Do not lie to me Çeviri Türkçe
106 parallel translation
Do not lie to me.
Bana yalan söyleme.
Do not lie to me!
Bana yalan söyleme!
- Do not lie to me!
- Bana yalan söyleme!
Now, Ellen, I know the answers to most of these questions, so do not lie to me again or I'll have to accept the fact that I can't help you, and I'll leave.
Bak Ellen, bu soruların çoğunun yanıtını biliyorum. Bana yine yalan söyleme. Yoksa sana yardım edemeyeceğime karar verir giderim.
/ Do not lie to me.
- Ne? Bana yalan söyleme.
- Do not lie to me my boy!
- Yalan söyleme çocuğum!
Do not lie to me, woman.
Sakın bana yalan söyleme, kadın.
You do not lie to me.
Bana yalan söylüyorsun.
- No. Do not lie to me, boy.
Bana yalan söyleme evlat.
Do not lie to me.
Bana yalan söyleme....
Do not lie to me, Ben.
Sakın yalan söyleme Ben.
Do not lie to me, Paul Blart.
Bana yalan söyleme Paul Blart.
Do not lie to me.
Yalan söyleme.
But you do not lie to me, do you understand?
Ama bana yalan söyleme, anladın mı?
Do not lie to me!
Yalan söyleme!
Please do not lie to me.
Lütfen bana yalan söyleme.
Do not lie to me.
Bana yalan söyleme
See, now do not lie to me.
Bak, bana yalan söyleme.
Do not lie to me, you are digging yourself a very, very, very deep hole.
Başına çok büyük iş açarsın bak.
Do not lie to me!
Bana yalan söylemeyin!
I never- - do not lie to me.
- Yanlış adamı yaladın. Ben asla... - Sakın bana yalan söyleyeyim deme.
Do not lie to me, Robert.
- Teresa, beni rahat...
Whose little dick is that, and do not lie to me.
Kimin siki o ve sakın bana yalan söylemeye kalkma.
Do not lie to me, Sarge!
Bana yalan söyleme, Çavuş!
Do not lie to me.
- Bana yalan söyleme.
Ooh, do not lie to me, infidel.
Yalan söyleme bana, kafir
Because that would be lying and Pop do not want me to lie We are both too easy on you, Tommy Don't get mad at me, Mum
Eğer biri dediğin gibi gerçekten birisini öldürdüyse o hâlde polis bundan haberdar olurdu.
Do you want me to say that I could lie in that bed and not be aware that a strange woman had entered my room?
Bana şunu mu demek istiyorsunuz, ben yatağımda yatarken bu yabancı kadın fark ettirmeden odama mı girdi?
Do you think I want you mad at me for lying? I'm not gonna lie to you.
Yalan söyleyip seni kızdırmak istediğimi mi sanıyorsun?
But now, the best you can do for me is to lie for me, to lie to Father, because he must not know.
Ama şimdi, benim için yapabileceğin en iyi şey, benim için yalan söylemek. Babama yalan söylemek. Çünkü o bilmemeli.
I saw that look. The least you could do is not lie to me.
Hiç değilse yalan söyleme.
Do you... think you could... lie here next to me and not... need to go further?
Acaba burada yanımda yatabilir misin?
Not only do you lie to me, but you go straight to your father and sweet-talk him.
Sadece bana yalan söylememişsin, aynı zamanda babana yaltaklanmışsın.
They wanted me just to lie, you know, and say, "he didn't do it," whether I believed it or not.
Benden yalan söylememi bekliyorlardı. "O yapmadı." dememi bekliyorlardı.
Lastly, all that I ask is that you do not ever lie to me.
Son olarak, sizden istediğim tek şey bana asla yalan söylememeniz.
And Craving said, "I did not see you descend, but now I see you rising, and why do you lie to me since you belong to me?"
"Alçaldığını görmemiştim ama şimdi yükseldiğini görüyorum." dedi arzu.
Do not lie to me!
- Yalan söyleme.
Do not lie to me.
Bana yalan söylemeyin.
Do you promise not to lie to me ever again?
Bana bir daha yalan söylemeyeceğine söz verir misin?
You lie to me now when you say you're gonna do something Like look for a house when you know you're not!
Şimdi de bana yalan söylüyorsun, ne zaman bir şey yapmanı söylesem mesela eve bakmaya gidelim gibi, tamam diyorsun yapmıyorsun.
After turn coating me to the authorities and everything we had. After breaking my heart into so many pieces that I will never be able to find them all you can at least do me the favor as to not stand there and lie to my face.
Beni yetkililere ihbar ettikten sonra, sahip olduğumuz her şeyi mahvettikten sonra, kalbimi bulamayacağım kadar fazla parçaya ayırdıktan sonra en azından bana bir iyilik yap ve orada durup yüzüme karşı yalan söyleme!
Do not lie, knight. Not to yourself, no to me.
Beni de kendini de kandırma, Şövalye.
You do not want to lie to me.
Bana yalan söylemek istemezsin.
I do not want to teach children who lie suppress and ridicule me!
Bana yalan söyleyen ve benimle alay eden çocukları öğretmek istemiyorum!
I promise you, you do not want to lie to me.
İnanın bana yalan söylemek istemezsiniz.
Do not believe that you can lie to me.
Sakın bana yalan söyleyebileceğini düşünme.
Do not ever look at me in the eye and lie to me.
Bir daha asla gözlerimin içine baka baka bana yalan söyleme.
You tell me not to lie, then you do it.
Bana yalan söylemeye diyen sensin ama söyleyen de sensin.
You do not get to lie to me anymore!
Bana daha fazla yalan söyleyemeyeceksin!
Do not you dare lie to me that's your harpoon in his back. He was a coward.
o bir korkaktı ölmeyi hak etti
I'm just warning you that I will not lie to the police, so when they do talk to me... wrong answer.
Demek istediğim şu ; polise yalan söylemeyeceğim. Yanlış cevap.