Debs Çeviri Türkçe
363 parallel translation
They're coming up to the debs- - Gervaise first, Vivian second, Simon third.
Sosyete kızlarına geliyorlar.
Some are in the jail, like Eugenio Debs, a great man of this country.
Bazıları şimdi hapiste. Eugenio Debs, o iyi bir adam.
Thomas Jefferson Gardiner, Solomon David Gardiner and Eugene V. Debs Gardiner. "
Thomas Jefferson Gardiner, Solomon David Gardiner ve Eugene V. Debs Gardiner. "
But don't you think, Emma, that if Debs gets a lot of votes, it'll strengthen that image?
Ama Emma sence de Debs kazanırsa bu etkinin daha da güçleneceğine inanmıyor musun?
- He's gonna read the piece on Debs.
- Debs yazımı okuyacak.
Ever since there's been a base here, there's been what you'd call the Puget Sound Debs.
Buraya Üs kurulduğundan beri, Mahalle manitaları denilen bir şey oluştu.
Think there's any truth to what he said about those girls, Puget Debs?
O kızlar hakkında söyledikleri doğru mu dersin?
No, but, you know, debs are carefully scrutinized.
Hayır, ama, bu kızların özenle seçildiğini biliyorsun.
They say four out of five debs marry their escorts.
Bu balolara katılan her beş kızdan dördü kavalyesiyle evleniyormuş.
You'd think they'd choose debs who actually had ankles.
Bileği olan kızları seçeceklerini mi düşünüyorsunuz?
So can I introduce you to your debs?
Size eşlerinizi takdim edeyim mi?
Holly's hosting this thing for the debs out at the beach house.
Evet, Holly sosyeteye takdim edilecek arkadaşları için yemek veriyor
Sorry, completely misheard that, Debs.
Özür dilerim, ben yanlış duymuşum Debs.
I thought I heard him say, "Thanks, Debs."
Teşekkürler Debs Dediğini sandım
I'm really sorry we scared you, Debs.
Seni korkuttuğum için üzgünüm, Debs.
I miss you already, Debs.
Seni şimdiden özledim Debs.
- Debs?
- Debs?
Debs... remember when we used to say... together forever no matter what?
Debs... ne derdik hatırlıyor musun... ne olursa olsun beraberiz, asla ayrılmayız?
Deb, it's me.
Debs, benim.
- Debs!
- Debs!
I grew up fascinated by debs.
Sosyete törenlerine hayran kalarak büyüdüm.
Landon's daughter in this year's crop of debs.
Landon'un kızı bu yılın takdim töreni andacında.
How many debs does it take to change a light bulb?
Kaç tane sosyete kadını bir ampulü değiştirebilir?
Corrections says he escaped from that work detail with two other men, a Leonard Crete Debs and a Donnie Wayne Johnson.
Cezaevi, onun iş sırasında yanında Leonard Crete Debs ve Donnie Wayne Johnson denen - iki adamla birlikte kaçtığını söylüyor.
See if you can give uncle skills two nanny debs.
Sen ona bir tane daha Bakıcı Deb ver, o zaman neler yapar görürsün.
There's a dinner at the van der Woodsens'for debs and mentors.
Van der Woodsen'larda çömezler ve yöneticiler için yemek var.
Well, there's a list of debs and their mentors on the coffee table.
Masada danışmanların ve çömezlerin olduğu bir liste var.
I promised Debs, that she could swim in your pool.
İstiyorsanız havuzda yüzebilirsiniz.
- That is mega, Debs.
- Bu cok iyi, Debs.
Can I call you Debs?
Sana Debs diyebilir miyim?
Hey, eugene debs, it's only been about 10 hours, all right?
Hey, Eugene Debs, daha sadece 10 saat geçti. Tamam mı?
Hey, hey, don't worry, Debs.
Endişelenme, Debs.
- What?
O değildir, Debs.
It's not him, Debs, or the police would have contacted us by now.
Yoksa polis bize haber vermişti şimdiye.
- Debs, you never met her.
Debs, onunla hiç tanışmadın ki.
I gotta go but save some for me, Debs.
Şimdi gitmem lazım. Bana da ayır biraz, Debs.
- She can't stay, Debs.
Burada kalamaz, Debs.
Debs, you can come visit anytime you want.
Debs, istediğin zaman gidip ziyaret edebilirsin.
We should take Debs to visit the real Ginger's grave.
Debs'i gerçek Ginger'ın mezarını ziyarete götürmeliyiz.
- Rice Krispie Treats, anyone?
- Peynirli börek isteyen? - Debs, üzülme.
- Debs, it's okay. - I got you.
- Bak yanındayım, üzülme hadi.
Hey, Fi! You know what, Debs? Was he inside or outside of the yard when you grabbed him?
Peki, Deb onu oradan aldığın zaman bahçenin içinde miydi dışında mı?
Debs, will you watch him for a second?
- Debs, biraz bakar mısın?
Steve, Fiona, you guys have to get Debs to take that kid back.
Steve, Fiona. Çocuğu geri götürmesi için Deb'i ikna etmeniz lazım.
Good, Debs.
Güzel, Debs.
Yeah, you're gonna be great, Debs.
Yapacaksın, Debs.
Hey, Debs, look what Steve bought.
Debs, bak Steve ne almış.
All right, debs, enough socializing.
Pekâlâ çömezler, bu kadar sosyallik yeter.
Mm. - That's great, Debs.
- Harika olmuş, Debs.
Oh, hey, you know what, Debs?
Bak, Debs.
Hey, Debs...
- Debs?