Chosen Çeviri Türkçe
6,625 parallel translation
I'm sure he would have chosen one of you guys.
Eminim sizden birisini seçerdi.
Hey, Dad might've chosen me because I'm gay, but I also have a fair amount of basketball knowledge.
Babam beni gey olduğum için seçmiş olabilir ama makul miktarda basketbol bilgim de var.
You have been chosen by the Gods.
Sen Tanrılar tarafından seçildin.
The Gods have chosen us to protect him, Pythagoras, that's what she said.
- Tanrılar onu korumak için bizi seçti Pisagor, söylediği bu.
I will give it some consideration, but I alone will know the chosen route.
- Bunu biraz düşüneceğim. - Ama seçilen yolu yalnız ben bileceğim.
This route wasn't chosen lightly.
ama bu yol öylesine seçilmedi.
Knowing more about them than they've chosen to volunteer. I'm not having an affair.
- Paylaşmak istediklerinden fazlasını bilmek.
Soon, the road I'd chosen got a bit worse.
Kısa süre sonra seçtiğim yol biraz bozuldu.
I heard that Ki Jae Myung has been chosen to ring in the new year's bell.
Ki Jae Myung'un yeni yıl çanını çalması için seçildiğini duydum.
Felt that one day Gabriel would be chosen, too.
Bir gün Gabriel'in de seçileceği içime doğmuştu.
"oh, it's fine for you to break the rules because you're chosen," when I thought about telling you...
"Senin için kuralları çiğnemede bir sorun yok, çünkü sen seçilmiş kişisin." diyeceğimi düşünürken...
Jonas was chosen for the most important position in our community.
Jonas, topluluğumuzdaki en önemli göreve seçilmişti.
In my life, I was never lucky with contest, but was chosen... I'm even able to travel
Hayatım boyunca hiçbir yarışmada şansım yaver gitmedi ama bunda şans bana vurdu. Seyahate bile çıkabildim.
Should the picture that was chosen be deleted?
Fotoğrafı silmek istiyor musunuz?
I think that in the case of the women and the teenagers they were chosen simply to complete the family image.
Bence bu davadaki kadınlar ve gençler basitçe aile görüntüsünü tamamlamak için seçilmişler.
Chosen.
Seçilmiş olmak.
You have chosen wisely.
Doğru bir karar verdin.
The priest has chosen an auspicious date from next month.
Rahip önümüzdeki aya düğün günü verdi.
We believe we know why your son was killed. Why he was chosen.
Oğlunuzun neden öldürüldüğünü, neden seçildiğini bildiğimize inanıyoruz.
Is he WASP, or one of the chosen?
Beyaz Amerikalı mı, yoksa seçilmiş biri mi?
One Earthling will be chosen randomly, as defined by the Intergalactic Manual of Good and Evil.
Bir Dünyalı, rastgele seçilmiş olacak Intergalactic İyi ve Kötünün Kılavuzunda tanımlanan.
So I was chosen by my Elders to bring this message to the people of the South, and their leaders.
Bu yüzden bu mesajı Güney'deki insanlara ve liderlerine getirmek için... Atalarım tarafından seçildim.
Nonetheless, you have chosen to demonstrate alarming and dangerous behaviors, while having custody of your daughter.
Ancak, kızınız velayeti sizdeyken korkutucu ve tehlikeli davranışlarda bulundunuz.
The chosen one.
Seçilmiş kişi.
But the other boy, whoever that chosen boy is, he will be a shining fucking star like me.
Ama diğer çocuk, seçilmiş olan kimse artık bir yıldız gibi parlayacak amına koyayım. Tıpkı benim gibi.
You were my chosen one.
Sen benim seçtigim biriydin.
Not forever, O Chosen One.
Sonsuza kadar degil, biri secilmeli.
He's been chosen for extinction.
Yok olmak için seçildi.
Our elder Klaunax has been chosen for our ceremonial first bite, after which Homer Simpson will be dipped into a spicy cheese fondue.
Seremonimiz için seçilen en yaşlı Klaunax'ımız ilk ısırığı alacak... Homer Simpson baharatlı peynir fondüsüne batırıldıktan hemen sonra.
The golden rule states if the chosen one escapes, his family is eaten as forfeit.
Ülkenin Altın kanunları gereğince seçilmiş kişi kaçtığına göre, ailesinin yenmesine hüküm kılınmıştır.
Well our clients are wealthy but that's not how they're chosen.
Müşterilerimiz varlıklılar ama onları böyle seçmiyoruz.
"I've chosen you... you choose me too."
"Ben seni seçtim... sen de beni seçtin."
She's already chosen Kusum..
O çoktan Kusum'u seçti..
She's chosen to be a woman of leisure.
Bu kadın da çalışmamayı gezmeyi tercih eden bir kadın olmuş, ne var?
Yeah, congrats, fuck head, you're the chosen one.
Tebrikler sik kafa, yeni gözde, sen oldun.
If you are viewing this message, it means that you have chosen to activate the Syndicate.
Eğer bu mesajı izliyorsanız Sendika'yı etkinleştirmeyi seçtiniz demektir.
What if he had chosen wrong?
Eğer başka numarayı seçseydi?
I've chosen to let that go.
Oluruna bırakmayı seçtim.
We were chosen, remember?
- Bizler seçilmişleriz unuttun mu?
We were chosen.
Bizler seçilmişleriz.
The one chosen by the Austrian State is a strict traditionalist.
Avusturya'nın seçtiği, katı bir gelenekçi.
Regrettably, he has chosen this time to retire from practice.
Ne yazık ki kendisi mesleği bırakma kararı aldı.
I'm sorry, my dear, but you've chosen the wrong side.
Üzgünüm, tatlım ama yanlış tarafı seçtin.
Kristi, you're going to grow up and you're going to have a son who is one of the chosen.
- Kristi, büyüyeceksin ve seçilmişlerden olan bir oğlun olacak.
"for the blood of the chosen ones will taint it " and help give life to one of the seven princes of hell.
Seçilmişlerin kanları dökülecek ve Cehennem'in 7 prensinden birine hayat verecek.
Us, the elite, the chosen few, the best of the best.
Biziz. Seçkinler, seçilmişler, iyinin de iyileri.
I've chosen the team for the tournament.
Turnuvaya katılacak takımı oluşturdum.
We've chosen a vibrant, developing area for you to live in.
Yaşamanız için canlı, gelişen bir bölge seçtik.
Guy Chambers has chosen you.
Adam Chambers seni seçti.
- Our family's chosen.
- Bizim ailemiz seçilmiş.
If you were, then we would have chosen you.
Öyle olsaydın seni seçerdik.