But thanks for the offer Çeviri Türkçe
94 parallel translation
But thanks for the offer, Uncle Jed.
Teklifin için teşekkürler Jed amca.
But thanks for the offer.
Fakat teklif için teşekkürler.
I'm afraid that our liability insurance forbids anyone but us handling the tools and equipment, but thanks for the offer.
Yapılacak çok iş var. Ama her tür aletimiz var. Yine de teklifiniz için teşekkür ederim.
But thanks for the offer.
Ama teklif için teşekkürler.
I'm afraid I can't do that, but thanks for the offer.
Korkarım bunu yapamam ama önerin için teşekkürler.
But thanks for the offer.
yine de teklif için teşekkürler.
But thanks for the offer. That sounds nice.
Teklifin için sağol, kulağa güzel geliyor.
Ayear is too long for me... but thanks for the offer.
1 yıl benim için çok uzun. Ama teklifin için sağ ol.
Only therapy I need is finding the Williams boy, but thanks for the offer.
İhtiyacım olan tek tedavi Williams'ların çocuğunu bulmak. Ama teklifin için teşekkür ederim.
But thanks for the offer.
Ama teklifin için saol.
But thanks for the offer.
Ama yine de sağol.
- But thanks for the offer and the image.
- Ama teklif ve imge için sağ ol.
No, no, but thanks for the offer.
Hayır, hayır ama teklif için sağol.
As good as that looks, I... I'll just stick to my glass of wine, but thanks for the offer.
Ne kadar iyi görünse de ben şarapla idare edeceğim.
I'm all set, but thanks for the offer.
Bana yetti ama teklif ettiğin için sağ ol.
Okay, well, I'll have to take a rain check, But thanks for the offer.
Anladım, alacağım olsun ama teklifin için teşekkürler.
He doesn't like walking'cause he's got a thing on his toe, but thanks for the offer.
Baş parmağındaki şeyden dolayı yürümeyi pek sevmez ama yine de teklif için sağ ol.
Thanks for the offer, but I'm too tired.
Teşekkürler ama uyumak üzereyim. İyi geceler.
Thanks for the offer, but I prefer money for yourself.
Onlar için bundan daha fazlasını edeceğine inanmıyorsun sen de, değil mi? Beni şimdi bırakırsanız kimseye anlatmamaya söz veririm.
Quince, man, thanks for the offer, but it's all set for just me and Bill.
Quince, adamım, teklif için teşekkürler fakat bunların hepsi sadece benim ve Bill için düzenlendi.
Thanks for the sentiment, Weebo, but... this is really not an area you`re qualified to offer perspective on.
İnceliğin için teşekkürler Weebo, fakat bu senin görüş bildirebilecek kadar bilgili olduğun bir konu değil.
Thanks for the offer, Poseidon, but we like the smell of the ocean.
Teklif için sağol, Poseidon. Ama biz okyanusun kokusundan hoşlandık!
Thanks for the offer but I think I'll find somebody else.
Öneri için teşekkürler ama başka birini bulabilirim sanırım.
Thanks for the offer, but we don't have the proper career chips.
Teklif için teşekkürler, fakat bizim uygun meslek çiplerimiz yok ki.
Thanks for the offer, but my hands aren't going anywhere near your staff.
Teklif için sağ olun, ama ellerim işinizin yanına yaklaşmayacak.
Thanks for the offer, but I think we've got it covered.
- Teklif için sağ ol ama biz hallederiz.
Thanks for the offer, but, uh, I have a girlfriend.
Teklifin için sağ ol, fakat benim kız arkadaşım var.
- Thanks for the offer, but no, thank you.
- Teklifin için teşekkürler.
Look, thanks for the offer, but I'm here as a journalist, an observer.
- Teklifin için teşekkürler. Ama ben gazeteci olarak buradayım. Gözlemciyim.
These were human beings but of the kind on whom pain had been inflicted, Grace thought as she was suddenly interrupted by a strangely exotic accent when we were slaves we were not required to offer thanks for our supper
Bu sefer karşısındakiler insandı ; ... çok büyük ıstıraplar çektirilmiş insanlar, diye düşündü Grace. Sonra aniden, egzotik bir aksan onu dalmış olduğu düşüncelerinden çekip aldı.
Look, thanks for the offer, man... but I already got a team.
Dinle. bak, teklif için teşekkürler, adamım... fakat benim gerçekten bir takımım var.
Thanks for the offer, but we got it under control.
Teklif için sağ ol, ama her şey kontrol altında.
Thanks for the offer but, you have a family.
Teklifin için teşekkürler ama, senin bir ailem var.
Thanks for the offer, but I'm gonna go home and make love to my wife.
Öneri için teşekkürler, ama, eve gidip karımla yatacağım.
All of a sudden he adopts a nice, polite, smiling face and says "Oh, thanks for the offer, but I've got to go now, maybe another day".
Çok kısa bir anda, nazik, gülen bir yüz eşliğinde : "Önerin için teşekkür ederim, fakat şimdi gitmem gerekiyor, belki başka bir zaman." diyor
Thanks for the offer, but we have other problems...
Teklifiniz için teşekkürler ama daha büyük sorunlarımız var.
But uh, thanks for the offer.
Ama teklif için teşekkürler.
Oh, thanks for the offer, but no.
Teklifin için teşekkürler, ama olmaz.
Thanks for the offer, but someone has to go after El Diablo.
Teklif için sağol, ama biri El Diablo'nun peşinden gitmeli.
Thanks for the job offer, Charlotte, but I have a job, a home.
İş teklifi için teşekkür ederim Charlotte ; fakat benim bir işim, bir evim var.
Thanks for the offer, but definitely not for me.
Teklif için sağ ol ama bana göre değil.
Look, thanks for the kind offer, but my wife and I will be just fine.
Koruma. Bak, nazik teklifin için teşekkürler fakat karım ve ben iyi olacağız.
Thanks for the offer, Seamus, but see I can't go.
Teklif için sağ ol Seamus ama gidemem.
Yes, thanks for the offer, but I do not think so.
Evet, teklif için teşekkürler. Hiç sanmıyorum.
Thanks for the offer, but I got to get home to my man.
Teklifin için teşekkürler, ama eve, erkeğimin yanına gitmeliyim.
Yeah, well, thanks for the offer, but like I said, I'm fine where I am.
Evet, teklif için teşekkürler ama dediğim gibi burada durumum iyi.
Thanks for the offer, but I think we got it under control.
Teklifin için teşekkürler ama her şey kontrol altında bence.
I came to say, you know, thanks for the offer, but if I have to lie to be in your little club, think I'll pass.
Hayır. Teklif için teşekkür ederim ama filminizde oynamak için yalan söylemem gerekiyorsa, almayayım.
Thanks for the offer, but I don't...
Teklifin için teşekkürler ama almayayım.
Well, if we were gonna talk... I might say, "thanks for the move-in offer, but we... we barely know each other."
Konuşacaksak eğer şunu söylemeliyim, yanına taşınma teklifin için sağ ol ama birbirimizi güç bela tanıyoruz.
So thanks for the offer, but I'm not gonna come and live with you.
Bu yüzden, teklifiniz için teşekkür ederim. Sizinle yaşamayacağım.