Desire Çeviri Türkçe
6,800 parallel translation
"l've a desire to see you again."
'Seni tekrar görmeyi arzuladım'
You're unusually clear on what you desire from others, Lady Lola.
başkalarını arzularına göre alışılmadık bir şekilde farklısın, Lady Lola.
Anyway, I... I recognize that what we just shared is something very intimate, and it would only be natural for both of us to be experiencing feelings of affection for one another, and perhaps develop a desire to share a meal or a drink or a couple of years together, but is it possible that what might be best is... for this to remain a casual encounter?
Her neyse, ben fark ettim de biz az önce çok özel bir şey paylaştık ve ikimiz için de sadece doğal bir şey olan duygularımızın başka insanların üzerindeki etkisini tecrübe etmek ve belki de şöyle bir arzuyu geliştirir, bir yemeği veya içkiyi paylaşmayı veya birlikte geçen bir kaç yılı ama mümkün olabilir mi acaba, bunun en iyisi öylesine bir ilişki olarak kalması?
On his way home, he lost the rest of his money at the tables in Stirling, so when he came by us for his usual visit, he was long on desire but a wee bit short on clink.
Eve dönerken parasının kalanını Stirling'deki kumarhanede kaybetmiş. Bu yüzden olağan ziyareti için bize geldiğinde arzuladığından fazlasını aldı ama ödemede biraz zorlandı.
- Okay, fine, you... Maybe I've been feeling an abundance of town spirit. Or a desire to distract yourself from your breakup.
Affedersin, David gittiğimde katılmam gereken bir sürü görüşme ayarlamış da.
♪ straightaway down the road ♪ ♪ To my heart's desire... ♪
Gönlümün dilediğince dosdoğru yoldan aşağı!
But in a hot bed of desire, it's just enough light to see which end is up.
Ama arzulu sıcak bir yatakta, Sadece biraz ışık olsun diye kullanılabilir.
And... if you should ever have the desire to discuss this matter with anyone else...
Ve.. eğer bu konuyu tekrar açmak, biriyle tartışmak istersen..
- At my grave insistence, since he refuses my desire to bring my husband home to proper care.
- Kocamın uygun şekilde bakılması için evime götürme talebimi reddettiği için, yoğun ısrarlarımı geri çeviremedi.
If there was slavery there, it was the desire to be rich.
Sadece zengin olma fikri içindeki kölelerdi.
I had a wild desire to show that.
Onu göstermek için vahşi bir isteğim vardı.
The suggestion came from his desire Lélia to maintain the spirit of the family.
Öneri Lelia'nın ailenin ruhunu koruması isteğiyle geldi.
" When desire has conceived, it gives birth to sin.
" Arzu ilkah olduğunda günah doğurur.
" Just tell me your heart's desire.
Tam olarak arzuladığın şey ne?
Are your anger, hatred, desire for revenge. The pain of defeat.
Öfke, nefret ve intikam arzusu, ayrıca yenilginin acısı.
Well, there are many who wouldn't be much puzzled by a desire to marry a lord and live in a palace.
Bir lord ile evlenip, sarayında yaşama arzusundan şaşkına dönmeyecek pek çok kişi vardır.
I am dancing not with my own desire.
Kendi isteğimle dans etmiyorum.
Having beautiful women all over the Internet just waiting to fulfill your every desire.
İnternetteki bütün güzel kadınlar düşlerinizi gerçekleştirmek için bekliyorlar.
Do you desire a sip?
Bir yudum ister misin?
Do you now desire that sip?
Şimdi bir yudum içmek ister misin?
Time after time after time, he lies, but his desire for her becomes so great that bit by bit, visit after visit, he finally tells her.
Şimşon her seferinde yalan söyler. Fakat Delila'ya olan tutkusu o denli artar ki her ziyarette kısmen ve nihayetinde bütün gerçeği söyler.
She knows that this consummation of his desire is going to lead directly to his death.
Şimşon'un arzusunun cinsel birliktelikle tamamlanmasının onun ölümüne yol açacağını biliyor.
