English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ D ] / Diary

Diary Çeviri Türkçe

3,026 parallel translation
Come to the Diary Room, please, Christian.
Görüşme odasına, Christian.
My diary.
Bu benim günlüğüm.
Yeah, it was the last entry in his diary.
Günlüğündeki son girdiydi.
The ink, the handwriting and the fingerprints all match the diary.
Mürekkep, el yazısı ve parmak izi, hepsi günlüğüyle eşleşti.
Just less Diary of a Mad Man.
Çılgın bir adamın evi gibi gözükmesin yeter.
This is my first Web diary entry, and it's dedicated to my daddy... Eddie Jackson.
Bugün internet günlüğümün ilk günü ve bunu babam Eddie Jackson'a ithaf etmek istiyorum.
This is kind of a "dear diary" day for me.
Bu benim günlüğüme yazabileceğim türden bir durum.
Her diary.
Günlüğü.
Martin Rohde found Monique Brammer's diary.
Martin Rohde Monique Brammer'in günlüğüne ulaşmış.
- A diary.
- Günlük.
Writing in my diary.
- Günlüğümü yazıyordum.
A diary is secret!
Günlük gizlidir!
A diary is secret.
- Günlük gizlidir.
My diary is by the Barbie playhouse and the key's in a locket on Mr. Teddy.
Günlüğüm Barbie evinin yanında, anahtarı da oyuncak ayının madalyonunda.
- Write about it in my diary.
- Günlüğüme yazacağım.
If what it says in her diary is true, then I'd say she needs it.
Günlüğüne yazdıkları doğruysa buna çok ihtiyacı var.
You read her diary?
Tina'nın günlüğünü mü okudunuz?
Why is everyone reading her diary?
Neden herkes onun günlüğünü okuyor?
We found a couple of these videos on his personal laptop, Some kind of diary of the event.
Bilgisayarında bu tür birkaç video bulduk olayla ilgili bir tür günlük gibi.
Hey, Tripp, I got a diary here.
Tripp, bir günlük buldum.
I got a diary...
Bir günlük.
So Monica and Alexis took turns writing in a diary?
Yani günlüğü bir Monica, bir Alexis mi yazıyor?
Abigail wrote these stories down in her diary, also claiming that she was possessed when she killed Edward.
Abigail, bu hikâyeleri günlüğüne yazmış, ayrıca Edward'ı öldürdüğünde içine bir şey girdiğini öne sürüyor.
Look, this is really, really sad, and I'm sorry, but we're gonna climb a mountain to find an executive's diary?
Bak, bu gerçekten üzücü bir durum, ve ben de üzgünüm,... fakat bir yöneticinin günlüğünü bulabilmek için koca dağa mı tırmanacağız?
This is Maria's diary. Yes, it is. It was altered on Geraldine's computer to make it look like she was disturbed enough to kill Lucy.
Geraldine'in bilgisayarında değiştirilmiş ve akli dengesi Lucy'yi öldürecek kadar bozukmuş gibi gösterilmiş.
I never believed that it was Geraldine's diary.
Bunun Geraldine'in günlüğü olduğuna asla inanmamıştım.
Ah... Diary is pretty full this year.
Bu sene programım çok yoğun.
No, the diary's completely empty.
- Hayır, ajanda tamamen boş.
Er, let's just, er, just check the old diary.
Ajandama bir bakayım.
I've just remembered actually, I just checked the diary, you're not going there.
Yok hatırladım dur, tekrar düşünüyordum da oraya gitmiyordun sen.
See if he's got a diary or a journal.
Belki günlüğü falan vardır.
Something tells me he's not exactly a diary kind of guy.
Bana pek günlük tutacak biri gibi gelmedi. Belki bir bildiri falan vardır.
Gerrit DE Veer's diary is the world's first best-seller and boosts Holland's morale.
Gerrit de Veer'in günlüğü dünyadaki ilk en çok satan kitaptır.
We have again a precious guest this evening in "Political Diary".
Siyaset Günlüğü'nün bu akşam yine çok değerli bir konuğu var.
Tell me, Wooly... Do you know why a woman keeps her diary facing down?
Söyle bakalım Wooly, bir kadın günlüğünü neden saklı tutar?
What does your diary have to do with anything?
Senin günlüğünün durumumuzla ne ilgisi var?
I do hope you were flattered by my diary.
Umarım günlüğüm gururunu okşamıştır.
And then life ends up as a diary
Ve sonunda hayat bir anı defteri gibi son bulur.
It's such a blob in the diary.
Çok yanlış bir zaman.
A'Thank You'diary.
Bir teşekkür günlüğü.
Jour--you know, I do write in a journal, and I have, you know, a diary that I like to write in every day, but I'm a screenwriter, and I have a beat sheet and great logline.
Seyahatimi yazarım, ve günlük tutarım. Her gün için. Halbuki ben bir senaristim, ve senaryomda beat sheet * ile harika giriş sahneleri mevcut.
I'm not sure that they're gonna want to... To be the lead photo on "New York Social Diary"?
"New York'un Sosyal Günlüğü" nün ana resmi olmayı isteyeceklerinden mi?
Oh, okay, and I'm gonna send you some pages from my diary, also.
Peki, sana günlüğümden de birkaç sayfa göndereceğim.
Maybe that's "Diary." "Diary Of A Snow Leopard."
"Günlük" tür o... "Kar Leoparının Günlüğü"
It's Stefan's diary. I'm not gonna invade his private thoughts.
Onun şahsi düşüncelerine tecavüz etmeyeceğim.
I was looking for a necklace in my mom's stuff and I found her diary.
Annemin eşyaları arasında bir kolye arıyordum ve günlüğünü buldum.
Her diary and a notepad...
Günlük ve bir not defteri...
And then you used the "Sword of Lone Vengeance" as your comic book diary.
Sonra da "Yalnız İntikam'ın Kılıcı" nı çizgi roman günlüğünüz olarak yarattınız.
'Check my diary...'
Ajandama bakayım.
- You should probably go write about it in your diary. - Oh.
- Oh.
Geraldine Bretherick's diary.
- Hayır, değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]