But it's nothing Çeviri Türkçe
2,509 parallel translation
Yes, I was ridiculed on the national stage, but you're right, that's nothing when you compare it to what many people have to deal with and come back from.
Evet, ben ulusal sahnede alay konusu olmuştum ama haklısın, bunu birçok insanın neyle uğraştıklarıyla ve nerden geldikleriyle karşılaştırdığında, bu hiçbişey.
And I'm not saying that it's healthy... and I'm not saying that it's better than being loved. But there's nothing, nothing that I wouldn't do... for the chance to be in the spotlight.
Ve-ve sağlıklı bir tutum olduğunu ya da sevilmekten daha iyi olduğunu söylemiyorum ama ilgi odağı fırsatını yakalamak için yapmayacağım hiç, ama hiçbir şey yok.
But there's nothing you can say or do that's gonna change my mind about it.
Ama söyleyebileceğin ya da yapabileceğin bir şey yok, fikrimi değiştirmek için.
It's probably nothing, but if you get a second can you check his vitals?
Muhtemelen önemsiz bir şeydir ama gidip durumunu bir kontrol edersen?
All right. it's probably nothing, but I will check.
Pekala. Muhtemelen önemsiz bir şeydir, fakat yine de kontrol ederim.
Nothing happens without Sadaat's approval, but... it's more likely Abdul playing this.
Sadaat'ın onayı olmadan hiçbir şey olamaz ama asıl oyunu Abdul oynuyor sanki.
I hope it's good news, because I've got nothing but disappointment in here!
Umarım iyi bir haberdir çünkü burada hayal kırıklığına uğradım.
He's earned the right to blow off steam but it's been nothing but spas and restaurants and nightclubs.
Biraz enerjisini harcamayı hak ettiğini biliyorum ama sadece kaplıcalara, restoranlara ve gece kulüplerine gidiyor.
And I'm afraid there has been a terrible mix-up. Careful, d., it's flu season, But nothing's more contagious than mistrust.
Dikkat et D., grip mevsimi geldi ama şüpheden daha bulaşıcı bir şey yoktur.
Uh, it's nothing big, but it's a start.
Öyle büyük birşey değil, ama bir başlangıç.
But you shouldn't take it out on Andy, because he really likes you, and he did nothing wrong.
Fakat sinirini Andy'den çıkarma. Çünkü o senden hoşlanıyor ve yanlış bir şey yapmadı.
There's nothing I can do about it but do me a favor, stop lying about it.
Ama lütfen bana yalan söylemeyin artık.
But Jenna's dead, there's nothing you can do about it.
Ama Jenna öldü, bu konuda yapabileceğin bir şey yok.
I know it's been a big week, but rest assured, nothing's changed between us.
Yorucu bir hafta geçirdiğini biliyorum. Lakin şüphen olmasın, ilişkimizde bir değişiklik olmadı.
It's nothing. But it's a lot.
Çok az ama, aynı zamanda çok fazla.
Then you got nothing to worry about. It's routine questions, but this...
Sıradan bir sorgulama olacak ama...
But in these circumstances, I could hardly be blamed- - it's got nothing to do with blame.
Ama bu gibi durumlarda kimse beni bu yüzden suçlamaz -
All right, there's nothing you can do about it, but you're just- - you're up there, you're layin'in bed, and you're waitin'.
Elinden hiçbir şey gelmediğinden orada öylece yatıp bekliyor ol.
He says it's nothing, but I'm not so sure.
Önemli değil diyor ama emin değilim.
And then, I've no idea why, my hand kind of slipped and I... And all of a sudden... I stroked her kitty-cat and I gave it a kiss but nothing else.
Sonra nasıl oldu, bilmiyorum elim aşağı doğru kaydı ve ben aniden onun apış arasını okşadım ve kocaman bir öpücük kondurdum, başka bir şey yok.
It might be, but nothing replaces human warmth.
Harika olabilir ama hiçbir şey insan sıcaklığının yerini tutmaz.
Well, now, Miss Weatherly may be the spawn of Satan, but unless you have proof, there's nothing I can do except expel you. It officially couldn't get much worse.
tamam, Miss Weatherly şeytanın tohumu olabilir 1135 01 : 08 : 55,860 - - 01 : 08 : 57,327 ama kanıtınız olmadıkça sizi kovmaktan başka yapabileceğim bir şey yok resmi olarak daha kötü olamazdı
Now that you're back in the mix, it's, like, nothing but good days ahead.
Artık ortamlara döndüğüne göre güzel günler bizi bekler.
But lately, something's got her all torn up inside, and it has nothing to do with her work here.
Ama son zamanlarda, içinde fırtınalar kopmaya başladı ve burada işi kalmadı.
It's probably nothing, but I thought you should see it.
Muhtemelen bir şey çıkmaz ama yine de görmen gerektiğini düşündüm.
- But there's nothing left of it.
- Şu anda orada hiçbir şey yok.
Nothing is certain, but we think it's the father.
