Creamy Çeviri Türkçe
318 parallel translation
There's a creamy white light turning off and on in my stomach.
Midemi alt üst eden bir durum var.
- Creamy.
- Çok hoş.
- Sounds creamy to me.
- Kulağa çok hoş geliyor.
It was creamy.
Mükemmeldi.
Just creamy!
Çok hoş!
But not creamy.
Ama krem rengi değil.
Covered in darkest creamy chocolate When you pop it in your mouth, steel bolts spring out And plunge straight through both cheeks.
Siyah kremalı çikolata kaplı ağzınıza attığınızda minik oklar çıkıyor iki yanağınızı deliyor.
How thick and creamy it is
Şuna bak, ne yoğun. Krema gibi.
It's creamy.
Kremalı.
I have long blonde hair, blue eyes, creamy skin, and I'm very busty, I guess you could say.
Uzun sarı saçlarım, mavi gözlerim ve pürüzsüz bir cildim var. Memelerim bayağı iri denilebilir.
Yeah, and you call their attention with your creamy tights.
Evet, ve sen dikkatlerini kremalı taytına çektin.
- Hm, creamy!
- Hmm kaymak gibi!
Look, all creamy!
Bak, krem gibi oldu!
By now, glands on either side of the groove in the mother's stomach are producing rich, creamy milk.
Bu zaman geldiğinde, annenin karnındaki oyuğun iki tarafındaki bezler zengin ve kremsi süt üretiyor olur.
I'd work for nothing just to watch her hair bounce as she walked... Smell her creamy skin, cradle her head on my shoulder.
Aslında sadece onun ahenkli saçlarını görmek krema kokan tenini koklamak, başını omzuma yatırmak için çalışıyordum.
Even now... these creamy white shoulders... are aching for the lash.
Şu an bile, bu kaymak beyazı omuzlar kamçılanmak için ağlıyor resmen.
For dancing, a strapless gown in black satin... Full skirt in ivory satin, and tulle edged with creamy lace.
Dans için, siyah saten straplez bir üst etek tümüyle fildişi saten ve tülü, krem rengi kurdeleyle çevrilmiş.
Beautiful green eyes, like creamy jade.
Güzel gözler, pürüzsüz yeşim taşı gibi.
The secret of smooth almost shiny loveliness of the order of which we're discussing in this simple, frank, creamy soft way doesn't reside in oils, unguents, balms, ointments, creams, astringents, milks, moisturisers, liniments, lubricants, embrocations or balsams, to be rather divine for just one noble moment.
Bahsettiğimiz şu yumuşak ve parlak tatlılık bu samimi, ve yumuşacık tatlılık yağlar, kremler, losyonlar, merhemler, ilaçlar, sütler, nemlendiriciler... sıvı merhemler, kayganlaştırıcı yağlar, Balzamlar sayesinde oluşmadı.
I just want you to know that I don't intend to sleep with another woman until I'm back here in your arms with my head resting between your creamy thighs.
Senin kollarına geri dönene kadar başka bir kadınla yatmayı düşünmediğimi bil.
The fries are crispy, the shakes are creamy
Patatesler çıtır çıtır, içecekler lıkır lıkır.
Oh, the fries are crispy, the shakes are creamy
Patatesler çıtır çıtır, içecekler lıkır lıkır.
Rigatoni quattro formaggi, a creamy blend of four Italian cheeses.
4 İtalyan peynirli rigatoni.
Nice and creamy.
Tatlı ve kaymaklı.
Creamy breakdown of body fat.
vucut yaginin kremsi cokusu.
" Mix until... creamy.
" Kıvamına gelinceye kadar... karıştır.
Rich and creamy, just the way I like it.
Tam istediğim gibi.
You like'em regular, creamy or al dente?
Normal mi, yumuşak mı yoksa sert mi?
I make tuna salad, sloppy joes, cinnamon toast, creamy corn casserole.
Ton balığı salatası, Islak hamburger yaparım. Tarçınlı tost, Mısır kremalı güveç.
- Peachy creamy.
- Mutedil dalgalı.
The present's peachy fucking creamy.
Şu an yağlı ballı börektir.
You know... with the big, soft, round, creamy tits.
Bilirsin... Şu büyük, yumuşak yuvarlak göğüslülerden.
Which is French for, "Yes, take our country but please let us live to make our creamy sauces." - I say we take the 500,000 and bid Daddy adieu.
Ergo, ki Fransızca'da, evet ülkemizi alın ama Iütfen kremalı soslarımızı yapmak için yaşamamıza izin verin demek, diyorum ki, 500 bin Dolar'ı alalım ve babama " adieu'diyelim.
Creamy.
Nemliler.
Sol My hands are all creamy
Sol, ellerimde krema var.
Milky, creamy skin, pouting red lips, firm buttocks, ample breasts, ears you'd love to stick your tongue into...
Süt gibi ten, kırmızı dudaklar, sıkı kalçalar, dik göğüsler, insanın dilini sokmak istediği kulaklar.
Vinnie, can you bring your creamy friend along with you and join us?
Vinnie, o kremalı arkadaşını da alıp bize katılsana.
Behind these doors, a federal judge will ladle out steaming bowls... of rich, creamy justice in a case the media have dubbed...
Bu kapıların ardında, bir federal yargıç medyanın... "Dövülen garson" adını taktığı bu davayı yönetecek.
Sparkling champagne and yummy poached salmon with little quail eggs and a creamy dreamy lemon soufflé.
Köpük köpük şampanya ve... çok lezzetli füme balıkla, haşlanmış küçük yumurtalar. Ve kremalı... muhteşem bir... limon sufle.
These mashed potatoes are so creamy.
Bu patates püresi çok yumuşak olmuş.
- These mashed potatoes are so creamy.
- Bu patates püresi çok yumuşak olmuş..
Well, maybe that's because you don't have a creamy-nougat centre.
Peki bunun sebebi senin kremli badem göbeğin olmasın.
We got Big Chief Burgers, Bongo Burgers... Foot-longs, Corny Dogs, Frosty Shakes, Creamy Bars.
Big Chief Burgers, Bongo Burgers Foot-longs, Corny Dogs, Frosty Shakes, Creamy Bars.
Oh, and by the way, mugger boy, your skin is not nearly as creamy as you'd like people to think! Dr. Albright, thank you.
Ve bu arada, hırsız insanların düşündüğü gibi senin derin kaymak gibi değil!
I've got some pork rinds here and some of that creamy Lipton onion soup dip!
Domuz derisi ve soğan çorbası sosu da var.
A big gob of gooey, creamy Italian.
Büyük, vıcık vıcık, İtalyan soslu bir parça.
Chunky and creamy.
Parçacıklı ve yumuşak. Oh, hayır.
- Snack food? - It's a delicious, spongy, golden cake,..... stuffed with a delightful, creamy white substance of goodness.
- Evet. lezzetli, yumuşak, altın renkli kekin nefis bir krema doldurulmuştur.
I spent a good part of my allowance on this cream rinse, and it's neither creamy nor rinsy.
Haftalığımın büyük bölümünü bu durulama saç kremine harcadım... -... ama ne krem gibi yumuşak ne de durulandı.
The terrifying lows, the dizzying highs the creamy middles. I want it all.
Her şeyi isterim.
Then I met somebody I could like, and he had creamy Italian.
Sonra da bana çıkma teklif etti.