Disappointment Çeviri Türkçe
1,730 parallel translation
I don't think you're a disappointment, Sidney.
Senin, hayal kırıklığı olduğunu düşünmüyorum, Sidney.
To pursue matters would have only caused you anxiety, for me, a disappointment.
Sorunların üzerine gitmek sana sıkıntı verir beni de üzer.
Because I may personally drop dead from disappointment if I don't find out the 700-millionth thing about life on planet Earth that is bugging you.
Çünkü eğer yeryüzünde senin canını sıkan 700 milyon şeyden birini daha öğrenmezsem meraktan ölürüm.
I do hope I'm not a disappointment.
Dilerim hayal kırıklığı yaratmamışımdır.
I'm sorry for being a disappointment to you and Mom.
Seni ve annemi hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.
I'm a grave disappointment to my family, Miss Dashwood.
Ailem için ciddi bir hayal kırıklığıyım Bayan Dashwood.
My disappointment is that I am unable to stay in Devonshire any longer.
Hayal kırıklığım bundan sonra Devonshire'da kalamayacağım için.
Greatly to the disappointment of certain young ladies, I understand.
Bazı genç hanımlar için büyük hayal kırıklığı oldu anladığım kadarıyla.
The war must be a disappointment to you.
Savaşın gidişatının değişmesi seni hayal kırıklığına uğratmış olmalı.
Boy was always a disappointment.
Bu çocuk hep hayal kırıklığı oldu.
'Cause after the vicious aberration that was Baltar's presidency, and the bitter disappointment that was Roslin's, you are a shining beacon of hope.
Çünkü Baltar dönemindeki korkunç hatalar... ve Roslin döneminin uğrattığını acı hayal kırıklığından sonra umut ışığı gibi parlayacaksın.
4 years of ups and downs, of wonderment and disappointment, of ennui and joy.
İnişler ve çıkışlarla, meraklarla ve hayal kırıklıklarıyla, sıkıntı ve neşeyle dolu dört sene.
Then you're doomed to disappointment.
- O halde hayal kırıklığı yaşamaya mahkumsun.
Now, you can imagine my disappointment when it suddenly dawned on me that the woman I love is about to be kicked out of the country.
Şimdi, sevdiğim kadının, ülkeden atılmak üzere olduğu gerçeği aniden kafama dank ettiğinde yaşadığım hayal kırıklığını anlayabilirsin sanırım.
The only thing people are good for is a... disappointment
İnsanların iyi olduğu tek konu, hayal kırıklığıdır.
And what happens if we find them to be a disappointment?
Peki ya onların tam bir hayal kırıklığı olduğunu öğrenirsek ne olur?
I couldn't bear to see you in a state of disappointment. If only for a giggle.
Eğlenmek için yapıyor olsak da üzülmene dayanamadım, babacığım.
What a terrible disappointment you must be to yourself.
Kim bilir kendini ne kadar korkunç bir hayal kırıklığına uğrattın.
So while I may be a huge disappointment to our mother, I take solace in the fact
Ben belki annem için büyük bir hayal kırıklığı olabilirim, ama hiçdeğilse tesellim var...
What a disappointment after Yellow's strong showing at Saratoga last spring.
Geçen seneki performansından sonra onu böyle görmek üzücü.
Just one disappointment after another.
Arka arkaya bir sürü hayal kırıklığı.
I've heard they're a disappointment.
Çocuklar genelde hayal kırıklığı oluyormuş diye duydum.
You'll say, I read that in some books 20 years ago, so you'd better hurry if you want to catch yourself a husband, or fall in love, since everything is bound to be a disappointment to you.
- Diyeceksi ki, Onu 20 yıl önce okudum. Bir koca bulmak ya da aşık olmak istiyorsan elini çabuk tut çünkü her şey senin için bir hayal kırıklığı olmak zorunda.
Even though I have to admit I love seeing their disappointment.
Gerçi hayal kırıklığına uğradıkları anı seyretmek de çok zevkli.
- Disappointment?
- Hayal kırıklığı mı?
Then, as we grow up, it grows around us, a dense thicket of complication and disappointment.
Ne oldu? Seninle evlenmek istiyor. Bu gece teklif edecek.
I can understand your disappointment.
Peter, ümidin boşa çıktı, seni anlıyorum.
I am sick with disappointment
Hayal kırıklığından bıktım artık
- It's called disappointment, Jack.
Buna hayal kırıklığı diyorlar Jack.
But so far, you're the only one that hasn't been a disappointment.
Ama şu ana kadar beni hayal kırıklığını uğratmayan tek kişisin.
Inform Lord Rahl that we are making progress despite today's, uh, disappointment.
Lord Rahl'a, bugünkü deneyin sonucu hayal kırıklığı olsa da ilerleme kaydettiğimiz haberini iletin.
Life is one big disappointment after another.
Hayat birbiri ardına yaşanan büyük bir hayal kırıklığıdır.
I'm a disappointment, apparently.
Onlar için hayal kırıklıymışım. Anlaşılan.
You are a huge disappointment to me.
Benim için çok büyük bir hayal kırıklığısın.
I was expressing my disappointment with Dr. Welton's decision to exclude my son from the residency program at Roosevelt.
Hayal kırıklığımı ifade ediyordum. Dr. Welton'un kararı oğlumu Roosevelt'in ihtisas programına kabul etmemekti.
So after she vents and she puts the stress, the disappointment and the worry of her own life on your shoulders, who do you turn to?
Açığa vurup stresini attıktan ve kendi hayatının kaygılarını ve hayal kırıklığını senin omuzlarına yükledikten sonra sen kimden yardım isteyeceksin?
And when he turned down easy street, you shared your disappointment.
Kolay kazanç teklifini reddedince hüsranını onunla paylaştın.
He expressed disappointment.
Hayal kırıklığına uğradığını belirtti.
" You're a disappointment of a son.
'Oğulların yüz karasısın.'
He's been a disappointment.
Bilemiyorum yani. Hayal kırıklığı kendisi.
I kinda figured the disappointment... I guess that's what made Tanya kill herself.
Yaşadığı düş kırıklığını anlayabiliyorum... bence Tanya'ya kendini öldürten de bu oldu.
That Erica, she's so pretty and... and so bright, and such a friggin disappointment.
Şu Erica, çok güzel çok akıllı ama tam bir hayal kırıklığı. Anladım.
- Yeah, life's about disappointment.
- Evet... hayat hayal kırıklıklarıyla doludur.
Here with the same disappointment I rushed...
İşte yine hayal kırıklığıyla. Hızla yeri göğü aradım durdum.
Don't mind him, monkey. He's just a big disappointment.
O tam bir düş kırıklığı.
You can't. I already live with God's disappointment.
Tanrı'yı hayal kırıklığına uğrattım zaten.
I already live with God's disappointment.
Bir tane de babama yaşatmaya dayanamam.
you know, they told us at that seminar that we have to find our motivation, and my disappointment in you was the only motivation I needed, so as long as you keep letting me down, there's gonna be no stopping me.
Seminerde bize anlattıkları "motivasyonumuzu bulmalıyız" var ya,... ve sendeki hayal kırıklığım ihtiyacım olan motivasyonmuş,... beni hayal kırıklığına uğrattığın sürece, beni hiçbir şey durduramayacak.
You can see his self-loathing, his resentment his disappointment in himself.
... kendisini hayal kırıklığına uğrattığını görüyorsunuz.
And then you're in a relationship, and it's all about hiding your disappointment.
Sonra ilişkiye başlarsın ve olay hayal kırıklığını saklamaya dönüşür.
No, but you're about to have a disappointment.
Roger!