Calmly Çeviri Türkçe
802 parallel translation
Look at it calmly.
Sakin ol.
If you talk, very calmly... sometimes that keeps animals quiet.
Eğer çok sakin konuşursan bazen bu hayvanları sessiz tutar.
Could you apply all your fine and honorable rules to yourself, punish yourself as calmly and completely as you have Blackie?
Kendi iyiliğin için yapar mıydın ya da onurlu kuralların için, Blackie'ye yaptığın gibi kendini soğuk kanlı bir şekilde cezalandırır mıydın?
Whether he wins or loses, he always leaves calmly.
İster kazansın, ister kaybetsin, hep çok sakin çıkar.
They go calmly about their work
Sakince işlerini görüyorlar
The nerve you have sitting there, talking about it so calmly.
Orada oturmuş nasıl da utanmadan sakin sakin anlatıyorsun.
He'll burn, Father, calmly, steadily, pleasantly.
Puron gibi Johnny de seni hayal kırıklığına uğratmayacak baba.
Having done enough to win the Victoria Cross... he lays me down outside the camp and calmly begins to rob me.
Kahramanlık Nişanı almasına sebep olacak şeyler yaptıktan sonra... beni kampın dışına bırakıp sakince soymaya koyuldu.
I thought I might go on one of those 60-day cruises so I can think it out calmly, rationally.
Şu 60 günlük gemi seyahatine çıkıp, sakin kafayla ve mantıklı olarak düşünebilirim diyordum.
- I'll think about it too, calmly and rationally.
- Ben de sakin kafayla ve mantıklı bir şekilde düşünürüm.
Knowing your friendship for Helen... and Geoffrey, it's safe to assume that you wouldn't be working here as calmly as you are... unless you knew where they were.
Helen ve Geoffrey ile olan arkadaşIığınızı biliyorum, onların güvende olmadığını düşünürsek, senin burada oturup çalışmaman gerekir onların nerede olduğunu bildiğin sürece.
He spoke of it quite calmly.
Sıradan bir şekilde söylemişti.
- Yes, yes. - You speak of it so calmly.
- Evet, evet, seni anladım.
Heaven knows what frightful disaster is happening and you sit there calmly listening to the wireless.
Allah bilir şu an hangi korkunç felaketler oluyor sen burada oturmuş radyo konseri dinliyorsun
It seems to me you're taking this very calmly, Jerry.
Bu duruma heyecanlanmadığını görüyorum Jerry Cohan.
He'd go about his ordinary business calmly.
Her zamanki işine sakince giderdi.
Let's look at this calmly and reasonably.
Bunu sakin ve mantıklı ele alalım.
We'll talk this over calmly tomorrow.
Bunu yarın sakin kafayla konuşuruz.
And I swore to myself that I wouldn't bother you... that I would let you go calmly, that I would say goodbye to you... as if we were going to see each other the following day.
Seni rahatsız etmeyeceğime, sessizce gidişine razı olacağıma sana elveda diyeceğime yemin ettim. Sanki bir sonraki gün birbirimizi görecekmişiz gibi. Ama...
I'll give you my answer calmly and sensibly.
Sana sakin ve duyarlı bir şekilde cevabımı vereceğim.
Let's look at this thing calmly, Diana.
Bunu sakince konuşalım, Diana.
- But calmly.
- Sakince.
Calmly.
Sakince.
You won't take it so calmly when you hear.
Olanları duyduğunda böyle soğukkanlı davranamayacaksın.
Mr. Nakata, let's talk about it calmly.
Bay Nakata, konuyu sakince görüşelim.
Can we talk about it calmly?
Bu konuyu daha sakince konuşabilir miyiz?
But if you guys talk calmly about it... you might be able to come to a good solution.
Ama siz bu konuyu aranızda sakince konuşursanız iyi bir çözüm bulabilme şansınız olabilir.
If you continue the treatment calmly... orderly, and patiently, you'll be fine.
Tedaviyi sakince, düzenli olarak ve sabırla devam ettirirseniz iyileşeceksiniz.
I'd rather not have known, but he said calmly,
Bilmemeyi tercih ederdim ama kendisi anlattı.
Calmly, brother.
Sakin ol kardeşim.
All I found was her horse grazing calmly.
Bütün bulabildiğim onun sakin bir şekilde otlayan atıydı.
At first quietly, calmly, then with an almost desperate will that made my heart tremble.
İlkinde büsbütün, huzurlu... daha sonra kalbimi titreten, nerdeyse umutsuz bir istekle.
Only girls between six and eight years of age can enter the theatre quietly and calmly to be seen by Blasetti, the director
Yalnızca 6-8 yaş arası kızlar sessiz ve sakin bir şekilde içeri girip yönetmen Blasetti ile görüşebilirler.
Don't take it so calmly.
Bu kadar sakin davranma.
How you can sit there calmly eating muffins... when we're in this horrible trouble I can't make out.
Böyle bir durumda nasıl sakin sakin kek yiyebiliyorsun anlayamıyorum.
For a moment, let's dispense with the rosy glasses of childish optimism and look at this calmly :
Bir an için, bu çocuksal iyimserlik kaynaklı pembe gözlükleri çıkaralım ve sakince bakalım :
But don't you think it'd be better in any case to wait until we're less upset emotionally... and then try to find a way out calmly?
En iyisi duygularımızın sakinleşmesini beklemeliyiz. daha sonra sakince düşünemez miyiz?
The sea has flowed calmly for 760 years after the pitiful end of the Heike family
Heike ailesinin acıklı sonundan sonra deniz 760 yıl boyunca sakin bir şekilde akmıştı.
Calmly.
Sakin sakin.
He died young... but he'd have aged the same way, calmly working.
Öldüğünde çok gençti... aynı işi gibi sakin bir hayat sürdü.
You love me calmly, the way you live calmly.
Beni heyecansız seviyorsun, aynı yaşadığın sakin hayat gibi.
No, he just took it very calmly.
Evet, çok sakin karşıladı.
Architects calmly design the gates meant to be passed through only once.
Mimarlar sükunetle bir tek defa geçilecek olan ana girişleri çiziyorlar.
Just use your reason calmly.
Sakin olarak çözmeye çalış.
I say calmly back to thee, sir, I am against thee.
Sükunetle size söylüyorum, efendim, size karşıyım.
# Our dreams we've calmly #
"Bizim huzurlu düşlerimiz,"
Now we can discuss it calmly.
Şimdi sakince konuşabiliriz.
You calmly announce that you've murdered a man and ask me to find someone else to take the blame.
Sakince bir adam öldürdüğünü söylüyor ve bana suçu üstlenecek birini bulmamı istiyorsun.
And I'm sure he's sitting somewhere now calmly drinking a cup of tea, just as we are
Ve eminim şimdi bir yerlerde oturmuş tıpkı bizim gibi, sakince çayını yudumluyor
I want to say this calmly.
Bunu sakince söylemek isterim.
Then, as calmly as I could, I pointed out that someone had already done just that.
Sonra, olabildiğince sakin bir şekilde bu işi birinin daha önce yaptığını belirttim.