Seemingly a taste or a desire to look, to have that kind of sprezzatura, the brio, the ability to do something, to knock it off very confidently.
bir şeyi yaratma yeteneğiyle birlikte büyük bir özgüvenle yıkma hazzını Caravaggio'da görebilirsiniz.
It's been four days since this female first set eyes on the object of her desire.
Bu dişi, cinsel arzusunun nesnesini gözüne ilk kestirdiğinden bu yana dört gün geçti.
Others, like my father, say that they desire nothing less than the destruction of all mankind.
Digerleri, mesela babam, isteklerinin bütün insanligin yok olmasindan farkli olmadigini söylüyor.
What do you desire, Gauls?
Ne istiyorsunuz Galyalılar?
Your desire was to help.
Niyetin yardımcı olmaktı.
Despite our differences, the desire to hunt and hurt and kill is just as alive in me as it is in you.
Farklılıklarımıza rağmen avlanma isteği zarar verme ve öldürme benim içimde de sendeki gibi yaşıyor.
I have neither the desire nor the need to leverage Charlie.
Ne Charlie'nin kozunu isterim ne de ihtiyacım var.
Flying is a basic human desire. - to Extend the wings and mingle with birds.
Uçmak, insanın temel bir arzusudur.
I admit that my desire to help the man may have blinded me to his growing madness, but then I'm sure you know what that's like.
Adama yardım etmek istiyordum O'nun... gittikçe artan deliliklerini göremediğimi itiraf ediyorum, ama sonradan nasıl biri olduğundan emin oldum.
I have no intention of taking Esther's bargain and no desire to be remade a mortal being.
Esther'in teklifini kabul edip ölümlü olmaya hiç niyetim yok.
I couldn't be sure, and I would never forgive myself if something happened to her because of my selfish desire for a father.
Çektiğim bencilce babalık özlemi yüzünden kızıma bir şey olursa kendimi asla affetmem.
You may kill him, if that's your desire.
İsterseniz onu öldürebilirsiniz.
I desire no... riches...
Zenginliğe arzum yok, güvenilirim.
There is nothing I desire more than this.
Bundan daha fazla arzuladığım bir şey yok.
Not for lack of desire.
İsteksizlikten değil.
It's the way you look at me, absent of desire.
Bana bakışından anlaşılıyor.
He had a need for the limbs, but not a desire to kill.
Uzuvlara ihtiyacı vardı ama öldürme arzusu yoktu.
I desire nothing else.
Başka hiçbir arzum yok. Nen'inle temas sağladıktan sonra içinde bulunduğum durumu ve kaderimi öğrendim.
Perhaps that is why humans succumb to desire and seek release.
Belki de bundandır insanın özgürlüğü ölümüne arzulaması ve arayışı.
"Mother does not desire contact."
- "Anne temasa geçilmesini istemiyor."
His only guilt is his blind desire for your love.
Onun tek suçu, sevgini kazanmak için delicesine uğraşması.
I have been burning with desire to hear that delightful news for centuries!
Yüzyıllardır bu harika haberi duymak için yanıp tutuşuyordum.
Well, I just don't happen to think desire is evil.
Pekala, arzunun şeytani olduğunu düşünmüyorum sadece.
My only desire is to resume my journey in peace, and I see no reason why you should object to it.
Tek arzum huzur içinde yolculuğuma devam etmek ve buna itiraz etmeniz için de hiçbir sebep görmüyorum.
IT WASN'T TOO LONG AGO THAT THE AIRBENDERS WERE NEARLY ALL WIPED OUT THANKS TO THE FIRE LORD'S DESIRE FOR WORLD DOMINANCE.
Dünyaya hükmetmeyi amaçlayan Ateş Lordu sayesinde hava bükücülerin neredeyse toptan yok oluşlarının üzerinden çok geçmedi.
I have no desire to endanger my family further.
Ailemi daha fazla tehlikeye atmak gibi bir isteğim yok.
I know you desire to be rich.
Zengin olmayı arzuladığını biliyorum.
You can't do everything you desire to do, and become someone you desire.
Arzuladığın her şeyi yapamazsın ancak arzuladığın kişi olabilirsin.
Hope, Dream, endless Desire, the Horses of Disaster plunge through the heavy clay :
Yokoluşun atları boğucu balçığa batıyor :