English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ C ] / Choices

Choices Çeviri Türkçe

4,898 parallel translation
The way I see it, you have 3 choices.
- Gördüğüm kadarıyla 3 seçeneğin var.
But, down in the real world, we're faced with ugly choices.
Ama gerçek dünyada kötü tercihlerle karşı karşıya kalıyoruz.
I don't know everything that happened in your past, but I'm aware my husband made his choices.
Senin geçmişinde olan her şeyi bilmiyorum, ama kocam kendi tercihlerini yaptı.
One day I suspect you will pay a price for your choices, as my husband and his son paid for theirs.
Bir gün tercihlerinin sonucuna sen de katlanacaksın aynı kocam ve oğlum gibi.
Angelica couldn't bear the weight of her choices.
Angelica tercihlerinin sonucuna katlanamadı.
And who makes these choices?
Peki bu seçimi kim mi yapıyor?
Well, yes, the barber down at the regiment is just awful, so I had two choices, either let it grow or get scalped.
Evet, alaydaki berberlerin eli hiç iyi değil. İki seçeneğim vardı. Ya uzatacaktım ya da sıfıra vurduracak.
We made some choices then.
Eskiden bazı kararlar almıştık.
You know, I think I've made some really bold choices with my life.
Bence hayatımda gerçekten cesurca seçimler yaptım.
We both made our choices.
İkimiz de seçimimizi yaptık.
Well, you have fun and make good choices.
Eğlen ve iyi seçimler yap.
So many choices.
Birçok seçim var.
Having to make intuitive choices.
İçgüdüsel seçimler yapacaksın.
So you only got two choices :
Yani sadece iki seçeneğiniz var :
You have two choices :
İki seçeneğin var :
In boxing, fighters'origins can endure as the most sacred element of their identity, shaping choices that can change their lives forever.
Boksta, dövüşçülerin kökenleri, kimliklerinin en kutsal unsurları olarak kalabilir ama yapılan tercihler hayatlarını ebediyete kadar değiştirebilir.
We have too many choices and we're making the same ones over and over again.
Çok fazla seçeneğimiz var ve sürekli aynı şıkkı seçip duruyoruz.
So, shouldn't every woman be defined by the totality of her choices?
Bu yüzden, her kadının seçimlerinin bütünüyle tanımlanması gerekmez mi?
This is the only time in your daughter's life when her choices will make a difference.
Kızının seçimlerinin fark yaratacağı tek an bu.
They all got to make their own choices!
Hepsi kendi kararlarını verdiler.
Growing up, I never gave much thought to anything other than the price of the clothes that I bought, usually making choices based on the style or a good deal.
Gençler, giysi satın alırken fiyat dışında başka bir şeye çok önem vermiyor, genellikle tarz veya uygun bir fiyat için seçim yapıyor.
Sorry, buddy, but sometimes even heroes have to make tough choices.
Kusura bakma dostum ama bazen kahramanlar bile... -... zor seçimler yapmak zorunda kalır.
You people go about your life making these choices that you think have no consequences.
Sizler hayatta yaptığınız seçimlerin sonuçları olmayacağını düşünüyorsunuz.
What we see is in, say, advertising on television, if you've ever taken an economics course, you know that markets are supposed to be based on "informed consumers making rational choices."
Mesela televizyon reklamlarında gördüklerimiz eğer bir ekonomi dersi aldıysanız, şunu bilirsiniz pazarlar "bilgilendirilmiş tüketicinin mantıklı seçimler yapmasına" dayanmalıdır.
The point is to create uninformed consumers who will make irrational choices.
Amaç, mantıksız seçimler yapan bilgisiz tüketiciler yaratmaktır.
They want to create an uninformed electorate, which will make irrational choices, often against their own interests, and we see it every time one of these extravaganzas take place.
Bilgisiz seçmen yaratmak istiyorlar o seçmenler mantıksız seçimler yapıyor ve bu sıklıkla aleyhlerine oluyor ve bunu gerçekleşen her muhteşem gösteride görüyoruz.
Mr. Burke, see, you have one of two choices.
Bay Burke, gördüğünüz gibi iki seçeneğiniz var.
Can you make choices, Whit?
Seçim yapabilir misin Whit?
I gave him two choices.
Ona 2 seçenek sundum.
First off, we've been enemies since we were four, Brett, so let's not blame it on career choices.
Öncelikle, dört yaşından beri düşmanız Brett, suçu kariyer seçimlerine atmaya gerek yok.
Confusion over the choices that he made.
Yaptığı seçimler nedeniyle kargaşa.
Uh, just if John made any questionable choices that night, maybe violated a policy.
Sadece John şüpheli kararlar verdi mi, ya da bir politikayı çiğnedi mi gibi.
Every day, every man has a choice between right and wrong, between love and hate, sometimes between life and death. And the sum of those choices becomes your life.
Her gün her insan doğru ile yanlış sevgi ile nefret ve bazen de yaşam ile ölüm arasında seçim yapar ve bu seçimlerin toplamı hayatın olur.
If anything, returning to Castle Leoch only heightened the tensions and strains on my newfound marriage and presented me with more choices that would affect our lives for years still to come.
Tam tersine Leoch Kalesi'ne dönerken yalnızca artan gerginlikler, yeni keşfedilen evliliğimin üzerindeki baskı ve bana yıllarca hâlâ devam ederek hayatımızı etkileyecek pek çok seçenek sundu.
Make your choices with a clear heart and trust the goddess always.
Seçimlerini temiz bir kalple yap. Ve tanrıçaya her zaman güven.
Look, the way I see it, you got two choices, okay? You can run.
Dinle, benim gördüğüm kadarıyla elinde iki seçenek var, tamam mı?
You've got two choices.
İki seçeneğin var.
I'm trusting my life in people... who can't even protect themselves from lousy fashion choices?
Hayatımı, kendini kötü moda zevkinden bile koruyamayan bu insanlara mı emanet edeceğim?
And if we make the right choices, we will rise with her.
Eğer doğru seçimi yaparsak onunla birlikte yükseliriz.
You want her? You have two choices.
Onu istiyorsan iki seçeneğin var.
I'm gonna tell him he has two choices then, okay?
Ona iki seçeneği olduğunu söylerim o zaman, tamam mı?
As, um, as we get older, we seem to stop, er, making choices.
Bizler yaşlandıkça karar vermeyi bırakıyoruz.
The upshot is that the choices we make when we're young are pretty bloody important.
Sonuç olarak gençken verdiğimiz kararlar oldukça önemli.
- Choices
Valda
It's taken me a long time, but I realized I'm... here, in this moment, in this town because of choices that've been made.
Çok uzun sürdü ama şu anda bu kasabada olma nedenimin yapılan seçimler olduğunu anladım.
Some of those were made by others but a lot of those choices, they were my own.
Bazıları başkaları tarafından yapıldı ama bu seçimlerin çoğunu ben yaptım.
And looking back, there are so many better choices I could've made.
Geçmişe baktığımda gördüm ki daha iyi seçimler yapabilirmişim.
But then I realized that I'm here, now... and all I can do now, is make new choices.
Ama sonra fark ettim ki artık buradayım ve şu anda tek yapabileceğim yeni seçimler yapmak.
They make choices.
Seçim yaparlar.
Choices.
- Seçim mi?
And they're the wrong choices actually.
Ve onlar da yanlış cevaplar oluyor.
choice 102

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]