English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ D ] / Depth

Depth Çeviri Türkçe

2,053 parallel translation
It was in Shakespeare's day, and these great women, Ophelia, Rosalind, were played by young boys who could act with such a depth of passion that they would bring tears to the eyes of everyone who watched.
Shakespeare dönemiydi ve o harika kadınlar, Ophelia, Rosalind tutkunun her damlasını görselleştirebilen izleyen herkesin gözlerinden yaş getirmesini bilen genç erkekler tarafından canlandırıldı.
Or better yet, an in-depth psycho profile on "Oprah"?
Ya da daha iyisi, "Oprah" a * * * * * çıkarıp derinlemesine psikolojik profilimi mi çıkartırsın?
You never accepted the depth of her despair during your marriage either.
Evliliğiniz sırasında onun ruhunun öldüğünü de asla kabullenmemiştin.
Based on the size and depth of the depressions I'd estimate our monster as weighing more than 300 pounds.
Boyutuna ve izlerin derinliğine bakılırsa, canavarın yaklaşık 150 kilo olduğunu tahmin ediyorum.
So way inside here... are the germanium and silicon detectors... so we'rejust waiting for a wimp, a dark matter particle... to get down to this depth... and hit one of those germanium and silicon crystals... that's buried way inside all the shields.
Buranın içerisinde... germanyum ve silikon dedektörler var... Biz de bir wimp, karanlık madde parçacığının... bu derinliğe inerek... içeride gömülü olan... germanyum ve silikon kristallere çarpmasını bekliyoruz.
Based on the vic's weight and depth of impact, it appears she fell 35 feet.
Kızın ağırlığı ve çöken kısıma bakılırsa yaklaşık 10 metreden düştüğü görülüyor.
Well, he was still breast-feeding, so there's a slight chance he ingested the drug that way, but the depth of color makes it unlikely.
Hala emziriliyor yani, ilacı bu yolla almış olma ihtimali var ama rengin koyuluğu, bu ihtimali kaldırıyor.
In a game that relies so much on depth perception, wouldn't superhuman vision be a performance enhancement?
İyi algının çok önemli olduğu bir oyunda, insan üstü görüş sahibi olmak bir performans arttırması olmuyor mu?
It's like a in-depth probation report.
Detaylı bir şartlı tahliye raporu gibi.
Mate, you are so out of your depth.
Ahbap, bu sizin boyunuzu aşar.
But this time, patty, You're swimming way out of your depth.
Ama bu sefer Patty boyundan büyük işlere kalkışıyorsun.
Share the depth and pain... Between two people.
Derinliğin ve acının... iki kişi arasında paylaşımı.
It's a classic, don't get me wrong, but still... we are significantly deeper than their usual home depth.
Beni yanlış anlama, tam bir klasik, ama yinede... Her zamanki yuvalarının derinliklerinden çok daha derindeyiz.
A military maneuver, a depth charge, or a floating mine?
Askeri bir manevra, su altı patlayıcısı, ya da yüzen bir mayın?
Taking us back down to our original depth so we can understand this better.
Bunu daha iyi anlayabilmemiz için bizi tekrar ilk derinliğimize indiriyorum.
We're back at our original depth.
İlk derinliğimize geri döndük.
Still, you were right about going to a lower depth.
Yinede, daha derine inmekte haklıydın.
Maybe it's your unique physiology, something about it reacts to depth pressure.
Belki de senin eşsiz fizyolojindendir, onunla ilgili bir şey, derinlikteki basınca tepki gösterdi.
It's just the hull adjusting to the new depth.
Sadece gövdenin yeni derinliğe ayak uydurması.
Crush-Depth is 2,400 feet, and we are sitting at... just below 1,600 right now.
Ezilme derinliği yedi yüz otuz metre ve bizim olduğumuz yer dörtyüz doksan metrenin biraz altı şu anda.
Lower depth?
Daha düşük bir derinlik?
We're almost at maximum depth.
Zaten çoktan maksimum derinlikteyiz.
I've never taken her past maximum depth.
Önceden ona hiç maksimum derinliği geçirmemiştim.
That's past max depth!
Bu maksimum derinliği geçiyor.
But the sea around here is surprisingly cold around 1 2 to 1 6 degrees centigrade and only the bigger iguanas can absorb enough heat to power the dives to enable them to go to the seaweed at any depth.
Ama burayı çevreleyen deniz şaşırtıcı derecede soğuk. 15 - 16 derece civarında, ve sadece daha büyük iguanalar herhangi bir derinlikteki... deniz yosunlarına ulaşmaları için dalmalarına yetecek ısıyı depolayabilirler.
