But in a good way Çeviri Türkçe
190 parallel translation
- But in a good way.
- Ama iyi bir şekilde.
It was like death, but in a good way.
- Kafayı yedi.
But in a good way.
Ama iyi bir şey için.
Yeah but in a good way.
- Evet. Ama iyi bir şekilde.
I guess things kind of changed after we did it, but in a good way.
O işi yaptıktan sonra, bazı şeyler değişti. Fakat çok önceydi.
But in a good way.
Ama iyi anlamda.
I was afraid it was gonna be some little Hee-Haw production which it was, but in a good way I think.
Biraz ucuz bir yapım gibi görüneceğinden korkuyordum. Ki öyleydi. İyi bir şekilde.
But in a good way. Bottom line :
Sonuç olarak, evet, tamam.
- Yeah, but in a good way.
- Evet, ama iyi bir şekilde.
I mean, yeah, she's always been psycho, but in a good way.
Gerçi baştan beri sapıktı. Ama iyi anlamda.
It's like we're British, but in a good way.
Sanki İngiliz olduk ama iyi anlamda.
You look different too, but in a good way.
Sen de farklı görünüyorsun, ama iyi yönde.
But in a good way.
Ama güzel yönleriyle.
But in a good way, like Neo.
Ama iyi yönde, Neo gibi.
But in a good way!
Kendimi hasta hissediyorum ama iyi anlamda!
But in a good way, you know what I mean?
Fakat işin güzel tarafı ne biliyor musun?
This is unexpected, but in a good way. We have a new addition to the auction.
Bu beklenmedik birşeydi.Ama işin iyisi satacak yeni bir parçamız oldu.
I mean you've been a major pain in my ass, but in a good way.
Seni severim... yani sen kıçımda büyük bir acı oldun, ama iyi yönde.
My father told people that it was a gift, that I was special, but in a good way.
Babam insanlara bir yetenek olduğunu söylerdi, benim özel olduğumu, ama iyi bir yönde.
I knew Edwardes only slightly. I never really liked him. But he was a good man, in a way, I suppose.
Edwardes'ı çok az tanırdım, pek de sevmezdim ama bir bakımdan iyi bir adamdı sanırım.
Ruth is a good and patient girl in her way, but you getting to be too much, son.
Ruth kendince iyi ve sabırlı bir kız ama bazen sen de çok ileri gidiyorsun.
Well, they can't get it quite right in the sculpture, but, um, it gives you a pretty good idea of the way it's going to be.
Şey, onlar helkeltraşçılıkta bu işe katılamıyorlar, Fakat, mm, o size başa geleceklerin şekli konularında iyi bir fikir verir.
But I can still do a good man's work, though. In every way.
Ama ben her şekilde bir erkek için hala iyi durumdayım.
In his own unique way, but... The song makes a good point.
Kendine öz bir tarzda, fakat şarkı iyi bir nokta.
I'm not saying that, I'm just saying that... sometimes you do things for my own good, but you do it your way... and put me in a fait accompli situation.
Şunu söylemeye çalışıyorum : Bazen benim için iyi bir şey yaparsın ama kendi tarzında. Ve beni bir'oldu-bitti'içine sokarsın.
Not only does she pick the best, but she orders it in a way even the chef didn't know how good it could be.
En iyisini seçmekle kalmaz şefin bile bilemeyeceği bir şekilde sipariş verir.
Yes, but worse in a good way.
Evet, ama iyi anlamda daha kötü.
I felt kind of sad in a way, but at the same time, I felt good.
Yolda kendimi biraz üzgün hissettim. Ama aynı zamanda da iyi.
We're looking for a place to get something to eat. There's nothing in that direction, but I can show you a very good place that way.
Yiyecek birşeyler almak için bir yer arıyorsanız bu yönde hiçbir şey yok.
But with scientific polling I think it established very clearly that people are rational, that they do make good decisions, and this offers democracy a chance to be truly informed by the public giving everybody a voice in the way the country is run.
Size yeniden teşekkür ediyorum. Herkesle tekrar görüşmek üzere. Sevgiyle kalın, iyi geceler.
Yeah, but it's in a good way.
Evet. Ama iyi bir suskunluk.
