Defenseless Çeviri Türkçe
576 parallel translation
who stabbed an innocent, defenseless woman in the back not four days ago.
.. bıçaklayalı daha dört gün olmayan adi bir katilim. Buna ne dersin?
I don't know how innocent you may be.. but you're a woman, you're defenseless, and you're alone..
.. ama kadınsın, savunmasızsın, ve ıssız, karanlık bir arazide..
Now, ladies and gentlemen of the jury, you must know what justice can mean to a man who is defenseless because he is poor.
Değerli jüri üyeleri, sırf fakir olduğu için kendini savunamayan biri için adaletin ne olduğunu anlamanız gerekir.
It would not have left defenseless.
Bence tabancada mermi yok, çünkü beni asla savunmasız bırakmaz.
You pick on women and rob defenseless people.
Ben korumasız insanları savunan zavallı bir kadınım.
In our present defenseless condition... resistance is worse than useless.
Mevcut savunmasız halimiz direnişi faydasız kılmaktadır.
Remember, each one of these men has every reason to be afraid They've already been responsible for the deaths of 11 defenseless people
Unutmayın, bu adamlarının korkmak için sebepleri var 11 savunmasız insanın ölümüne sebep oldular
I'm defenseless.
Tamamen savunmasızım.
- The rest of us are defenseless.
- Diğerleri savunmasızdır.
- Defenseless?
- Savunmasız mı?
As if it isn't bad enough murdering people but all these defenseless women.
İnsanları öldürmek yeterince kötü değilmiş gibi bir de bu savunmasız kadınlar.
An entirely mediocre and defenseless creature with not a shred of poise.
En ufak letafeti olmayan, baştan ayağa vasat ve savunmasız bir yaratık.
Wouldn't being husband to a defenseless girl with a large fortune suit him to perfection?
Büyük bir serveti olan savunmasız bir kıza koca olmak onun için mükemmel olmaz mı?
I was saying, what is to become of a young girl... left defenseless, alone in the world?
şunu demek istiyordum ; yani bu dünyada korumasız yalnız başına... bırakılan bir kızın ne olacağından bahsediyordum?
May I remind you of a young girl left defenseless, alone in the world... by her father's death with no friend to turn to. I was only 5 miles away.
babasının ölümü nedeniyle hiçbir arkadaşına sığınamayacak olan... şu dünyada yalnız ve savunmasız kalan bir genç kız olduğunu mu hatırlatmak istiyorsun senden sadece 5 mil uzaktaydım.
And it's my job, with Tom dead and defenseless... to preserve his good name the best way I can.
Benim görevim de, Tom öldükten sonra onurunu elimden geldiğince korumaktır.
THE POOR, DEFENSELESS ANIMAL.
- Zavallı, savunmasız hayvan.
Let not Athena's hatred feed on my defenseless son... ... but on our sorrow here.
Athena'nin öfkeli ayaklarini savunmasiz oglumun üzerine birakma buradaki kederimize birak.
And he is defenseless.
- Savunmasız biri.
Oh, what a poor, defenseless pair
Ah, savunmasız bir çift yine
It's ugly Miss, you know, to be lonely, defenseless...
Bilseniz ne kötü. Yalnız ve savunmasız...
Defenseless yes, but you're nice and strong right?
Savunmasız evet, ama siz güçlü bir adama benziyorsunuz?
WE'RE DEFENSELESS.
Savunmasız durumdayız.
WE'RE ABSOLUTELY DEFENSELESS!
Tamamen savunmasızız!
It turns out our poor defenseless blind boy was a top leader in the Horsemen.
Zavallı, savunmasız, kör adamımızın Horsemen'de üst düzey bir lider olduğu ortaya çıktı.
Using pieces of metal pipes, steel rods, clubs and simply their fists... the racists beat up the defenseless young people.
Metal çubuklar ve borular kullanarak, kulüplere saldıran ırkçılar... savunmasız genç insanları dövdü.
We're defenseless on the road.
Nakillerini sağlamak imkansız.
I know today you were defenseless destined to a sterile sacrifice, in a world in which even the lamb is forced to protect its innocence with ferocy.
Bugün savunmasız olduğunu biliyorum kaderinin talihsiz olduğu bu dünyada kuzu gibi zayıf olan biri bile masumiyetini korumak için yırtıcı olmak zorunda kalır.
The poor, defenseless dragon.