I couldn't shake a suspicious tail, so until we establish the depth of the threat, you're staying put - don't move.
Seni riske atamazdım o yüzden tehdidin boyutunu belirleyene kadar burada kalacaksın.
Probably left-handed. So judging by the angle and the depth of the wound,
Yiyecek saklama kabının içinde ne var?
Either it was totally new information, or it took things most of us thought we knew into greater depth.
Bazıları yeni bilgilerdi bazıları ise çoğumuzun bildiğini sandığı şeyleri daha da derinleştirdi.
I mean, yeah, you don't have a boyfriend or a wine cellar or a nice house or the ability to cook or depth or morals.
Pekala, ikinize de zencefilli gazoz getireceğim. Kıvrımlı pipetle? Kıvrımlı pipetleriniz mi var?
The German anatomist who re-created Bach's face by determining the average tissue depth over each bone.
Bach'ın yüzünü her kemiğin üzerindeki ortalama doku kalınlığını tespit ederek yeniden canlandıran Alman Anatomist.
Not surprisingly, Raja's in-depth research didn't yield much except to fill Raja with guilt and anxiety 24 hours a day.
Beklediğim gibi, Raja'nın bu derin araştırması... günün 24 saati suçluluk ve kaygı duymasından başka pek bir işe yaramadı.
We use psychological profiles, in-depth questionnaires, an extensive database, and then we put people together who have similar wants and needs.
Biz psikolojik profiller kullanıyoruz, Derin anketler, Çok gelişmiş bir veritabanı,
Psychological profiles, in-depth questionnaires, an extensive database.
Psikolojik profiller, derin anketler, Gelişmiş veritabanı.
The geologist analyses diameter, depth, contours, to determine how large an object, at what speed, made that impact.
Jeolog çapı, derinliği ve çevreyi analiz ederek ne büyüklükte ve hızdaki bir nesnenin, o etkiyi yaptığını bulur.
Just in terms of the brain's ability to analyze the depth, to see the edge and to realize that there's a 6-inch drop to the curb, I'm just not able to perceive that information.
Beynimizin derinlik algılama yeteneğini ele alırsak, kenarı görüp orada altı inçlik bir kaldırım olduğunu fark etmekten, bu bilgiyi algılama yeteneğinden yoksunum.
Striking Booth indicated the depth of your feelings for him.
Ajan Booth'a vurman, hislerinin yoğunluğunu gösteriyor.
You're totally out of your depth here.
Burada rezilliğin ortasındasınız.
I will decide when I'm out of my depth.
Rezilliğe ben karar verebilirim.
Here on the mudflats of Inner Deep Bay, each kind of bird has its own specific feeding zone defined by the depth of the water, the length of its beak and its feeding technique.
Körfezin iç kesimlerindeki bu sulak arazilerde her türün kendine özgü bir beslenme alanı vardır. Bu alanlar suyun derinliği gaga uzunluğu ve beslenme tekniğine göre kendiliğinden ortaya çıkar.
This device is a geological depth finder...
Bu cihaz jeolojik derinlik ölçer...
'Oh, shit, I'm out of my depth.
Lanet olsun, bu çok fazla.
My sensors are unable to penetrate to that depth, but the only way out undetected is through one of the underground passageways beneath the consulate.
Sensörüm o kadar derine nüfuz edemedi,... ama farkedilmeden çıkabilmenin tek yolu konsolosluğun altındaki geçitler.
I used the tyre's profile to find the car's weight in relation to the depth of the tyre impressions from the scene.
Arabaların ağırlıklarını ölçüp, lastik izleri arasında... bağıntı kurabilmek için üç boyutlu profil hesabı yaptım.
The depth of the tyre impressions would have been much deeper if there was two million dollars in the car.
Derrick'in oraya getirdiği araçta iki milyon dolar olsaydı... lastik izlerinin bıraktığı derinlik... daha fazla olurdu.
I know you've got no depth perception in those N.V.G.s but use some common fucking sense in your situational awareness.
O gece görüşle, bir bok göremediğini biliyorum ama en azından durum analizi için, hislerine güvensen iyi olur.
Tread depth : five-sixteenths of an inch.
Diş derinliği 8 mm.
Once they hardened, I had molds that represented the width, length, and depth of each wound.
Bu madde sertleşince, her yaranın eni, boyu ve derinliğini temsil eden kalıplar elde ettim.
You're way out of your depth, son.
Haddini aşıyorsun evlat.
This charlie was hoping to have a relationship of substance and depth.
Bu Charlie sağlam ve derin bir ilişkisinin olmasını umuyordu.
That was outside. Depth charge.
- Dışarıdan geldi bu.
Depth Charges.
Su altı bombası.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]