Defiance Çeviri Türkçe
717 parallel translation
Do you not realise that you offend God by your defiance?
İnatçılığınla, Tanrı'ya küfrettiğini görmüyor musun?
He puts all his reliance in courage and defiance and risks his life for science.
Bütün güvenini cesarete ve direnç göstermeye vererek ilim uğruna kendi hayatını tehlikeye attı.
Surely gang rule and law defiance are more of a menace to the nation than the regulation of oil or a bullfight.
Tabi ki çete kanunları ve yasalara topyekün meydan okuma bir ulus için petrol üretiminden ya da boğa güreşinden çok daha ciddi bir tehdittir!
Well, this looks as if Big Eagle is showing his defiance.
Evet, Bu sanki Big Eagle'ın bize meydan okumasını gösteriyormuş gibi.
Why, in defiance of every precept and principle of this establishment... is this young person permitted to wear her hair in curls?
Bu kurumun tüm prensiplerini hiçe sayarak... niçin bu kızın saçını kıvırcık yapmasına izin verildi?
Women who, for his sake, had set convention at defiance would seem to go pale if dorian gray entered the room.
Onun hakkında konuşup duran kadınlar, Dorian Gray odaya girdiğinde renk değiştiriyordu.
Anyone found trespassing on Great Star Mining Company's property after this date does so in defiance of the law and at his own risk.
Great Star Madencilik Şirketi'nin arazisine bugünden sonra izinsiz girenler kanuna karşı gelmiş sayılacak ve cezalandırılacak.
You see, you must remember that the keynote to your attitude is... defiance toward your mother.
Şunu unutmamalısın ki, tavrının esas nedeni... annene karşı koyman.
Before such defiance, daughters of my entrails...
Böyle bir meydan okumadan önce, iç organlardan oluşan kızım bunun karşılığının azap olacağını bilmeliydin.
Under the oak that was arose by miracle in the wasteland, the kid felt first defiance of destiny.
Meşe ağacının altından çıkması çorak arazide bir mucizeydi, çocuğun kaderi hiçe saydığını hissettim.
I want all here to see the reward for such defiance.
Böyle bir meydan okumanın bedelini hepinizin görmesini istiyorum.
Defiance of the rules and the creative spirit which is the highest form of humanity's spirit of contradiction.
Kuralların inkarı ve yaratıcı ruh, ki insanlığın çelişki ruhunun en yüksek formudur.
Nor that your success in locating the one man capable of rectifying your defiance of terrestrial laws was occasioned not by a lapse in vigilance in the unknown,
Dünyasal yasaları inkarınızı düzeltebilecek kapasitedeki tek insanın yerini saptamadaki başarınız bilinmeyenin uyanıklığındaki bir hatadan kaynaklanmadığından değil,
The only thing I've ever gotten back was defiance!
Karşılığında aldığım tek şey meydan okuma oldu.
Sometimes, in defiance of the law she will appeal directly to the client
Bazen o, kanun karşısında dosdoğru müşterisine başvurur.
"it is the government's claim as filed by Indian agent Agard " that these chiefs after being released from prison by a kindly government "did then rouse and incite defiance among the tribe against said order."
Hükümet bu kararı, Kızılderili temsilcisi Adgard'ın hazırladığı dosyada belirtildiğine göre, Kızılderili Şefleri'nin hapisten af ile salındıkları halde küstah davranışları sebebiyle vermiştir.
" The aforementioned four persons, having committed unpardonable acts of defiance against the authorities, are sentenced to die by beheading at dawn on the 13th of February.
" Daha önce belirtilen dört kişinin otoritelere karşı işledikleri affedilemez suçlardan dolayı 13 Şubat günü şafak sökerken kelleleri uçurularak cezalandırılmaları kararlaştırılmıştır.
Face my mistakes without defiance
Hatalarımı direnmeden kabul etme Cesaretini
Enjoy your defiance.
Küstahlığın keyfine var.
Isaburo and Yogoro Sasahara, for your insolent conduct and defiance toward our lord, you are ordered to commit seppuku.
İsaburo ve Yogoro Sasahara, efendimize karşı olan saygısız davranışlarınız ve küstahlığınız yüzünden size seppuku yapmanız emrediliyor.
He makes even putting on his gown seem a gesture of defiance.
Sabahlığını alırken bile başkaldırıyor sanki.
Their reaction to your defiance was remarkably similar to the reaction of a computer, when fed insufficient or contradictory data.
Senin muhalefetine tepkileri, yetersiz verisi olan ya da çelişik veriye sahip bir bilgisayarın tepkisi gibiydi.
Unfortunately, we must demonstrate that defiance is intolerable.
Maalesef dik kafalılığa müsamaha etmediğimi göstermek zorundayız.
It's not a question of defiance.
- Karşı gelmek değil bu.
You must know something about this going out, this defiance
Bu dışarı çıkmalar ve itaatsizlikler hakkında birşeyler biliyor olmalısın.
