English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ D ] / Don't be upset

Don't be upset Çeviri Türkçe

504 parallel translation
Well, now, Dad, don't be upset.
Baba, darılma lütfen.
Don't be upset, David.
Üzülme David.
Please don't be so upset.
Lütfen üzülme canım.
Don't be upset, darling.
Üzülme, canım.
Isn't that...? - There, there. Don't be upset.
- Üzülmeyin, üzülmeyin.
I don't want you to be frightened, or upset, or anything.
Korkmanızı ya da kızmanızı istemiyorum.
Well, don't be upset, Jim dear.
Hayal kırıklığına uğrama, Jim canım.
Don't be upset.
Sıkma canını.
Don't be upset, Eva.
Üzülme Eva.
I'll be quite upset if you don't marry.
Evlenmezsen, inan altüst olurum.
Never mind, Mrs Woodry, don't be upset
Hikâyeler mi? Ne tür hikâyeler Tommy?
I don't know why you should be so upset.
- Ben söyledim. Neden bu kadar çok kızdığını anlamıyorum.
Don't be upset, darling.
Üzülme, hayatım.
Don't be upset.
Hemen bozulma Moyzich.
Don't be upset if Mr. McFadden should ransack my quarters while I'm gone.
Bu arada, bay McFadden ben yokken odamı alt üst edecek olursa sakın kızma.
- Don't be upset.
- Üzülme.
Don't be upset, my dear.
Üzülme, tatlım.
Don't be upset, after all I'm doing it for you.
Üzülmeyin, sonuçta sizin için yapıyorum.
Look, both of you, I know we're all upset and all that... but don't let's say anything we'll be sorry for later.
ikiniz de bana bakın, Hepimiz alt üst olduk ve hepsi bu... ama lütfen daha sonra pişman olacağımız sözler söylemeyelim.
But don't you think it'd be better in any case to wait until we're less upset emotionally... and then try to find a way out calmly?
En iyisi duygularımızın sakinleşmesini beklemeliyiz. daha sonra sakince düşünemez miyiz?
Don't be upset.
Üzülme.
You don't know how upset he was when he knew you'd be late.
Gecikmesinin onu ne kadar üzdüğünü tahmin edemezsiniz.
Don't be upset.
Üzülme lütfen.
I don't know what got into that police officer... but don't be upset.
Polis memurunun kafasında ne var bilmiyorum... fakat üzülme.
Don't be upset.
Moralinizi bozmayın.
We know you've had rather a shock, Polly, and talking about it may be disturbing, but I'm afraid we must ask you a few questions, so I'll be as quick as I can, and you just try not to let it upset you. Hmm? Oh, it don't.
Oldukça sarsıldığını biliyoruz, Polly, ve ondan söz etmek rahatsız edici olabilir, fakat korkarım sana bir kaç soru sormamız gerekiyor, dolayısıyla olabildiğince çabuk olacağım, ve sen de canını sıkmamaya çalış.
Quiet. Don't be upset, little one
Sakin ol, üzülme küçüğüm.
Don't be so upset.
Bu kadar üzülme.
Annie, don't be upset.
Annie, kendini alt-üst etme.
Don't be so upset, sweetheart.
O kadar üzülme tatlım.
Don't be upset.
- Evet. Kendini üzme.
But don't be upset.
Ama üzülmeyin!
Don't be upset!
Sinir yapma!
For someone whose husband was buried today... you don't seem to be very upset.
Kocasını bugün toprağa veren biri olarak hiç de üzgün görünmüyorsun.
You mustn't be upset when I do things you don't like.
Sevmediğin şeyleri yaparsam şaşırma.
Don't be upset, sheriff.
Moralini bozma, Şerif.
Li, don't be upset
Li, topla kendini!
Don't be upset.
Keyfini bozma.
I forgot our wedding anniversary. Don't be upset.
- Evlilik yıldönümümüzü unuttum.
But, Margaret, don't be upset, please.
Üzülme lütfen Margaret.
Jola, Jola, don't be so upset...
Jola, Jola, bu kadar kıgın olma...
Don't be too upset by what you see, gentlemen.
Şimdi izleyeceklerinizden üzülmeyin.
You don't seem to be very upset about it
O konuda çok rahatsız görünmüyorsun.
I don't want my plans for going home to be upset.
Üzgün olarak eve gitmek için planlar istemiyorum.
I don't want any of you to be upset.
Herhangi birinizin üzülmesini istemiyorum.
Will they be upset at the club when I don't up show tonight?
Bu akşam beni göremeyince Phoenix'te epey surat asacaklar.
Don't be so upset.
Sakin ol.
Look, promise me you'll be a good girl... and don't get Susan all upset too, all right?
Bana uslu bir kız olacağına söz ver Susan'ı da çok üzme, anlaşıldı mı?
I don't want you to worry or to be upset with this confession of mine.
Seni bu itirafımla endişelendirmek ya da kızdırmak istemiyorum ;
Please don't be upset.
Lütfen böyle üzgün durma.
You don't seem as upset as I thought you'd be.
Düşündüğüm kadar üzgün görünmüyormuşsun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]