Clever Çeviri Türkçe
7,744 parallel translation
I was amazed that someone as clever as you couldn't find proper work at home.
Senin kadar zeki birinin memlekette uygun iş bulamamasına şaşırdım.
If there's nothing there for a clever young girl such as yourself, there's gonna be even less for men like these.
Senin gibi zeki bir genç hanım için bile hiçbir şey yoksa böyle adamlar için çok daha azı olacaktır.
Very clever.
Çok açıklayıcı.
That was very clever.
- Çok zekiceydi. - Efendim?
- Excuse me? - I said that was very clever. The way you got rid of my mother.
Annemden kurtuluşun çok zekiceydi, beğendim.
Yes, I do. - How clever of Sonny to buy it.
- Sonny'nin burayı alması çok akıllıca olmuş.
I know you think it's clever.
Onun zeki olduğunu düşünüyorsun.
You're a very clever boy.
Çok zeki bir çocuksun.
I don't wanna say more raw ..but it's not got all the clever like jazz chords. It's not really like that now.
EKİM 2006... kaba demek istemiyorum ama o zarif caz akortlarından da oluşmuyor.
Oh, that's clever.
Oh çok mantıklı.
Mmm! And tell me - why would a beautiful and clever girl like you come back here?
Senin gibi güzel ve akıllı bir kızın neden geri döndüğünü söyler misin?
That Tilly - she's so clever!
Tilly'nin marifeti. Çok akıllı biri.
But if he's clever enough to set this up, he's gonna be one step ahead.
- Bilmiyorum ama bu düzeneği kuracak kadar zekiyse bizden bir adım önde demektir.
Oh, go on. Show me how clever you are.
Bana ne kadar zeki olduğunuzu gösterin.
That wasn't very fucking clever, was it?
Bu hiç de akıllıca değildi, öyle değil mi?
And it will have to be a fiendishly clever plan.
Ve şeytanca akıllı bir plan olmalı.
Chatter is he's found a dashedly clever way to move it on the open market.
Serbest piyasada satmak için zekice bir yol bulduğunu söylüyorlar.
Not only a skilled fighter, but clever, too.
Yalnızca yetenekli bir dövüşçü değil, aynı zamanda da akıllısın.
Chief commandant. She s clever.
Emirleri veren, zeki bir kadın.
You re a very clever woman Mrs Ellyn. I ll give you that.
Hakkınızı yemeyeyim, çok zeki kadınsınız, Bayan Ellyn.
Clever girl.
- Zeki kız.
Clever enough to fool us both.
İkimizi kandıracak kadar da akıllı.
You're clever, but you're not too brainy.
Zekisin ama fazla akıllı değilsin.
- They're much too clever for people.
- İnsanlar için çok fazla zekiler.
He's always been clever.
Hep akıllı olmuştur.
She thinks she's being clever, but I've seen this in far too many movies.
Zeki olduğunu sanıyor, ama ben bunu bir çok filmde gördüm.
And are you a clever boy, Matthew?
Peki sen zeki bir çocuk musun, Matthew?
Well, let's see just how clever you are, shall we?
O zaman, ne kadar zekisin görelim, değil mi?
Oh, you are clever.
Ah, sen zekisin.
Ho-ho, clever girl.
Zeki kız.
You offer them a loan at 6 %. Oh, that's very clever.
Demek ki onlara % 6 faizli kredi önerirsin.
That's terribly clever.
- Son derece akıllıca.
Look what clever Mr Hoppy's done for you!
Bak Zeki Zıpzıp Bey senin için ne yaptı!
~ Er... ~ Oh! Oh, clever you!
Çok zarifsiniz.
I suppose you think you're pretty clever.
Galiba kendini çok kurnaz sanıyorsun.
Clever.
Zeki şey.
How clever.
Ne kadar zekice.
I still think it's clever.
Ben hala zekice olduğunu düşünüyorum.
You're a clever girl.
Zeki kızsın sen.
Use your strong point don't use clever lies.
Zekice yalanlarla işi kurtaramazsın.
You are a- - A very clever girl.
Sen çok zeki bir kızsın.
Clever.
- Zekice. - Çok güzel.
Your son is very clever.
Oğlunuz çok zeki.
A very clever woman, that one.
Akıllı bir kadınmış.
You're a clever man!
Akıllı adamsın.
Okay. That's so clever.
Çok zekice.
Clever as hell.
Çok zekiceydi.
He is very fair-minded and generous and clever.
Adil, cömert ve de zeki biridir.
Not very clever.' Rattle the monkey.
Pek akıllıca değildi.
This Brown is a-a-a pretty unpleasant character..... and he's clever.
Bu Brown hiç hoş bir karakter değildir ve zeki biridir.
You clever little rat.
Seni akıllı küçük pislik.