English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ C ] / Cucumber

Cucumber Çeviri Türkçe

543 parallel translation
You look as cool as a cucumber.
Siz, buz gibi görünüyorsunuz.
Some salted cucumber and a small bottle of champagne.
Tuzlu salatalık ve bir küçük şişe şampanya.
Brandy settles your stomach... and the cucumber and champagne sets you up.
Brendi mideyi yatıştırır salatalık ve şampanya da seni kendine getirir.
- Don't worry, he's as cold as a cucumber.
- Merak etme, bir şey olmayacak.
And then cucumber salad with sour cream?
Ve sonra da kremalı salatalık.
I'm as cool as a cucumber.
Ben gayet serinkanlıyım.
That window, it's like a cucumber frame.
Şu pencere tıpkı bir salatalık serası gibi.
Cool as a cucumber...
Soğukkanlı...
Don't touch the cucumber sandwiches.
Salatalıklı sandviçlere dokunma.
And now I'll have a cup of tea and one of those... nice cucumber sandwiches you promised me.
Bir fincan çay ile söz verdiğin şu güzel salatalıklı sandviçlerden bir tane alacağım.
Good heavens, Lane, why are there no cucumber sandwiches?
Neden salatalıklı sandviç yok?
Strong as a bull but green as a cucumber.
Boğa gibi güçlü, tavşan gibi korkak.
A cucumber?
Salatalık mı?
No, you are eating the cucumber is the treasurer.
Hey, bu değil. Bu salatalıklı olan, malzeme müdürümüz.
A cucumber.
Bir hıyar.
Krysya, do we have a cucumber?
Krysya, hıyar var mı?
We need that cucumber I got out of the garden last night.
Dün akşam bahçeden kopardığım salatalık olacaktı ki.
That's the darndest looking'cucumber you'll ever see.
Öyle bir salatalık hayatta göremezsiniz.
Lettuces, cucumber, radishes...
- Marul, hıyar, turp.
Salad as in lettuces, radishes, cucumber.
Marul, turp, hıyar gibi.
My God, you don't eat cucumber, everyone loves it.
Yemiyor musun? Allah Allah hıyar yenmez mi be? Herkes buna can atıyor, can.
Cool as a prize cucumber.
Bir hıyar kadar soğukkanlı.
Oh, good. Cucumber.
Oh, güzel salatalık.
He loves cucumber sandwiches.
Salatalık sandviçlerini sever.
By jove, they are delicious, those cucumber sandwiches.
Oh, Tanrım, bunlar lezzetli, salatalık sandviçleri.
I remember, the club at Cornpow my sice used to bring me cucumber sandwiches every afternoon.
Anımsıyorum da, Cornpow'daki kulüpte benim seyisim her öğleden sonra bana. salatalık sandviçleri getirirdi.
Give me a cucumber.
Bana bir salatalık ver.
You cucumber head, moldered hollow, lousy shrimp!
Hıyar kafa, iğrenç karides!
Mr. Farnsworth loathes cold cucumber soup.
Bay Farnsworth soğuk salatalık çorbasından nefret ediyor.
- My cucumber, it's bigger.
- Benim'salatalığım', daha büyük.
You still want to show me your cucumber?
Bana hala salatalığını göstermeyi istiyor musun?
The sea cucumber has too...
Deniz hıyarları da geldi...
- May I press you to a cucumber sandwich?
Salatalık sandviçi yemeniz için ısrar edebilir miyim?
Give me that cucumber...
Salatalığı ver...
Tea and some of those delicious cucumber and crest sandwiches for which you are famous. After 20 years, our first meeting deserves a kiss.
Çay ve şu meşhur salata ve peynirli sandviçler yirmi yılın ardından ilk buluşma bir öpücük ister.
I thought of buying some cucumber and tomatoes - and making a good salad
Salatalık ve domates alıp... güzel bir salata yapmayı düşünüyordum.
I'm cool as a cucumber.
Gayet iyiyim. Keyfim yerinde.
I did vegetables off-Broadway! I did the best tomato, the best cucumber!
En iyi domates, en iyi salatalik oldum.
And you continually tell me that I have the brain of a cucumber.
Bende, salatalıktan beyin olduğunu söyleyip duruyorsun.
In theory, the pyroclastic lamination that April's designed for you should keep you as cool as a cucumber up to 800 degrees.
Teorik olarak, April'ın senin için tasarlamış olduğu volkanik tabakalar seni 800 derece sıcaklıkta bile bir salatalık kadar serin tutacak.
We'll start with stuffed cucumber
O halde yemeye önce dolmalarla başlıyorum ha?
How about a cucumber or a banana?
Salatalık veya muza ne dersin?
Cucumber.
Salatalık.
YOU TOLD ME, THERE WAS A RACE OF CUCUMBER PEOPLE ON MARS.
Marsdaki salatalık insanların, yarış düzenlediğini söylemiştin.
That's a cucumber.
Salatalık.
Did you eat all of the cucumber sandwiches?
Salatalı ekmek aralarının hepsini yedin mi?
Ah! And speak of the devil, Cucumber Frank de Marco.
İti an çomağı hazırla, "Hıyar" Frank De Marco.
19 hours later, Cucumber Frank de Marco takes a bath.
19 saat sonra, "Hıyar" Frank de Marco banyo yapar.
They don't call him The Cucumber for nothing.
Ona boşuna "Hıyar" demiyorlardır.
Isaac Q... ... sayin'Q Cumber... ( both laugh )... but I kinda like it... the Q part was my daddy's joke being as he calls me Cumber...
Isaac Q, babamın bir şakası Q, Cumber ( CUCUMBER = HIYAR ),.. ama ben hoşlanmıyorum.
Now, A sandwich? cucumber?
Buyurun, sandviç ya da salatalar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]