I'm sure you're a very nice person and I'm happy to know that my future automotive safety is in your large, very capable hands but I-I really should be going that way so... good-bye.
Araba güvenliğimin büyük ve yetenekli ellerinizde olmasından memnunum. Şu yöne doğru gitmem gerekiyor ve... Hoşça kalın.
But in a good way.
Ama iyi yönde tabi.
The syndrome isn't even transferable to non-telepaths... but facts don't get in the way of a good panic.
Bu sendrom telepat olmayanları etkilemiyor bile ama panik çıkarsa bazı gerçekler gözden kaçabilir.
Which leads me to my would-be son-in-law Melvin, who's very charming in a "Rain Man" kind of way, but obviously not good enough for some parties.
Ve sonuç olarak müstakbel damadım Melvin'e geliyoruz,... - belki "Yağmur Adam" gibi biri ama yine de iyi bir insan,... - her nedense kimileri böyle düşünmemekte ısrarlı.
- Yeah, they told me but I never let the facts get in the way of a good grudge.
- Bana da söylediler ama gerçekler bile sana sataşmama mani olamaz.
A little out there, but in a good way.
- Hayır, değil.
No, it bothered me, but in a really good way.
Hayır, rahatsız oldum. Ama iyi anlamda.
But with scientific polling I think it established very clearly that people are rational, that they do make good decisions, and this offers democracy a chance to be truly informed by the public giving everybody a voice in the way the country is run.
Ancak bilimsel anketle birlikte bence, insanların rasyonel olduğu anlaşıldı, doğru karar verdikleri görüldü. Bu sayede, ülkenin yönetiminde herkese söz hakkı verilerek, demokratik yönetimlerin halktan gerçek bilgi alma şansı oldu.
If house are in the way it nothing which would be the reason to break the touch to collect, in any way? Ficar inside of house, without being able to sleep during the day go to be a difficult thing. Good, normally I not taste of rules, but, you know, these you do not bother me.
Eğer ev zaten gözlerden uzakta ise sokağa çıkma yasağını bozmanın anlamı nedir ki? Aslında genelde kurallara uymam ama bunlar beni rahatsız etmedi.
But maybe he meant that in a good way, like, you know, " through the roof, whoop-whoop!
Belki iyi anlamda demiştir. "Tavan yapmış!"
Maybe I don't look as good as you in a bikini right now... with Wayne Junior on the way, but... but I've got asinging voice like an angel and if you hadn't cheated...
Belki şu anda bikinili biri kadar iyi görünmüyorum sana ama ne de olsa küçük Wayn doğmak üzere, ancak benim sesim melekler kadar güzeldir ve sen hile yapmamış olsaydın...
See, we might be slightly off, but we're off in a good way.
Bak, biraz uzak olabiliriz, ama iyi anlamda.
He's a good guy who knows where he wants to go in life, but for now the SAT's standing in the way of Kyle's dream.
Hayatta ne istediğini bilen iyi bir çocuk, fakat şu anda hayallerinin önünde SAT durmakta.
But in a way, you know, it was kind of... a good thing because it made me realize who the true love of my life was.
- Ama bir şekilde... hayatımda ki gerçek aşkı görmeme bana yardımcı oldu.
- But maybe it's gay in a good way.
Evet, ama belki güzel yönden gaydir.
But the way he tells it, you're the one good thing... that ever happened to him. - You served him coffee in a diner a couple of times.
- Bir restoranda ona bir kaç kez kahve servis etmişsiniz.
It seems a little bit aggressive... but it's a good way to take out your anger... when you go through stuff in your personal life.
Bizraz saldırgan görünüyor... fakat özel hayatınızda birşeylere sinirlendiğinizde sinirinizi atmanın iyi bir yolu...
I don't like to speak ill of the dead, but from what I know of Cora she wouldn't let the truth stand in the way of a good story.
Ölülerin arkasından kötü konuşmak istemem ama Cora bildiğim kadarıyla, gerçek yerine iyi bir hikâyeyi yeğlerdi.
Yeah, but not in a good way.
Evet, ama kötü anlamda.
Dude, the ladies are all over us, but not in a good way.
Dostum, kadınlar bizim peşimizi bırakamıyorlar, ve iyi anlamda söylemiyorum bunu.