Cuckoo Çeviri Türkçe
938 parallel translation
I must be completely cuckoo to be doing this.
Bunu yapmak için iyice aptallaşmış olmalıyım.
He's cuckoo.
Kaçığın teki zaten.
Unless I'm cuckoo, I'll be out before midnight.
Kafayı yememişsem, gece yarısından önce giderim.
Just seems kind of funny - cuckoo like him and a smart guy like you.
Onun gibi bir kaçıkla, senin gibi bir açıkgöz.
You've been around that cuckoo since they threw him in the death house.
Ölüm hücresine girdiğinden beri etrafındasın.
- Somebody must be cuckoo.
- Kaçığın teki olmalı.
No... nein. Ich... Ich nein cuckoo.
- Hayır, ben kuş beyinli değil.
You cuckoo... because Miss Hunter...
Sen kuş beyinli... Çünkü Bayan Hunter beni seviyor.
Isn't it a shame, Reverend, that this nice family should be hatching a cuckoo?
Ne yazık, değil mi peder, böyle tatlı bir ailenin bir deliyle uğraşmak zorunda olması?
Okay, you cuckoo, walk and talk.
Pekala üşütük, yürü ve konuş.
Aren't you afraid with the young general that you've let a cuckoo into your nest?
Yanınıza generalin oğlu gibi bir kaçığı aldığınız için endişe etmiyor musunuz?
Cuckoo clocks and bangles
# Guguklu saatler ve bilezikler.
The cuckoo clock.
Guguklu saat.
I pegged him as slightly cuckoo too.
Onun da biraz uçuk olduğunu düşündüm.
The maid spoke to me about the cuckoo and I went to listen to it sing.
Hizmetçi guguk kuşundan bahsetti, ben de dinlemeye gittim.
- What kind of cuckoo is that?
- Ne tür bir guguk kuşu bu?
He drives me cuckoo sometimes.
Bazen beni çok kızdırıyor.
It is the cuckoo
Guguk kuşu...
Wait, I wanna see the cuckoo come out.
Bekle, guguk kuşunun çıkışını görmek istiyorum.
Get up sleepyheads, it's time for work which is also the time....... that the cuckoo is singing.
# Hadi kalk uykucu... #... çalışma vakti geldi... #... ayrıca dışarı baksana... #... guguk kuşu da ötüyor.
Get up, get up, the cuckoo is singing.
# Kalk, kalk, guguk kuşu ötüyor.
Cuckoo, cuckoo.
# Guguk kuşu, guguk kuşu.
To put the kindest face possible on it... the girl was a little horror - a transparent, syrupy little phony... with about as much to offer a man as Cuckoo the Bird Girl. Not even Peter, with all of his radiant innocence about women... could have been stirred for one instant by that dingy little creep.
Yüzündeki çok kibar görünüme rağmen... kız ürkütücüydü - solgun, duygusal... kaçık bir kuş gibi kendini sadece kadınlara masum duygularla yaklaşan Peter'e değil... başkalarına da sunan...
- A cuckoo.
- Bir guguk.
You need a cuckoo clock.
Sana guguklu saat gerek.
Cuckoo!
Guguk!
That is a cuckoo clock.
- Bu bir guguklu saat.
And then we'll agree that neither of us will draw... until that cuckoo bird sticks its neck out of that clock.
Ve ikimiz de guguk kuşu kafasını dışarı çıkarana kadar... hamle yapmayacağız.
You know you're a kook like a cuckoo?
Sen guguk kuşuna benzeyen bir çatlaksın.
That cuckoo broad's got the entire line from...
Şu kaçık karı tüm hattı... - Bayan Berardsley.
He fixed the Commander's cuckoo clock
Komutanın guguklu saati.
Cuckoo!
Şu işe bak.
Well, my dear, you won't believe this, but it turns out not only is he handsome and wildly rich, he's absolutely cuckoo for me.
Tatlım, inanmayacaksın ama sadece yakışıklı ve zengin olsa iyi, aynı zamanda benim için deli oluyor.
While they are putting Uncle Sam in cuckoo clocks we will put Soviet cosmonaut on moon.
Onlar Sam amcalarını saatlere koyarken biz Sovyet kozmonotlarını aya göndereceğiz.
A cuckoo clock.
Guguklu saat.
- Stole my cuckoo clock.
O alçak guguklu saatimi çaldı.
You say he's cuckoo clock thief.
Adam saat hırsızı dedin.
- A cuckoo.
- Guguk kuşu.
Mom, there's a cuckoo over there.
Anne, şurada bir bülbül var.
It's a cuckoo.
Guguk kuşu bu.
He'd tell us to cuckoo like cuckoos.
Bize guguk kuşları gibi ötmemizi söylerdi.
Shall I cuckoo?
Guguk kuşu gibi öteyim mi?
Buy a car? Are you cuckoo, daddy?
Babalık, kafayı mı üşüttün?
"I'm a Poached..."? Cuckoo!
Ben kaynatılmış... guguk kuşu.
Cuckoo!
Guguk kuşu!
By the hay-rick, the cuckoo cooes
Tınazların orada kuşlar ötüyor.
He made his blankets up into a kind of nest, you see, and he sat there all night in the middle of them going, "Cuckoo, cuckoo," all night long.
Battaniyelerini bir tür yuva şekline getirip, kıvırdı ve gecenin birinde tam ortasına oturup,..... bütün gece "Guguk, guguk!" diye öttü.
He sort of fancied himself a bit of a trick cyclist, and he put this dummy hand grenade into the nest with the cuckoo.
Kendini bir nevi psikiyatr farz edip, çatlağı el bombasıyla birlikte yuvaya koydu.
Cuckoo.
Guguk.
He ain't no cuckoo - He's dumb, but he ain't crazy.
O kaçık değil.
You're cuckoo.
- Kuş beyinli.