Colours Çeviri Türkçe
1,086 parallel translation
The colours and contours appear most clearly on cloudy days.
Renkler ve konturlar en iyi bulutlu havalarda görünür.
He feels colours, feels in colours but he does not see them.
Renkleri hisseder ; hisseder ama onları görmez.
The colours are so unnatural.
Renkler hiç doğal değil.
Colours, brushwork and lines express so much.
Renkler, fırça darbeleri ve ana hatlar çok belirgin.
So unnatural, the colours are not natural : blue trees...
Doğaya çok aykırı, renkler doğal değil.
The colours are so ugly.
Renkler çok biçimsiz durmuş.
He invents a method of cutting out individual pieces of wood shaped to various contours in the picture inking the pieces in their different colours and then fitting them back together again like a jigsaw, ready for printing,
Ağacı özel bir şekilde kesecek yöntem icat etti resimdeki çeşitli dış hatların şekilleri mürekkepli parçalar farklı renkler ve işte o zaman tekrar bir araya geliyordu tıpkı bir testere gibi, basılmaya hazır.
The colours...
Renkler...
The colours of the rainbow.
Gökkuşağının renklerinde.
You know all the colours of the rainbow produce but one colour, Bryan.
Biliyor musun Bryan, gökkuşağının bütün renkleri bir tek renk yaratır.
We're gratified to have TV coverage today, in black and white and in choice colours.
Televizyonda tercihen siyah-beyaz veya renkli olarak yayımlandığımız için çok memnunum.
The sea, the colours... and you.
Deniz, renkler ve sen.
When is the festival of colours?
Holi ne zaman ;
Where folks normally douse color on people we dump people in the colours!
Normalde, millet insanlara renk fırlatırken biz insanları renklerin içine fırlatıyoruz!
The colours are striking.
Renkler göz alıcı.
" To see the three Chiefs make a scoring rush, the bright colours of their jerseys...
" Üç Chiefs oyuncusunu sayı için atağa kalkmış görmek, parlak renkli formalarının...
I dreamt about colours.
Rüyam renkliydi.
Many colours!
Çok renkli!
Dig that. 3 different colours of wool.
Baksana. Yünde üç farklı renk var.
The five colours blind the eye
Beş renk gözü kör eder.
then up there... and a sweater in two colours.
Yün, buraya dökülüyor, yukarıda örülüyor... ve iki renkli kazak elde ediyorum.
In our colours, we can't hide.
Bizim renklerle saklanamayız.
Take your colours off, you can walk through.
Yeleklerinizi çıkarırsanız geçebilirsiniz.
Take off your colours.
Yelekleri çıkarın.
The colours are for pleasure.
Renkler zevk meselesidir.
False colours.
Renkler yanlış.
She'd dance round us and we'd have to strike our colours.
Etrafımızda dans eder ve teslim olmak zorunda kalırız.
Wear brighter colours next time.
Gelecek sefer daha renkli bir şeyler giy.
Don't confuse the colours
Giderek çoğalıyorlar
And with you around, the colours will come to life!
ve yanınızda, renkler hayata gelecek!
The colours look lovely on you.
renkler sende çok tatlı gözüküyor.
"The colours rain Upon the veiled maiden"
"renkler yağmur gibi yağar peçeli genç kızın üstüne"
"Who drenched you in these colours?"
"seni kim sırılsıklam boyadı bu renklere?"
"These delightful colours"
"bu şanslı renkler"
"My veiled maiden, The colours are raining on you"
"benim peçeli güzelim, renkler yağmur gibi yağmış üzerine"
The colours are raining on you "
renkler yağmur gibi yağmış üzerine "
"Let him pine for it While the colours rain"
"onun için erirken renk yağmurunda"
"And then they will make love Let the colours rain"
"ve sevişirler renkler yağmur gibi yağarken üzerlerine"
The colours are raining on you "
renkler yağmur gibi yağıyor üzerine "
"My veiled maiden, The colours are raining on you"
"benim peçeli güzelim, renkler yağmur gibi yağıyor üzerine"
Some colours are fast... I hope Amit didn't use a fixer with the colours.
bazı boyalar çabuk çıkıyor... umarım Amit çıkmayan boya kullanmamıştır.
- We did use different colours.
- Duvarlarda farklı renkler kullandık.
Colours!
Renkler!
These are the colours that you wore in our first fight together. I...
Bu ilk dövüşümüzde giydiğin renkler.
I can't wear your colours.
Ben... senin renklerini giyemem.
I think it's the colours.
Sanırım renklerini seviyordu.
I have heard that Shen Shengyi, Bu Yanfei and the Bais... have arrived at the 7 Colours Forest
Duyduk ki ; Shen Shengyi ve Bu Yanfei, Bai ailesini ziyaret için... 7 renk Ormanına varmışlar
The leaves look strange here... they come in so many colours
Buradaki yapraklar çok garip... Çok faazla renk var
She sure knows how to put colours together.
Değişik renkleri nasıl bir araya getireceğini biliyor.
"I can bring out your true colours"
Ben kendimde değilim, bu yüzden düşüp, bayılabilirim.
May I use the colours on you?
seni rengim olarak kullanabilirmiyim?