They believe in protest and ritual defiance and yet they're willing to participate fully in the rules established by the police for these games expecting that they'll come out all right if they make the flag
Karşı çıkmaya ve başkaldırıya inanıyorlar yine de bayrağa ulaşırlarsa bu durumdan kurtulacakları beklentisiyle tüm kuralları polis tarafından belirlenen bu oyuna katılıyorlar
This has been a session marred by continual disruptive outbursts in direct defiance of judicial authority by the defendants and defence counsel
Bu duruşma sanıkların ve savunma makamının devamlı müdahaleleriyle, adli otoriteye muhalefet etmesiyle gölgelenen bir duruşma oldu
Yes, sir. Then, undoubtedly, you are unaware of the rising tide of disobedience, the outright defiance, among the servant apes in our cities.
Şüphesiz ki, şehirlerimizdeki hizmetçi maymunlar arasındaki itaatsizlikten ve küstahlıklarından haberiniz yok.
Dueling in defiance of the edicts.
Emre rağmen kılıç çekiyorsunuz.
He paints a third self-portrait, this time with eyes veiled a pose of defiance, looking down on the viewer,
Üçüncü kez oto portresini yapar. Bu sefer imalı gözlerle meydan okuyan bir duruşla, izleyiciyi küçümsüyor.
Defiance of this Committee, duly elected and ordained by the people, will not be tolerated.
Halkın oylarıyla seçilmiş bu komiteye saygısızlık asla hoş görülemez.
I roar in defiance, but you do not hear.
Kükreyerek meydan okurum, ama duymazsınız.
Your defiance of me is bad for my reputation!
Bana karşı koymanız ünüme zarar veriyor!
Lamont, you are in open defiance of the church!
Lamont, kiliseye açıkça karşı geliyorsun!
One the idiosyncratic Hei Mo Le nicknamed'Swift Sword'who live dangerously in defiance of conventions
Biri'Çevik Kılıç'takma adlı nev'i şahsına münhasır Hei Mo Le Herşeye meydan okuyan tehlikeli bir hayatı var
Then what is this defiance in giving up the castle to the Shogunate?
Öyleyse kaledeki Shogunluğa karşı bu meydan okuma neyin nesi?
Their insolent defiance of our lord's order is a slap in the face to our lord and to the entire Shogunate!
Efendinin emrine uymayarak meydan okuyuşları, Efendimizin ve bütün Shogunluğun yüzüne atılmış bir şamardır!
I don't know why I think this, in defiance of all rationality, but I do.
Niye böyle düşünüyorum bilmiyorum. Bu çok mantıksız, ama böyle düşünüyorum.
If not, the millions of earthlings you protect will pay for your defiance.
Karşı koyarsan, koruduğun milyonlarca dünyalı... bunun hesabını hayatlarıyla verir.
But we ask you Hindu, Muslim and Sikh to help us light up the sky and the minds of the British authorities with our defiance of this injustice. "
Ama siz... Hindu, Müslüman ve Sihlerden bu adaletsizliğe başkaldırarak gökyüzünü ve İngiliz yetkililerin zihnini aydınlatmaya yardım etmenizi istiyoruz. "
The actual and immediate responsibilty, however, I place on you, my fellow officers, who met this crisis with lethargy, impudence and flagrant defiance publicly uttered.
Ancak gerçek ve de doğrudan sorumluluğu ise, sizlere, yani bu krizde bana açık bir şekilde uyuşukça, kabaca, çirkince muhalefet eden siz subaylarıma yüklüyorum.
Falkon, proclaim my arrival... and the defiance of Queen Gedren.
Falkon! Geldiğimi, Kraliçe Gerden'i aşağıladığımı bildir!
In order to make that day dawn as soon as possible, we shall be subjected to forces to the extreme, in defiance of all the prosecutors, all military power.
Kısa sürede o günün şafağına gelmek için, aşırı çaba göstermeli, savcılar ve tüm askeri güçlere karşı kendimizi savunmalıyız.
You obviously do that in defiance of my order.
Görünen o ki emrimi hiçe sayıyorsun.
Bart says he got hurt training for a career in death defiance?
Bayan Simpson, Bart'ın dediğine göre kendisi ölüm sürücülüğünde kariyer yapmak için sıkı çalışıyormuş.
So much power, so much defiance take off the dwarfs and bring on the giants!
Cüceler bana yetmez, devlerle benim zorum.
Indeed, the record shows that Captain Kirk once held the rank of Admiral, and that Admiral Kirk was broken for taking matters into his own hands in defiance of regulations of the law.
Sicili, Kaptan Kirk'ün bir zamanlar amiral rütbesine sahip olduğunu ve başına buyrukluğu, yasa tanımazlığı yüzünden rütbesinin alındığını gösteriyor.
This sapling is planted as an affirmation of life, in defiance of the drought and with expectations of long life.
Bu fidan kuraklığa meydan okumak... ve uzun bir yaşam beklentisiyle, hayatın bir teyidi olarak dikildi.
He disregarded military orders and got drunk in defiance.
Harp zamanı sarhoş olmuş!
If we allow defiance today, tomorrow it becomes violence.
Bugün başkaldırmalarına izin verirsek, yarın bu şiddete dönüşür.
You're gonna face that crowd and TV audience with pride and defiance.
Sözleşme bu!