Kesin bir şey yok ama katilin baba olduğunu düşünüyoruz.
Now, that's not nice, but there's nothing special about it.
Şimdi, bu olay üzücü, ama olağanüstü birşey de yok.
It's nothing but the do-re-mi.
"Do-re-mi" den başka bir şey değil.
But I'll also say this. When you need a miracle, there's nothing like it.
Tabii bir de mucizelere ihtiyacınız oldu mu tam sizliktir, onu da belirtmiş olayım.
Neither do I, but now we both know it had nothing to do with his immune system.
bende, ama şimdi hepimiz öğreneceğiz. Onun bağışıklık sistemiyle yapılacak bir şey yoktu.
I know, but there's nothing I can do about it.
Biliyorum da ne yapalım? Elimden bir şey gelmiyor.
But he's gone, there's nothing we can do about it, and I am a millionaire.
Ama şimdi gitti ve bu konuda yapabileceğimiz birşey yok. Ben de milyonerim.
Well, it doesn't make any medical sense to me. But there's nothing broken.
Tıbbi olarak imkansız bence ama hiç kırık yok.
It's nothing big, but yeah.
Büyük bir şey değil, ama buldum.
- Yes, but... it's nothing you wouldn't have done for me, right?
Evet, sen de olsan benim için aynı şeyi yapardın değil mi?
It's mostly testing equipment, some devices for use during surgery, but nothing for dialysis.
Cihazlar genelde test amaçlı bazıları ameliyatlarda kullanılıyor....... ama diyaliz cihazı yok.
And not for nothing, but it's like, whose dick did you kiss to get the company pen, you know what I mean?
Ve yok yere değil. Ama bu yükselmek için kimin şeyini öptüğünle ilgili. Ne dediğimi anlıyor musun?
It could be he had nothing to do with this. But if he did, I need to find him, and stop him before any more harm can be done.
Davayla hiç bağlantısı olmayabilir ama varsa biri daha zarar görmeden onu bulup durdurmalıyım.
But it's nothing serious.
Ama önemli bir şey değil.
Just a fake relationship with a fake girl in a fake world, with nothing to show for it but real heartache.
Sahte bir dünyada, sahte bir kızla, somut hiçbir şeyin olmadığı sahte bir ilişki ve gerçek bir kalp acısı dışında...
But it's nothing!
Ama bu çok az!
Okay, it's probably nothing, but they've got Sentries posted on the house, and the barn's locked up tight.
Tamam, muhtemelen bir şey yok ama evde nöbet tutan adamları var ve ahır da iyice kapatılmış.
But nothing came of it no doubt.
Belli ki hiç bir sonuç çıkmamış.
And I know that's wrong, right, but I think Mini knows, and she's trying to pretend nothing happened, and I did it again and...
Bunun yanlış olduğunu biliyorum.. ... ama sanırım Mini biliyor ve bana sanki bir şey olmamış gibi davranıyor ben de tekrar yaptım ve...
It may not get you home, but it's not nothing.
Bu seni evine götürmeyebilir, ama hiçbir şey değil.
It's good, but nothing's perfect.
İyi ama hiçbir şey mükemmel değildir.
Won't be pharmaceutical grade, but it's better than nothing.
İlaç gibi bir şey olmayacak ama hiç yoktan iyidir.
The free-market / capitalist / monetary market system - whatever you want to call it - has done nothing but ride the wave of these advents with a distorted incentive system and a haphazard grossly unequal method of utilizing and distributing those fruits.
Serbest Piyasa / Kapitalist / Parasal Piyasa Sistemi - artık her ne demek isterseniz - çarpık bir teşvik sistemi ile ortaya çıkan dalgaların hüküm sürmesi ve gelişigüzel, kabaca, eşit olmayan bir yararlanma metodu ve bunların dağıtılması dışında hiçbir şey yapmadı.
It's almost as though he planned this whole thing very carefully, But then reality was nothing like his imagination.
Tüm bunları iyice planlamış ama gerçeğin aklındaki gibi olmadığını görmüş olmalı.
I'm killing Turks and all, but it's not like they're doing nothing what if one of them kills me?
Anne demiş ben Türklere bunları bunları yapıyorum onlar bana hiç birşey yapmıyormu... ... ya onlardan biride beni öldürürse?
but it's ok 45
but it's over 138
but it's okay 243
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18
but it's not a big deal 20
but it's over 138
but it's okay 243
but it's hard 35
but it's mine 36
but it's not too late 21
but it's not easy 20
but it's funny 23
but it's not bad 18
but it's not a big deal 20
but it's not 463
but it's 672
but it's cool 35
but it's not working 36
but it's worth it 73
but it's not your fault 28
but it's the truth 86
but it's true 381
but it's fun 36
but it's not good 21
but it's 672
but it's cool 35
but it's not working 36
but it's worth it 73
but it's not your fault 28
but it's the truth 86
but it's true 381
but it's fun 36
but it's not good 21