But it's not working Çeviri Türkçe
289 parallel translation
But it's not working properly!
Ama düzgün çaloşmıyor!
It is very sad to love and lose somebody. But in a while, you'll forget, and you will take up the threads of your life where you left off not so long ago and you will work hard. There's lots of happiness in working hard.
Birisini sevmek ve kaybetmek çok üzücüdür ama bir süre sonra unutup hayatına kaldığın yerden devam edeceksin ve çok çalışacaksın, çok çalışmak insanı mutlu eder.
Not right now, but we're working on it.
Hemen değil, ama çalışıyoruz.
You did a great job, Emmerich, but it's not working.
Harika iş çıkardın Emmerich, ama bir şeye yaramıyor.
I'm trying to prove it. They think I'm working with them, but I'm not, Reggie.
Bunu kanıtlamaya çalışıyorum, Onlarla birlikte çalıştığımı sanıyorlar, ama öyle değil, Reggie
It was a fierce debate, not only of the part of working opposition, but also of the conservatives.
Dolayısıyla, bu münazara sadece muhalefet için değil, iktidardaki muhafazakarlar için de çok çetin geçti.
but it's not working?
- Ama işe yaramıyor mu?
It's not only a building foundation which is being laid... but the foundations of a new life... and prosperity for working people as well.
Burada gerçekleştirilen sadece bina inşası değil yeni bir yaşantının inşası... ve çalışan kesimin refahının inşası.
- Not yet, but I'm working on it.
- Henüz değil ama olmaya çalışıyorum.
It's not working, but it's fine.
- Sorunlar var ama iyi.
Larissa and I bought a little house there to spend most of our time, but unfortunately, it's not working out.
Larisa ve ben zamanımızın çoğunu orada geçirmek için bir ev satın aldık, ama maalesef, olmuyor.
I have a phone but it's not working.
Bir telefonum var ama çalışmıyor.
- Yes, I'm trying but it's not working...
Evet, deniyorum ama beceremedim.
It's embarrassing when your mother has a higher grade point average than you do but we're working that out.
Eğer annen senden fazla not alıyorsa bu utanç vericidir ama çalışıyoruz.
It's good he has a part-time job... but I'm not sure... about the people Bart's working for.
Part - time bir işi olması iyi de Bart`ın çalıştığı insanlardan pek emin değilim.
They should try. But if it's not working, nothing they do is gonna make it right, now is it?
Ama artık hiçbir şey işe yaramıyorsa uzatmanın bir anlamı yok.
The flash evaporator system is working but it's not enough to cool them down.
Buharlaştırma sistemi çalışıyor ama onları soğutmaya yetmez.
Unfortunately, that's not an option at the moment, but we're working on it.
Maalesef, şu anda bu bir seçenek değil, ama üzerinde çalışıyoruz.
Is it not monstrous that this player here but in a fiction in a dream of passion could force his soul so to his own conceit that from her working all his visage waned tears in his eyes, distraction in's aspect a broken voice and his whole function suiting with forms to his conceit?
Ne korkunç, değil mi? Şu oyuncu sadece bir oyunda bir tutkunun hayali içinde yanlız düşüncesinin avucuna alıyor yüreğini allak bullak oluyor yüzü gözü bu etkiden. Gözyaşları içinde geçiyor kendinden.
I've been trying to do everything that you think that I should do, but it's just not working.
Ben de bu konuda düşünüyordum. Yapmam gerektiğini düşündüğün her şeyi yapmaya çalışıyorum ama işler öyle yürümüyor.
But it's not working anymore.
Ama artık çalışmıyor.
I mean, it's working. It's working, but it's not gonna work, you know?
Yani yürüyor, tabii ki yürüyor ama böyle yürümeyecek anlıyor musun?
It was a good idea, Bart, but it's just not working.
İyi fikirdi, Bart. Ama işe yaramadı.
Not my finest half-hour... but it's been a pleasant working environment ever since.
Hayatımdaki en iyi yarım saat değildi, ama o zamandan beri çalışma ortamı son derece iyi oldu.
But it's not working?
İşe yaramıyor mu?
But if it's not working out, and if you and Carla are back together I'd appreciate hearing it from you.
Ama yürümüyorsa ve Carla'yla yeniden birleşmek istiyorsanız... ... bunu senden duymak isterim.
But at least it's not prepared by a woman working a deep fryer in a batter-dipped brassiere.
Evet, ama hiç değilse sutyeni hamura bulanmış bir kadın pişirmiyor.
