Dans Çeviri Türkçe
43,506 parallel translation
If this doesn't drum up more listings, Grandma's gonna need you to tap dance in a bear suit while I hand out fliers in Times Square.
Eğer bu müşteri getirmezse babaannen Times Meydanı'nda broşür dağıtırken senin ayı kıyafetiyle tap dansı yapmanı isteyecek.
You should be doing a jig.
Dans ediyor olman gerek.
I don't jig.
Ben dans etmem.
It's just a flower dance.
Bu sadece bir çiçek dansı.
What, the kind that makes an ass of himself by dancing around like a flower for his daughter?
Ne, Kızı için bir çiçek gibi dönerek dans edip Kendini rezil eden türden mi?
May I have this dance?
Bu dansı bana lutfeder misiniz?
Old people dancing.
dans etmek.
Dancing.
- Dans ediyordum.
Dance like no one else is watching.
Kimse izlemeden dans etmek gibi.
But they also give and create and they sing and dance and love.
Ama ayrıca verici, yaratıcı şarkı söyler, dans eder, aşık olurlar.
I can't dance.
Dans edemiyorum.
I'd forgotten what a good dancer you are.
Ne kadar iyi dans ettiğini unutmuşum.
Getting his dance on.
Dans edelim.
All right, yeah, let's burn some of that Henny off on the dance floor. Okay.
Pekala, tamam, hadi birazını dans pistinde yakalım olur mu?
The very least you can do is come over here and dance with me for one song.
En azından bir şarkı için, dans pistinde benimle dans edebilirsin.
Dance with me, Wes.
Dans et benimle Wes.
Is there a square dance going on?
Sokak dansı hala devam ediyor mu?
We pre-gamed at my crib and went dancing at our favorite bar.
Önce bende bir şeyler içtik, sonra da dans için gözde mekanımıza geçtik.
When he came up behind me, grabbed me, trying to dance... everything went black.
Arkamdan geldiği sırada, beni sıkıca tuttu, ve dans etmeye çalıştı... herşey birden karardı.
We were all dancing, having a good time.
Hepimiz dans ediyor, güzelce vakit geçiriyorduk.
Can you tell us about when Mr. Stone approached you on the dance floor?
Dans pistindeyken, Bay Stone size nasıl yaklaştı anlatabilir misiniz?
Interests : cooking and dancing.
İlgi alanları : Yemek pişirmek ve Dans etmek
To town, dance recital.
Kasabaya, dans resitaline.
But first we dance.
Ama önce... dans edeceğiz.
My dance shows would sometimes go on till very late and my parents would often get disturbed once I was home that is why
Dans şovlarım bazen geç saatlere dek sürüyor ve ailem eve geldiğimde rahatsız oluyorlardı - bu yüzden...
Dance?
Dans ister misiniz?
You want a dance?
- Dans ister misin?
Yeah, you should see Lena dance.
Ya sen bir de Lena'nın dansını görmeliydin.
So leave out the pole dancing and the poverty. Got it.
Direk dansı ve fakirlikten bahsetme.
Oh, uh, would you... would you care to dance?
Benimle dans eder misiniz?
I have the strangest feeling, like we've danced before. Z
Nedense daha önce dans etmişiz gibime geliyor.
I can't remember the last time I saw a concert or danced.
En son ne zaman bir konser gördüğümü ya da dans ettiğimi hatırlayamıyorum.
You want to dance?
Dans etmek ister misin?
Let's dance.
Hadi dans edelim.
What happened to the clog dancing documentary anyway?
Klog dansı belgeseline ne oldu bu arada?
You could dance.
Dans edebiliyordun.
Come on, you douche bags, dance!
Hadi sizi şerefsizler dans edin!
And drank and you danced.
Ve içmişsin, dans etmişsin.
Drinking and dancing.
İçerken ve dans ederken.
You're with the fucking FBI.
- Efendim? FBI'dansın lan sen!
He's going to town on that dance floor.
O dans pistinde şehre gidiyor.
Watch... as I do a dance... to your name.
# Adına dans edeceğim #
It didn't look like "just friends" at the dance floor of your mom's party.
Annenin partsinde, dans pistinde "sadece arkdaş" gibi görünmüyordunuz.
- Dance. - Oh.
Dans.
I didn't know they had martial arts in the dance program now.
Artık dans derslerinde dövüş sanatları olduğunu bilmiyordum.
So do your victory dance, and when the filthy masses turn against you, give me a call.
O yüzden zafer dansını yap ve o iğrenç kitleler sana düşman olduğunda beni ara.
May I have this dance, Chloe?
Bu dansı bana Iütfeder misin, Chloe?
My mother would make me dance with her when I was a teenager.
Gençken annem beni kendisiyle dans ettirirdi.
She would make you?
Dans mı ettirirdi?
I already know what I'm gonna give you... a lifetime pass so you never have to dance with me.
Sana ne vereceğimi zaten biliyorum. Ömür boyu pas hakkı veriyorum, böylece benimle dans etmek zorunda kalmayacaksın.
Okay, Emma.
Sana gösterdiğim dansı yapar mısın?