Zavallı, savunmasız ejderha.
Killing a poor defenseless dragon?
Zavallı, savunmasız bir ejderhayı öldürmek mi, zararsız?
Oh, they're a desperate crew of drippings... and they've fists like matured hams... for pounding poor defenseless lads like you.
Bunlar umutsuz bir ekip ilk fırsatta yumruğu çakarlar özellikle senin gibi savunmasız gençlere.
I must point out that it will leave London defenseless for several days.
Bunun Londra'yı bir kaç gün savunmasız bırakacağını söylemeliyim.
Isn't it even more cowardly to attack defenseless villages with napalm bombs that kill many thousands of times more?
Korumasız köylere napalm bombaları atarak binlerce katını öldürmek, daha alçakça değil mi?
And that when the Nile has fallen sufficiently... Khartoum will be defenseless.
ve Nil'in seviyesi yeterince düştüğünde Hartum savunmasız kalacak.
- A poor defenseless woman!
- Zavallı savunmasız kadın!
Little tiny pieces that nobody could ever recognize as having been a poor, defenseless, blind lady whose husband was off in Asbury Park.
Kimsenin, zavallı, savunmasız, kör, kocası Asbury Park'a gitmiş bir hanımefendi oluşunu farketmesinin mümkün olmadığı ufacık parçalar...
You're defenseless and just playing for time.
Savunmasızsınız ve yalnızca zamana oynuyorsunuz.
Eva is so defenseless.
Eva çok savunmasız.
You may rightfully say that this leaves us wide open to an attack frontally and subversively and if that attack were successful it would in effect leave us defenseless.
Bu durumda haklı olarak "böyle bir şey bizi açıktan ya da gizliden bir saldırıya açık bırakıyor ve bu saldırı başarıya ulaştığı takdirde tamamen savunmasız kalıyoruz" diye düşünebilirsiniz.
In my own house I pursued a defenseless young girl and insulted her with my vile proposals?
Kendi evimde, savunmasız bir genç kızın peşine düşüp ahlâksızca tekliflerimle onun şerefiyle oynamış mıyımdır?
And yet, as you see, we are defenseless, defenseless against the slaughtering, monstrous, materialistic apes.
Ve gördüğünüz gibi, kan dökücü, rezil savaşçı maymunlara karşı tamamen savunmasızız.
Officer will not shoot as women children and defenseless.
Başkan iyiliğe inanmasa da savunmasız kadınları ve çocukları vuracak değildir.
Yes, gangs of old ladies attacking fit, defenseless young men.
Yaşlı teyze çeteleri, savunmasız genç erkeklere saldırıyor.
Everywhere, men from the railroads were driving poor, defenseless families from their homes.
Her yerde, demiryollarında çalışan adamlar fakir, savunmasız aileleri evlerinden kovuyorlardı.
Sibley is in Arizona with his forces left the city practically defenseless.
Sibley onun kuvvetlerinin pratikte savunmasız şehri terk ile Arizona olduğunu.
In the Spring of 1945, Japan was defenseless face to the aerial power naval e of the Americans.
1945 ilkbaharında Japonya Amerikan hava ve deniz gücü karşısında çaresizdi.
In July of 1945, the economy of Japan was arrasada e its defenseless cities against the attacks of the B-29.
Temmuz 1945'te, Japon ekonomisi dağılıyordu. Şehirleri, B-29 akınlarına karşı savunmasızdı.
That makes him the most defenseless snake in the world so apparently, Mother Nature has played a nasty trick on him.
İşte bu, onu dünyadaki en savunmasız yılan yapar yani görünüşe göre, Tabiat Ana ona kötü bir oyun oynamış.
And you would stone a poor defenseless animal, wouldn't you?
Zavallı, savunmasız bir hayvanı taşlamaktan çekinmezsin, değil mi?
After I saw the defendants Onion and Jack Pulitzer how they killed an unarmed man and defenseless.
Sanıklara sorulacak, Soğan ve Jack Pulitzer'e silahsız ve savunmasız bir adamı nasıl öldürdüklerini.
If I married her, I'd be entirely defenseless.
Evlenirsem tamamen savunmasız kalırım.
defense 957
defence 161
defend 23
defensive 17
defendant 37
defendants 18
defend yourself 64
defensive wounds 24
defence 161
defend 23
defensive 17
defendant 37
defendants 18
defend yourself 64
defensive wounds 24