Do you want to hear it Çeviri Türkçe
140 parallel translation
Do you want to hear it?
Dinlemek ister misin?
- Do you want to hear it all over again?
- Yeni baştan duymak ister misin?
Do you want to hear it again?
Tekrar duymak mı istiyorsun?
Do you want to hear it?
Duymak ister misin?
Do you want to hear it, or don't you?
Duymak istiyor musun, istemiyor musun?
Do you want to hear it?
Duymak istiyor musun?
do you want to hear it?
Dinlemek ister misin?
- Do you want to hear it?
- Duymak ister misin?
- Do you want to hear it?
- Dinlemek ister misin?
Do you want to hear it?
Dinlemek ister misin? - Nedir?
Do you want to hear it?
- Onu duymak ister misin?
Do you want to hear it?
Felsefemi duymak ister misin?
Do you want to hear it?
Duymak ister misiniz?
Do you want to hear it?
Dinlemek ister misiniz?
Do you want to hear it?
Dinlemek istiyor musun?
- Do you want to hear it?
- Duymak ister misiniz?
Hey, when I first got here, I heard this story from a senior officer. Do you want to hear it?
Buraya ilk geldiğimde bu hikâyeyi kıdemli bir memurdan dinlemiştim.
Do you want to hear it?
- Anlatmamı ister misin?
Why do you want to hear it again?
Neden yeniden duymak istiyorsunuz?
Do you want to hear it, yes, no, maybe?
Duymak ister misin? Evet, hayır, belki?
Do you want to hear it?
- Rolünü yapayım mı?
- What do you use it for? - I'd make it into a great flat but Father didn't want to hear it.
Güzel bir garsoniyere çevirmek isterim ama babam izin vermiyor.
I don't want to say, but if I do say it, I think you ought to hear it.
Söylemek istemiyorum ama, eğer konuşacaksam söyleyeceklerimi duyman lazım.
You don't want to hear about it, do you?
- Bunu dinlemeği istemezsin herhalde, ha?
I don't want to hear about it! If you want to go and talk to her, do it!
Onunla konuşmaya gitmek istiyorsan, durma git!
Why is it people who want the truth never believe it when they hear it? - What did you do to her?
İnsanlar asla inanmadıkları gerçekleri isterler.
- Do you really want to hear it?
- Gerçekten duymak ister misin?
All right, if I do fix it for you, I never want to hear from you again, is that clear?
Pekala, ihtiyacını görürsem şayet, beni asla bir daha aramanı istemiyorum, anlaşıldı mı?
You just sort of, like - You just sort of imitate, like, what you think other people w... want to hear, but it doesn't necessarily have anything to do with what you're feeling or, you know, what's going through your mind.
bir çeşit- - bir çeşit taklit etme ihtiyacı hissediyorsun, diğerleri ne duymak istiyorlar acaba, ne söylemeni bekliyorlar, ama bunun senin o an hissettiğinle, ya da aklından geçenlerle ilgisi olacak diye bir şart yok.
What do you think Jack Slater says about America? I really want to hear it.
Slater'ın Amerika için söylediği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Do you really want to hear it?
Dinlemek istiyor musun?
Klamm doesn't want to hear about me any more. It's not your fault, dear. You've nothing to do with it.
Pepi içki salonunu hemen bırakmak istemedi.
- Do you want to hear my side of it?
- Benim açımı dinler misin?
Well, Carl, I'll discuss Well, Carl, I'll discuss because every time you've come into my office, every time I've asked to see you, or you've come to see me with an idea, about a cover or a feature story, or anything you want to do, it always has validity, It always has, it's important to me to hear your ideas, you know?
Carl, seninle herhangi bir şeyi herhangi bir anda tartışırım... çünkü ne zaman ofisime girsen... ne zaman seni görmek istesem... ya da ne zaman kafanda bir fikirle beni görmeye gelsen... kapak konuşu ya da bir hikaye... ya da yapmak istediğin hernangibir şey... her zaman geçerlidir.
- Do you want to hear my side of it?
- Beni de dinlemek ister misin?
- do you want to hear it?
Hayır!
It's over... do you hear? I don't want to see you every again... out to the street!
Artık bitti, seni görmek istemiyorum.
I see your face in briefings, I hear your voice in my ear during missions, and do you want to know what it's like?
Toplantılarda yüzünü görüyorum. Görevlerde sesini duyuyorum. Bu nasıl bir şey biliyor musun?
You may not want to hear it, but this isn't an assignment you can do.
Bunu duymak istemeyebilirsin ama bunu sen yapamazsın.
Do you want to hear it?
Eğer ki duymak isfersen.
If you're unhappy in your marriage, do something instead of just complaining,'cause frankly, I don't want to hear it.
Eğer evliliğinde mutlu değilsen, sadece şikayet etmek yerine başka bir şeyler yap, çünkü daha fazla duymak istemiyorum.
And I want you to take that evidence, I want you to use it, and I don't want to hear any crap about what you can and you can't do.
Ve sizden bu kanıtları alıp, kullanmanızı, ve sizin ne yapıp yapamayacağınıza dair saçmalıklar da duymak istemiyorum.
We do not want to talk because we hear that you are a man who doesn't believe what he hears until he sees it with his own eyes.
Konuşmak istemiyoruz çünkü duyduklarına değil kendi gözleriyle gördüklerine inanan bir insan olduğunuzu öğrendik.
So when you hear the drums and the bass, that just gets you moving, and then I get to, like, say whatever I want, and I can curse if I want to, not that you promoting it, but you just letting me do me.
Drum ve bası duyduğunuzda, bu sizi harekete geçirir, ve işte o zaman ben, ne istersem söyleyebilirim, eğer etmek istersem küfür de edebilirim, buna teşvik eden siz değilsiniz ama, beni, ben olmaya iten sizsiniz.
And never, ever again do I ever want to hear you slam a door when you can pull it closed.
Ve asla, bir daha asla Bir kapıyı çarptığını duymayayım. Onu çekerekte kapatabilirsin. Ama sadece oyun oyunuyoruz.
Well, it's just, you know, I want to hear all this, I do.
Okulda olanları merak ediyorum, gerçekten.
Do you want to hear me telling it how it is?
Size ne olacağını söyleyeyim mi? Duymak istiyor musunuz?
Uh, well, do you want me to cancel it, senator? Schedule it over the phone. Maybe he'll hear my ideas better
Bu arada bana beş saniyede bir senatör deme.
Its long, do you really want to hear it?
Uzun hikâye, gerçekten dinlemek ister misin?
Do you want to hear about it?
Ne olduğunu bilmek istemiyor musun?
Do you want to hear about it?
Anlatmamı ister misin?