, Xena, but I can't help you commit murder.
Üzgünüm, Zeyna, ama cinayet işlemende sana yardım edemem.
I can't help but notice that although you're clearly swimming in a vat of guilt over leaving your best friend in the lurch like this you also seem to be just a bit relieved.
Ve onu hayal kırıklığına uğrattığın düşüncesi seni bitirir.
I don't know that I can do anything. But I'm prepared to give it a go, if you'll help.
birşey yapacak mıyım bilemiyorum, ama eğer yardım edersen elimden geleni yapmaya çalışırım.
I really wish I could help you but I can't. I'm sorry.
Gerçekten yardım etmeyi isterdim ama edemem.
But I... can't help you.
Ama sana yardım edemiyorum.
Sheriff, I'd love to help you out, but I can't leave.
Şerif, yardım etmek isterdim ama buradan ayrılamam.
You know... I can't help but think about what happened in that bungalow.
Biliyor musun, o kulübede olanları sık sık düşünüyorum.
I can't learn your ways alone, but you can help me.
Sizin şeylerinizi tek başıma öğrenemem, ama sen bana yardım edebilirsin.
But what it means is, morally, I can't help you.
Ama ahlaki açıdan size yardım edemem.
And I couldn't help myself at the time but maybe I can help you, the only way I know how.
Zamanında kendime de faydam olmadı ama belki sana bu şekilde yardım edebilirim.
Giles, I know you don't like me playing with mystical forces, but I can really help with this binding spell.
Mistik güçlerle oynamamı istemediğini biliyorum ama önleme büyüsü konusunda yardımcı olabilirim.
- Look, that's fascinating. I don't mean to be rude, but... I'm really busy here so if I can help you with anything..
- Bak, bu çok ilginç. kırıcı olmak istemem, ama... burada gerçekten meşgulum yani eğer bir şekilde sana yardım edebileceksem..
I don't know who you are, but Dr Langford says you can help.
Kimsin bilmiyorum ama Dr. Langford bize yardım edebileceğini söylüyor.
Gee, I can't help but notice that you're pouting.
Yardım edemem ama surat asmanı göz önünde bulundurabilirim.
I know you just want everyone to be happy, but you can't help yourself.
Ama kendine faydan yok.
But I just can't help the way that I feel, you know?
Ama duygularıma engel olamıyorum.
I can't help you with that, but I'll bring a new unit by tomorrow.
Bu konuda yardım edemem, ama yarın yeni bir ünite getiririm.
I know you're scared to be without me, but I can't help that.
Bensizlikten korktuğunu biliyorum, ama elimden bir şey gelmez.
Now I can't make you pitch in and help if you don't want to. But I can make sure when this is over that people know that you were asked and you said no.
İstemiyorsanız size zorla yardım etmenizi sağlayamam ama yardım istediğimi ve sizin hayır dediğinizi söyleyebilirim.
I was thinking you're nice... but you can't help me.
İyi biri olduğunu düşünüyordum. Ama bana yardım edemezsin.
I'm even sorrier that I can't help you... because I'm your wife but I don't know who you are.
Senin karın olduğum halde seni tanıyamadığım ve sana yardım edemediğim için aslında ben üzgünüm.
I understand your situation, but I can't help you.
Durumunuzu anlıyorum fakat yardım edemem.
I'm sorry, I can't help but notice that you're naked.
Özür dilerim, çıplak olduğunuz gerçeğini göz ardı edemiyorum.
I couldn't help but wonder can you be friends with an ex?
Merak etmeden duramadım. Eski sevgiliyle dost olunabilir mi?
I know it's ridiculous, but I can't help feeling like people here know, you know?
Biliyorum çok gülünç, ama buradaki insanlar biliyormuş gibime geliyor.
We said we'd try to help you make a new start, and I want to keep that promise, but I can't ignore history, Mr. Gedrin.
Yeni bir başlangıç yapmanıza yardım edeceğimizi söyledik, ve verdiğim sözü tutmak istiyorum, ama tarihi de yok sayamam Bay Gedrin.
Probably, but I can't help wondering if my response would have been the same if it had been, say, Tom Paris instead of you.
Muhtemelen, ama senin yerinde Tom Paris olsaydı, aynı şekilde davranır mıydım diye düşünmeden kendimi alamıyorum.
Our thinking is confined, but... I can't help... but admire you.
Düşüncelerimiz sınırlıdır, ama... Yardım edemem ama takdir ediyorum.
If you can hear me, but you can't answer the door, call 911, tell'em you need help!
Eğer beni duyuyor ama cevap veremiyorsanız 911'i arayın.
If you can hear me but can't answer the door, call 911! Tell'em you need help!
Eğer beni duyuyor ama cevap veremiyorsanız 911'i arayın yardım isteyin.
Believe me, I wanna help you. - But I can't.
İnan bana, sana yardım etmek istiyorum... ama edemem.
- But I can't help you... -... unless you let me.
- Ama sana yardım edemem... eğer bana izin vermezsen.
You'll have to forgive me, but I'm afraid I can't help you, because I can't understand what you're saying.
Beni affetmek zorundasın ama maalesef sana yardım edemem çünkü ne kastetiğini anlayamıyorum
- Well, shit, I can stick around, you know, man... if you want me to help out. - Hello? But you really shouldn't keep them piled like this...
Yardım etmemi istersen burada kalabilirim ama plakları bu şekilde üst üste koymamalısın çünkü...
But I can't help you with that.
Ama ben sana bu konuda yardımcı olamam.
- I wish I could help you, but I can't.
- Yardımcı olabilmeyi isterdim ama yapamam.
But I can't help you here.
Ama size burada yardımcı olamam.
But, son, if you don't know the title, how can I help you?
Fakat evladım adını bilmiyorsan, nasıI yardımcı olabilirim?
I don't know where she is... but if it's about music, I can help you.
Nerde olduğunu bilmiyorum. Ama müzikle ilgili size yardımcı olabilirim.