Declan Çeviri Türkçe
839 parallel translation
Well, how do you think I feel, Declan, for crike's sakes, eh?
Peki sence ben nasıl hissediyorum, Declan? Allah aşkına söyle.
- Shut up, Declan.
- Kapa çeneni Declan.
You're at St. Declan Hospital in Stamford, Connecticut.
Stamford, Connecticut'ta St. Declan Hastanesi. Hayır!
Interpol says that in the 80's she was involved with one Declan Joseph Mulqueen,
Interpol 80'lerde onun Declan Joseph Mulqueen ile çalıştığını söyledi,
Hello there, I'm Declan Mulqueen.
Merhaba o zaman, Ben Declan Mulqueen.
I mean, Declan was fire, all passion, he had a cause.
Demek istediğim, Declan savaştı, bütün hırsıyla, sebebi vardı.
- Declan Mulqueen?
- Declan Mulqueen?
- Declan Mulqueen.
- Declan Mulqueen.
Declan.
Declan.
Declan, Valentina, Chicago Yacht-club.
Declan, Valentina, Chicago siz yat klübünü.
Declan!
Declan!
When Declan kills you, you think of me, ok?
Declan seni öldürdüğünde, beni düşün, tamam mı?
If you see Declan before you die you tell him that he can't pick up his women.
Ölmeden Declan'ı görürsen ona kadınları bir türlü koruyamadığını söyle.
Hi, Declan...
Merhaba, Declan...
Oh, Declan.
Oh, Declan.
- Declan, what?
- Declan, Ne?
- "Tell Declan, he can't protect his women" - Wasn't he refering to Isabella?
- "Declan'a söyle, o kadınları koruyamıyor" - lsabella'yı mı kastediyordu?
- Say : "Help me Declan"
- Söyle : "Yardım et Declan"
- Help me Declan!
- Yardım et Declan!
- "Help me Declan"
- "Yardım et Declan"
Please, help me, Declan!
Lütfen, yardım et, Declan!
- Help me, Declan!
- Yardım et, Declan!
What you're gonna do, Declan?
Neyin peşindesin, Declan?
You slip it, Declan.
Kötüye gidiyorsun, Declan.
I'm sorry, Declan.
Üzgünüm, Declan.
Thanks Declan, for everything.
Teşekkürler Declan, herşey için.
I thought you were going to appoint Declan.
Declan'ı atayacaksın sanıyordum.
I think you should leave.
Artık gitseniz iyi olacak. Declan, kapıyı aç.
That must be DecIan.
Bu Declan olmalı.
- Are you DecIan?
- Siz Declan mısınız?
Thanks for pulling us out, DecIan.
Bizi çıkardığın için teşekkürler Declan.
DecIan can do it.
Bu işi Declan yapabilir.
He's in Mombasa.
Declan Mombasa'da.
DecIan, can you hear me?
Declan, beni duyuyor musun?
Can you hear me, DecIan?
Beni duyuyor musun Declan?
DecIan, come in!
Declan, cevap ver!
Listen, I had two cousins, Declan and Siobhan.
Dinle, iki kuzenim vardı, Declan ve Siobhan.
It seems Grace Declan saw you disappear into thin air on Sunday.
Görünüşe göre, Grace Declan, pazar günü senin kayboluşunu görmüş.
Any word from Declan?
Declan'dan haber var mı?
Just give me just a wee minute, Declan.
bir dakikacık ver Declan.
Declan, start the plane.
Declan, uçağı çalıştır.
"Declan, start the plane"? What does that mean?
"Declan, uçağı çalıştır" da ne demek?
Stan, Declan, this way.
Stan, Declan, bu tarafa.
Declan, meet her halfway, OK?
Declan onu yarı yolda karşıla olur mu?
You all clear, Declan?
Her şey yolunda mı, Declan?
Please welcome Declan Desmond.
Karşınızda Declan Desmond.
Declan.
Bu Michael, Declan.
If you're unsure, Mrs. Declan, start with why you're here today.
Emin değilseniz Bayan Declan, bugün neden buraya geldiğinizi anlatarak başlayın.
You lied to me.
Declan senin bir kahin olduğunu söylemişti.
Declan, the door. And don't bother coming back.
- Tekrar gelmeye zahmet etme.
Erm... this is my boyfriend, Declan.
Erkek arkadaşım, Declan.