Dictionary Çeviri Türkçe
860 parallel translation
Please get me Volume K of the dictionary
Lütfen bana sözlüğün K cildini getir.
Look it up in the dictionary, under fragile.
Sözlüğe bakın, "K" harfi altında.
You see, we were playing a word game, looking things up in the dictionary.
Bir kelime oyunu oynuyorduk sözlükten bakarak.
That big dictionary on the floor, does that look peculiar to you?
Şu yerde duran büyük sözlük, size de tuhaf görünmüyor mu?
The dictionary has a line here, dividing it in half.
Sözlüğün üzerinde bir çizgi var, ortadan ikiye ayırıyor.
Pocket dictionary of foreing words in use in the Russian language published by N. Kirilov
N. Kirilov tarafından yayınlanan Rus dilinde kullanılan yabancı kelimelerin cep sözlüğü.
To make me a dictionary of the Tahitian language.
Tahiti dili sözlüğü hazırlamak için.
Captain's orders, to begin my dictionary.
Kaptan sözlüğe başlamamı istedi.
- It shall be the first in my dictionary.
- Sözlüğümdeki ilk sözcük olacak.
Mr. Byam, your Tahitian dictionary.
Bay Byam, Tahiti sözlüğünüz.
What's become of my military dictionary?
Askeri sözlüğüm nerelerde Alexandrine?
- I'll get my rhyming dictionary.
- Kafiye sözlüğümü alayım.
I looked up the word "companion" in the dictionary once.
Bir keresinde sözlükte "arkadaşlık" kelimesini aramıştım.
It's Doctor Johnson's great dictionary, an early folio.
Doktor Johnson'un büyük sözlüğü, ilk nüshalarından biri.
Doctor Johnson dictionary,
Doktor Johnson sözlüğü. - Evet.
First folio of Doctor Johnson's dictionary.
Doktor Johnson sözlüğünün ilk nüshası.
What's the matter with the dictionary?
Sözlükle ne alıp veremediğin var senin?
And here we have the gallant library in which Doctor Johnson wrote his famous dictionary and in which you will see also many of the great man's books and other items of interest.
Burada da görkemli kütüphaneyi görüyorsunuz. Doktor Johnson ünlü sözlüğünü burada yazmıştır. Burada aynı zamanda büyük adamların bir çok kitabını ve ilgi çekici başka şeyleri görebilirsiniz.
How should I know? What do you think I am, a dictionary?
- Ben sözlük müyüm?
How about a Spanish dictionary and grammar?
Bir İspanyolca sözlük ve dilbilgisi kitabına ne dersin?
Said since counterespionage wasn't in the dictionary it seemed ridiculous to try to create something that couldn't be defined.
Daha ne olduğu tanımlanamamış bir şeyi yaratmaya çalışmak gülünç.
Quick, boy, the dictionary
- Sözlüğü getir.
I sold my dictionary, my big dictionary.
Büyük sözlüğümü sattım.
My dictionary says it's chronic, it doesn't mention death.
Kitabımda kronik bir hastalık olduğundan bahsediyor, öldürücü olduğundan değil.
Professor Alberts said if we read the dictionary into the device we'd have a translation into their language.
Profesör Alberts, sözlüğü miğfere okursak dillerini çevirmiş olacağımızı söyledi.
Education by the ancient dictionary.
Eski sözlük eğitimi aldım.
Look up the word sweet potato in my dictionary.
Sözlüğümde tatlı patatese baktım.
You'll just have to look it up in the dictionary.
Sözlükten bakmanız gerekecek.
The names of all of us are inscribed inside the cover of that dictionary.
" Adlarımız, bu sözlüğün kapak içinde yazılı.
You know, every time I touch a book... I read a story... or even when I just open the dictionary... something inside of me goes "thump". And my heart starts pounding... and my stomach...
Bir kitap ya da bir öykü okurken ya da sadece sözlüğü açarken içimde bir şey güm güm ediyor içim içime sığmaz hale geliyor.
No, I mean, I have a German-Hungarian dictionary, and I would like a...
Yani, Almanca - Macarca Lügatim var bunun yerine...
I have here a German-Hungarian dictionary, and I want to exchange it for a German-Portuguese dictionary.
Elimdeki Almanca - Macarca Lügati Almanca - Portekizce olanıyla değiştirmek istiyorum.
Schiller, Shakespeare and a dictionary.
Schiller, Shakespeare ve bir sözlük.
He took a dictionary with him every day in his lunch pail.
Yemek çantasında her gün bir de sözlük taşırdı.
He took the dictionary with him every day in his lunch pail.
Yemek çantasında her gün sözlük taşıdı.
The dictionary defines legend as being historical myth.
Sözlükte efsane, tarihi masal olarak tanımlanıyor.
It took me two hours of hard work with my dictionary to order it.
Malzemeyi ısmarlamak, sözlükle iki saatlik çalışmaya mal oldu.
She'd like a dictionary in French and English.
Fransızca-İngilizce bir sözlük istiyor.
That's a rather special dictionary.
Bu son derece özel bir sözlük.
I have such a dictionary, if you wish...
İsterseniz, bende böyle bir sözlük var...
The dictionary.
Sözlük.
A dictionary.
Sözlük.
Besides, a man we met... brought me a dictionary.
Üstelik, tanıştığımız bir adam bana bir sözlük getirdi.
Shall we accept the definition given by the venerable Tomaseo in his monumental dictionary of the Italian language :
Saygıdeğer Tomaseo'nun anıtsal İtalyanca sözlüğündeki... tanımlamayı kabul edecek olursak :
The unabridged Webster's International Dictionary says it comes from the Latin root habilis.
Webster'ın Uluslararası Sözlüğü'ne göre Latince "habilis" kökünden geliyor.
What a dictionary.
Bu ne biçim sözlük böyle?
Could you give me back the dictionary?
Sözlüğü geri verir misin?
There s no word for flight in our dictionary.
Bizim lugatımızda uçmak sözü yok.
Where's your dictionary, old man?
Nerede senin sözlüğün, moruk?
Look it up in the dictionary :
Sözlüğe bak.
I have a German-Hungarian dictionary.
- Macarca lügat var.