English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ B ] / But there's something

But there's something Çeviri Türkçe

2,539 parallel translation
She lost a lot of blood, but there's something else going on with her.
Çok kan kaybetti ama onda başka bir şey var.
But there's something else we can try.
Ama deneyebileceğimiz bir şey daha var.
And it's a completely natural part of life, but if you're doing it more and enjoying it less, then it could point to the possibility that there's something maybe wrong.
Ayrıca bu, hayatın tamamen doğal bir parçası ama sen bu kadar çok yapıp daha az zevk aldığını göre bu, bir terslik olduğunu işaret ediyor olabilir.
And there's something about that process that I love, but you can't fix things like when you're working purely in a digital format.
Bu işlemin sevdiğim bir yanı şu tamamen dijital ortamda çalışırken yaptığın gibi düzeltmeler yapamaman.
But there's something very interesting about gravity, because it is by far the weakest force of nature.
Fakat yerçekmi hakkında çok ilginç birşey vardır.
But there's something a bit odd about the value we attach to gold.
Ancak altına atfettiğimiz değer hakkında tuhaf olan bir şey vardır.
But there's something else.
Ama başka bir şey daha vardı.
There was an Intersect before Chuck? Dad used this program to input a new identity into an operative, but once he went undercover, something went wrong.
Babam bu programı bir ajanın beynine yeni bir kimlik yüklemek için kullanmış ama ajan göreve çıktığında bir şeyler ters gitmiş.
I don't know about Pam, and I know even less about ocelots but my gut tells me you gotta get some tree branches or a tire swing or something in there.
Pam'i bilmem, oseloları hiç bilmem ama içimden bir ses diyor ki içeriye biraz ağaç veya bir salıncak falan koymalısın.
Well, the wife said there should be a few thousand dollars in cash, but there's no money, and there's something else...
Bunun ne olduğuna dair bir fikrin varmı? Belki bir... şans tılsımı?
I don't want anything from anyone, but there is something that I have to do by the time it's 12 : 00, which is soon.
Kimseden birşey istemiyorum ama saat gece yarısı olmadan söylemek istediğim birşey var ki az kaldı.
I don't know how this works, but if there's something I need to do in return, I'll do it.
Nasıl oluyor bu bilmiyorum ama karşılığında bir şey istiyorsan yaparım.
But damn it, there's something about that woman.
Kahretsin ama bu kadında bir şey var.
There was something yesterday though, he was having an argument with some guy, but that was over in a flash.
Dün bir şey oldu. O bir kaç adamla tartışıyordu ama çabuk sona erdi.
But I guess you don't argue that much unless there's something underneath it.
Ama içimizde bir yerde bir şeyler olmasa o kadar tartışmazdık.
But for some of them, there's something darker going on.
Fakat bazıları için, daha derin birşeyler vardır.
But there's something that you need to know, okay?
Ama bilmen gereken bir şey var.
Yeah, but there's something about that kid that is not right.
O çocukta ters olan bir şeyler var.
Yeah, but once something like that is out there, there's no turning back.
Öyle ama, ortalıkta bu kadar yayılmışken bunun geri dönüşü olmaz.
But there's something I need to know.
Ama bilmem gereken bir şey var.
You're so desperate to belong, but there's something in your character which will never let you do that.
Ait olabilmek için debeleniyorsun ama karakterin bunu yapmana engel oluyor.
But there's something you still haven't revealed... the fact that you like me.
Fakat henüz ortaya çıkmamış bir şey var... o da benden hoşlandığın.
I get the feeling that there's something that you want to tell me, but you are holding back.
Bana bir şey söylemek istiyorsun ama kendini tutuyorsun gibime geliyor.
But when you fall, there's a soft landing beneath you - - something safe and secure.
Ama düştüğünde altında güvenli ve sağlam yumuşak bir şey var.
can teach us something about the Universe, but there's a rule in the game to make a world out of the game that makes sense, where, if you exit the top, you re-enter the bottom,
Ama oyunun gerçek dünyada da mantıklı olabilecek bir kuralı var. Ekranın yukarısına giderseniz aşağıdan soluna giderseniz sağdan tekrar ortaya çıkıyorsunuz.
Hernione, I don't know how to say this, but there's something inside me growing bigger for you by the moment!
Hernione, nasıl diyim bilmiyorum Ama şu an içimde sana karşı büyüyen bişey var
But if there is something else going on, you need to tell me.
Ama başka bir durum varsa bana anlatmalısın.
