Detail Çeviri Türkçe
6,577 parallel translation
This security detail's getting boring.
Bu güvenlik detayı sıkıcı bir hal alıyor.
Except you forgot one little detail.
Küçük bir detayı atladın ama.
If my heart stops beating, my security detail will come through that door.
Kalbim durduğu an, korumalarım kapıya gelirler.
I need the Chairman's detail.
Başkanın korumalarına ihtiyacım var.
In the Line of Fire, that's gonna be on shelves later next week, which will get into a lot more detail of all the stuff that happened.
Ateş Hattında, önümüzdeki hafta raflardaki yerini alacak olanlarla ilgili bir sürü detaya ulaşabileceksiniz.
Simple title. But when you look closely at a Bruegel, you usually find there's something odd, some devil in the detail.
Bruegel'in çalışmalarına baktığında genelde tuhaf bir şeyler bulursun, şeytan ayrıntıda gizlenir.
Assign all non essential personnel to the Divergent detail.
Tüm ikinci derece personeli Uyumsuz görevine verin.
Not that I'm not grateful for the opportunity, sir but this seems like a very important detail for my first day back in the field.
Bu fırsat için minnettar olmadığımdan değil, efendim, ama benim ilk sahaya dönüş günüm için çok önemli bir detay gibi görünüyor.
Except for one tiny detail...
Küçük bir detayın dışında...
A flag has been raised about a detail on your resume.
Özetinle ilgili bir detay hakkında bayrak çıktı.
But all the same, it was gonna take some detail sketches about where all the little heat seeks go, and where are we gonna put these tubes and pipes, and how do these things get arranged on the back?
Fakat yine de, bazı detay eskizleri yapmak gerekecekti. Tüm o küçük ısı göstergeleri nereye konacak... Bu tüpleri ve boruları nereye koyacağız...
Eureka Moment they are systematically produced and the Devil is in the detail what difference does it mane plus the Blue Ocean Strategy is call it what you want IP driven and favors the backward integration process
Beklenmedik buluşlar sistemli üretilmektedir. Şeytan farkın var olduğu ayrıntıda gizlidir. Ayrıca istediğiniz internet protokolü Mavi Okyanus Stratejisi olarak adlandırılıyor.
I told him about the case, everything in great detail.
Ona davadan söz ettim. Her şeyi detaylıca anlattım.
I was wearing a ratty old nightgown, which is embarrassing when I think about it, but I'm not gonna change that detail'cause it's the truth.
Çok rüküş bir gecelik giyiyordum,... ki şimdi bunu düşündüğümde kendimden utanıyorum ama bu ayrıntıyı değiştirmeyeceğim çünkü gerçek olan da bu.
A typical restraint on compensation increases has been evident for a few years now, but as I outlined in some detail in testimony last month, I believe that job insecurity has played the dominant role.
Son birkaç yıldır ücret artışlarında tipik bir kısıtlama olduğu ortada ama geçen ayki ifademde detaylı bir şekilde belirttiğim gibi bu konuda iş güvensizliğinin baskın rol oynadığına inanıyorum.
I don't think we're smart enough to design, in any detail what a perfectly just and free society would be like.
Bence tamamen adil ve özgür olan bir toplumu detaylı bir şekilde tasarlayacak kadar akıllı değiliz.
Now, Mr. Burke, I know that you think that nothing seems to make sense in this town, but one very important detail you haven't mentioned is that you were in a big-time accident with a very large semi,
Bay Burke, bu kasabadaki hiçbir şeyin mantıklı görünmediğini düşündüğünüzü biliyorum ama bana bahsetmediğiniz çok önemli bir ayrıntı var. Büyük bir tırla çarpışarak bir kaza geçirmişsiniz.
What if he focuses on some insignificant detail?
Ya önemsiz bir detaya odaklanırsa?
The flying thing is a stupid detail.
Bu uçma meselesi çok saçmaymış.