You may not be aware of it, Jane, but I'm working a seven day week just to keep afloat.
Sen farkında değilsin ama aç kalmayalım diye ben haftanın yedi günü çalışıyorum.
You're not working this afternoon? No, it's our half-day, but...
Hayır, bugün sadece yarım gün çalışıyoruz ama...
As for the young American woman it's not yet officially known, but we have learned that she was Sarah Williams, an activist from Chicago who was also working with the sanctuary movement.
Amerikalı kadının da, henüz resmi olarak onaylanmasa da, Sarah Williams adında, "Sığınma Hareketi" eylemcisi, Chicago'lu bir vatandaş olduğu öğrenildi.
As for the young American woman, it's not yet officially known but we have learned that she was Sarah Williams an activist from Chicago who was also working with the sanctuary movement.
Amerikalı kadının da, henüz resmi olarak onaylanmasa da Sarah Williams adında, "Sığınma Hareketi" eylemcisi Chicago'lu bir vatandaş olduğu öğrenildi.
I've tried to pretend this is some bizarre hormonal glitch but it's not working.
Bunu tuhaf, hormonsal bir dönemmiş gibi farz etmeye çalıştım. Ama işe yaramadı.
It worked then, but it's not working now.
O zaman olmuştu ama şimdi olmuyor.
But it's obviously not working.
ama işe yaramadığı kesin.
Yeah, it's on the fifth floor, but the lift's not working, I'm afraid.
Evet 15. katta. Ama korkarım ki asansör çalışmıyor.
But in the evening, he was busily working on this compiler, and he had not yet released it to the public, so he was uh, being a little bit uh, careful about who, who got to see the source code.
ah, daha iyisi ya da daha kötüsü ama akşamları, bu derleyici için harıl harıl çalışıyordu ve daha kullanıma açmamıştı serbest olarak yani o mmm, baya baya, dikkatli davranıyordu yani yani birileri kodları gördü mü falan diye
Not yet, but I'm working on it.
Henüz değil, ama üzerinde çalışıyorum.
What happened is simply that I was trying to... bring a fork to a working man... who was a driver, a limousine driver... and he had dinner, but he did not have a fork to eat it....
Yaşanan olay şu ki çalışan bir adama çatal götürmeye çalışıyordum, kendisi şofördür, limuzin şoförü, kendisi yemeğini aldı ama yiyebileceği bir çatalı yoktu...
I'm not sure how it fits but we're working on it.
Ne kadar uygun olduğundan emin değilim ama üzerinde çalışıyoruz.
But it's not working anymore. Please.
Ama artık işe yaramıyor.Lütfen.
I'm working on it now, but I'm not holding out any hope.
Üstünde çalışıyorum ama fazla umudum yok.
Yes, I know, but she's working hard... and it's just not working out.
Evet, biliyorum çok sıkı çalışıyor... ama işler yürümüyor.
But the dating? It's safe to say that when two gay guys go on a date and each goes home with a hot blond girl... -... something's definitely not working.
Ama randevuya gelince, iki eş cinsel randevuya gidiyor ve ikisi de eve ateşli sarışınlarla dönüyorsa kesinlikle bir yerlerde bir sorun var demektir.
It would be nice to have all five plasma injectors working but it's not essential.
Dört ilede idare edebiliriz, beşinciye ne gerek var ki.
Lantash went into him to save him but it's not working.
Lantash onu kurtarmak için içine girdi ama işe yaramıyor.
It's not the ideal environment, but he was working.
İdeal bir çevre değil ama çalışıyordu.
I push the chair with this device in front of my mouth, but it's not working, so you see...
Sandalyeyi ağzımın önündeki bu aygıtla yönetiyorum. Ama şimdi çalışmıyor, görüyorsun ya...
We both know I'm not a caddie yet, but I'm working at it.
Haydi ama, ikimiz de biliyoruz ki malzemeci değilim hâlâ, ama bunun için çalışıyorum.
It is being discussed, as you must know, not Just in the clubs but by working men and Labour members of the House of Commons.
Sizin de bildiğiniz gibi, bu sadece kulüplerde değil,... aynı zamanda, işçiler arasında ve Avam Kamarasında da tartışılıyor.
I tried a flash card adapter, but it's not working.
Kart adaptörü denedim ama yemedi.
But it's not working.
Ama çalışmıyor.
but it's ok 45
but it's over 138
but it's okay 243
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18
but it's not a big deal 20
but it's over 138
but it's okay 243
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18
but it's not a big deal 20