But there's something more to do.
Fakat yapabileceğimiz bir şey daha var.
You know, but if there's, uh, something else that you'd rather talk about...
Bunun haricinde konuşmayı tercih ettiğiniz bir şey varsa...
I didn't know who to come to with this, but that picture, uh--there's something very disturbing about the testicles.
Bunun için kime geleceğimi bilemedim ama bu resimde testislerde bir sorun var.
But is it possible there's something more out there for me?
Ama benim için dışarıda başka imkanlar var mıdır?
But there's something else.
Ama başka bir şey var.
You can stay as long as you like, but there's something else the guys here told me about, something I thought you might want to know.
İstediğin kadar kalabilirsin ama adamların bana söylediği birşey daha var. Senin bilmek isteyeceğini düşündüm.
We can rig something up for short range, but there's no way it's going to penetrate this storm.
Kısa mesafe için bir şeyler ayarlayabiliriz, ama bu fırtınayı aşması imkansız. Hayır.
Okay, there's something that I need to tell you, but... before I tell you that, there's... There's something else that I need to tell you.
Söylemem gereken bir şey var ama onu söylemeden önce söylemem gereken başka bir şey daha var.
I really am, but there is something very wrong in this forest, and your brother's right in the middle of it.
Gerçekten,... ama bu ormanda ters giden bir şey var,... kardeşin de bunun tam ortasında.
You know, I'm not really up on my Bible, but isn't there something in there about how it's...
Bilirsin, kutsal kitapla ilgili pek bilgim yoktur ama sanırım şuan ona ihtiyacım var...
- Oh. But before you go down there, there's something you should know about my son, Phil.
Ama oraya gitmeden önce oğlum Phil hakkında bilmen gereken bir şey var.
But first there's something I have to show you.
Ama önce sana göstermem gereken bir şey var.
But there's something there.
Ama orda bir şey var. Hissediyorum.
The truth is, there was something going on yesterday, and it was big and it was stressful, but I needed to deal with it on my own, and I did, and it's... it's done.
İşin aslı, dün başımda bir çok şey vardı, ve çok büyüktü, çok stresliydi. Ama onunla tek başıma ilgilenmem gerekti. ve yaptım ve..
Kid, I wish I could, but there's something I gotta do.
Çok isterdim evlat, ama yapmam gereken bir şey var.
I was trying to force this union so I could have my big day, but I've realized there's something more important than being a best man.
Büyük günüm için seni bu birlikteliğe zorluyordum, ama sağdıç olmaktan daha önemli bir şey olduğunu fark ettim.
There's this 18-year-old kid, he's on dialysis, and he needs a kidney, but nobody in his family was a match, so I had to do something.
18 yaşında bir çocuk var. Diyalize bağlı yaşıyor ve böbreğe ihtiyacı var ama ailesinden kimsenin böbreği çocuğa uygun değil. Ben de bir şey yapmalıyım dedim ve hastaneye gidip test yaptırdım.
But I just remember that something there, there was something right next to the car the entire time next to my mom
Arabanın yanında, bütün zaman sadece annemim yanında duran bir ışığı hatırlıyorum.
I don't know if she's innocent or guilty or what it is, but there is something else there, and that lawyer is stopping her from telling.
Suçlu mu, masum mu veya ne, bilmiyorum, ama bu işin içinde birşeyler var, ve o avukat da bunu anlatmasını engelliyor.
There's something about it that's so like appealing and visually it's such a strong thing, but then you always know that at the end of that there's somebody's bag or there's somebody's tent, or there's somebody
Orada öyle bir şey varki. O kadar çekici ve görsel olarak o kadar güçlü bir şey ki, Ama sonra buranın dibinde birinin çantası vardır, birinin çadırı vardır hayatlarını nasıl düzene sokacaklarını uzun süre düşünen insanların varlığını bilirsiniz.
But there's something obvious that we haven't yet mentioned.
Ama henüz değinmediğimiz çok açık bir konu var.
It's too dangerous but I'll chuck something else up there.
Çok tehlikeli ama oraya başkasını göndereceğim. Ne demek başkasını göndereceğim?
I do, but there's something that you need to understand.
Ama senin de kabul etmen gereken şeyler var.
Look, I know I typically overreact to stuff like this, but there's something about this entire situation that I do not like.
Dinle, böyle şeylerde genelde aşırı tepki verdiğimi biliyorum ama bu defa gerçekten hoşuma gitmeyen bazı şeyler var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]