M. Jaujard told me in detail how the Louvre's collection was evacuated to various châteaux.
Bay Jaujard Louvre'daki koleksiyonların farklı şatolara tahliye edildiğini söyledi.
Yeah, that is some detail.
Evet, şu detaylara bakar mısın?
That is some Western detail right there.
Batı'dan izler taşıyor.
Western detail. Attention to detail.
Batı'dan detaylar, şu inceliğe bir bak.
- No detail has been spared.
Hiçbir detay atlanmıyor.
I'm putting yous on babysitting detail.
Sizi bakıcılık görevine veriyorum.
Since I don't want to break up this happy marriage, you're going to accompany him on his babysitting detail until the review board clears him for general duty.
Bu mutlu evliliği bozmak istemediğimden, ona ve diğer bakıcı görevlilerine eşlik edeceksiniz, inceleme komisyonu onu aklayana kadar.
I mean, I'm sure I could be used better on some other detail.
Ama başka bir görevde daha iyi olacağımı düşünüyorum.
We're on detail, and you're worried about a girl.
Görevdeyiz ve kafaya bir kızı takıyorsun.
I'm part of a detail assigned to protect her.
Ben de onu koruma görevine atanmış biriyim.
Spragg, Freeman, log-roping detail.
Spragg, Raymond, odunları bağlayın.
So, how do you feel about protective detail?
Koruman hakkında ne düşünüyorsun?
I can't leave you here without a protective detail.
- Seni burada yalnız başına korumasız bırakamam.
I'd like to be first men back in the water when the smoke clears with every detail accounted for.
Ortalık yatışır yatışmaz eksiksiz bir biçimde yelken açan ilk gemi bizimki olsun.
[Describing our little affair in wonderful detail.]
Küçük kaçamağımızı en ince detayına kadar anlatmış.
Today's detail.
Durum bildiriyorum.
( Rusk ) All right, young man, I want to hear every detail.
Pekâlâ evlat, tüm detayları öğrenmek istiyorum.
I thought everything through in the finest detail.
Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşündüm.
Brenner, I'll personally investigate this in detail,
Brenner, bu konuyla şahsen ilgileneceğim...
He made us learn every detail of different alarm systems.
Farklı her bir alarm sistemini en ince detayına kadar öğretti bize.
So. We'll release the photo and we'll detail the rescue operation.
Peki, fotoğrafı yayınlayıp kurtarma operasyonunun detayına girelim.
But he makes every detail feel universal.
Ama adam bütün detayları evrensel hissettiriyor.
'Cause EndFrame worked that Intersite deal for months, kicking every detail of the contract and SLA back and forth, promising tons of custom features.
Çünkü EndFrame, Intersite anlaşması için aylarca çalıştı. Kontratın ve Hizmet Seviyesi Anlaşması'nın bütün detaylarını yerine getirdi. Bir sürü varsayılan özellik vaat etti.
What if I had every detail of their deal on my computer right in front of me?
Ya anlaşmalarının bütün detayları şu an önümde, bilgisayarımdaysa?
Minor detail.
Küçük bir detay var.
It's got detail.
Detay var.
So I just have one little favor to ask of you, one little detail, and we're done.
Şimdi küçük bir iyilik daha isteyeceğim.. ... küçük bir detay. Sonrasında tamamız.
He left his entire collection to detail.
Tüm koleksiyonunu bırakarak bana devretti.
If you would like me to form a small detail to offer you protection in the meantime...
Bu süre zarfında seni koruması için küçük bir birlik oluşturmamı istersen...
Mackenzie has a burial detail.
Mackenzie defin işlemlerini halleder.
And you can tell me in great detail all the different types of magic that you employed and you can return my books.
Ayrıca yaptığınız değişik tür büyülerin ayrıntılarından bahseder ve kitaplarımı da geri verirsiniz. Evet.
I don't need to go into detail do I?
Detaylandırmama gerek yok değil mi?