English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ C ] / Chilled

Chilled Çeviri Türkçe

359 parallel translation
You can tell'cause they've chilled to this bright, glassy margin, chilled against the water when they erupted.
Bunu söyleyebiliriz zira bu parlak, camsı kenarları oluşturarak donmuşlar. Patladıkları sırada, suyla temas ettikleri için donmuşlar.
" and the sight has chilled her bosom, stopped her breath and paled her brow.
"... karşısındaki manzara dondurdu göğsünü, durdurdu soluğunu, soldurdu yüzünü.
Food's been cooked, the wine's been chilled.
Yemekler pişirildi, şaraplar soğutuldu.
Not too chilled mind you.
Dikkat et çok soğuk olmayacak.
Not too chilled mind you.
- Von Mumm. Dikkat et çok soğuk olmasın.
Yes, I'm chilled to the bone.
Öyle, kemiklerime kadar buz kestim.
- Has the sake chilled?
- Sıcaklığı iyi mi?
But, chilled wine and a warm woman.
Sıcak bir kadınla soğuk şarap olsa.
If I may venture a suggestion, a scenic drive, a chilled aperitif?
Bir gezinti veya serinletici bir içecek teklifinde bulunabilir miyim?
I'm chilled to the bones.
İliklerime kadar dondum.
- You must be chilled to the bone.
- İliklerine kadar ıslanmış olmalısın.
Stomachache. Chilled, perhaps.
Midesi ağrıyor, üşütmüş sanırım.
I got... chilled.
Ürperdim.
I got chilled listening to you... and not being able to do anything for you.
Sizi dinlerken ürperdim. Ve sizin için elimden hiçbir şey gelmiyor.
And they're always cold, so they keep sake chilled.
Hep soğukturlar, bu yüzden rakıyı soğuk tutarlar.
Rita chilled him.
Hayır, Rita ona soğuk davrandı.
Listen, you told me that Rita chilled Nimmo at Kosterman's one night. How big a chill?
Bak, Rita'nın Kosterman'larda bir gece Nimmo'ya soğuk davrandığını söyledin.
She chilled him.
Ona soğuk davrandı.
It's chilled the way you like it, sir.
Sevdiğiniz gibi soğutulmuş, efendim.
A dash of chilled vermouth, not iced.
Bir damla soğuk vermut ; buzlu olmasın.
You the guy that chilled Mike?
Mike'yi korkutan sen miydin?
Slightly chilled.
Hafif soğutulmuş.
Have some more of this chilled wine!
Şu soğuk şaraptan biraz daha al!
I'll keep the wine properly chilled.
Şarabı soğutacağım.
Why, you're chilled to the bone, sir.
Hey, ne kadar üşümüşsünüz, efendim.
Ned, was your champagne properly chilled?
Ned, şampanyan uygunca dinlendirildi mi?
"Outside a young fellow got chilled to the marrow".
Bu çok nefismiş.
When you hear the bell, bring out the chilled asparagus and turn up the flame on the squabs.
Zili duyunca sogutulmus kuskonmazï getir ve güvercini yüksek atese al.
She always had the wine chilled to exactly the right temperature.
Her zaman, şarabı tam olması gereken şekilde soğuturdu.
More, more, more of that... exquisite chilled, that lovely wine, please.
Bu harika şekilde soğutulmuş, canım şaraptan daha, daha, daha fazla getirin lütfen.
When mother used to put out the chilled wine and the prawns.
Hani annem sofraya soğuk şarap ve karidesleri çıkarırdı.
Naturally it hasn't been chilled
Tabii ki soğutulmadı.
Specialty of the house is served chilled... but it melts very quickly.
Evin spesiyali soğuk servis edilir... ama çok çabuk erir.
The superconductors have to be chilled to 270 below to work.
Süperiletkenlerin çalışması için 270 derece soğutulmaları gerek.
- You'll keep my glass chilled?
- Bardağımı soğuk tutar mısın?
Chilled monkey brains.
Donmuş maymun beyni.
Would you like a chilled glass of Chablis?
Buz gibi bir kadeh Chablis ister misin?
I am chilled to the bone.
Çok üşüdüm.
You must be chilled to the bone!
Donmuş olmalısın!
Under stars chilled by the winter
Under stars chilled by the winter
Under stars chilled
Under stars chilled
The wine is chilled, the candles are lit, ad we are a kiss away from magnificent earth-shattering sex.
Şarap soğumuş, mumlar yanıyor ve mükemmel sevişmeden sadece birkaç öpücük uzaktayız.
I didn't know of what, but it chilled me to the bone.
Ne olduğunu bilmiyordum ama tüylerimi diken diken etmişti.
Sure, if the Dom Perignon is chilled, that'd be perfect.
Tabi. Eğer Don Perignon soğutulmuşsa harika olur.
I've got chilled D5W in the cooler.
% 5'lik soğuk glikoz çözeltisini soğutucuya yerleştirdim.
Now that I chilled out..
Şimdi biraz rahatladım..
In the midst of the hottest August on record a rash of bizarre cold-related crimes have chilled Gotham to the bone.
yakında öğrenecek. En sıcak Ağustosun tam ortasındayız ve soğuk ile ilintili garip bir takım suçlar Gotham'ı iliklerine kadar dondurdu.
It's tart, light, nice chilled.
Ekşi, hafif, güzel serin.
He was chilled in the 20th before they started lo-jacking everybody.
O, 20. Yüzyılda dondurulmuştu o sırada herkese verici yerleştirilmiyordu.
The birds of the Grand Banks fair chilled with courage.
Grand Banks'in kuşları bu soğukta cesaret verir.
Chilled brains.
- Evet, sadece bir tane.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]