Don't do it for me Çeviri Türkçe
275 parallel translation
Don't do it, please, please give me the gun for my sake.
Yapma, lütfen, lütfen benim hatırıma, silahı bana ver.
If you don't want to tell me, Bartley Mulholland there can do it for you.
Söylemek istemiyorsan, Bartley Mulholland senin yerine konuşabilir.
Whatever you do, don't think you have to do it for me.
Ne yapıyorsan yap, benim için yapmak zorunda olduğunu düşünme.
I do think it does something for me, don't you?
Beni değiştirdi sanki. Sence?
Max, you have to do this for me and I don't want any arguments about it.
Max, bunu benim için yapmalısın, bir tartışma istemiyorum.
It don't do nothing for me.
Bende öyle bir etkisi olmuyor.
I don't do things like that, it's not for me to judge.
Ben böyle şeyleri sevmem. Yargılamak bana göre değil.
Maybe that's strategy, Colonel, and maybe I don't understand it but you don't need me for what you're gonna do tonight.
Belki bu bir strateji, Albay ve belki ben anlamıyorum ama senin bu gece yapacakların için bana ihtiyacın yok.
Why don't you let me do it for you?
- Evet. Niçin senin için yapmama izin vermiyorsun?
If you don't do it for him, do it for me.
Bunu onun için yapmayacaksan benim için yap.
Don't make me do it for you.
Seni soymaya zorlama beni.
That what you getting me to do, I don't like you for it.
Bu işi bana yaptırıyorsun, bu yüzden senden hoşlanmıyorum.
Today's the release date for "Don't Leave Me Now." Do you have it?
Don't Leave Me Now bugün piyasaya çıkacaktı.
If you can't take care of your own truck don't look for me to do it.
Kendi eşyalarına bakamıyorsan benden medet umma.
You don't hate me for it, do you?
Bunun için kızma bana, kızıyor musun?
If you don't want me to do it, then let me go back for one of the men.
Benim yapmamı istemiyorsan dönüp, adamlardan birini getirmeme izin ver!
- It didn't do a thing for me but don't you love the purse and shoes that went with it?
- Henüz birşey almadım ama çanta ve ayakkabıya uygun olanını sizler de tercih etmezmisiniz?
The first time in months I've felt like doing nothing for you, now you don't want me to do it.
Aylardır ilk defa içimden senin için bir şey yapmak gelmiyor çünkü yapmamı istemiyorsun.
I don't know, but you must do it, for me...
Bilmiyorum. Ama benim için yapmalısın.
Well, I just hope you don't end up asking yourself the question some folks ask me, "What's he do it for?"
Umarım bir gün, şu an milletin bana sorduğu soruyu kendine sorar bir duruma düşmezsin "Bunu ne için yapıyor?" sorusunu.
If you don't allow me to bring Dr. McCoy down here, it'll soon be too late to do anything for her.
Dr. McCoy'u ışınlamama izin verin, yoksa onun için geç olacak.
Don't come to me again I don't want to do it for you
Bir daha bana gelmeyin, bundan sonra size kılıç yapmayacağım!
- Don't do it for me.
- Benim için yapma.
I don't think it'd be right for me to leave you and old Free to do all the work here.
Gidip bütün işleri sana ve yaşlı free'ye bırakmak bana pek doğru gelmiyor.
So I think it would be a good idea... if you filled in for me until I get there. You don't mind driving yourself out to the house, do you?
Şimdi, bu bir tür şakaysa, sana anımsatmalıyım ki, senin hiç mizah duygun yok ve olmayacak da.
Don't do it for me.
Benim için değil.
Uncle Yin asked me to do it, don't blame me for this
Yin Amca rica etti!
Pardon me for breathing, which I never do anyway, so I don't know why I bother to say it.
Nefes aldığım için özür dilerim, aslında nefes almam ama neden söylediğimi ben de bilmiyorum.
Look, why don't you let me do it for you?
Dinle, bırak senin yerine yapayım.
the classics don't do it for me.
Klasik bana göre değil.
Even if you do give me the money for a car, it don't mean shit.
Ama bana o arabayı alsan bile, bir şey değişmez.
Listen... why don't you do it for me?
Bak... Neden benim için sen yapmıyorsun?
Don't think it's not hard for me to say, but I gotta do what's right for my career.
Bunu söylemek çok zor, ama kariyerim için en iyisini yapmalıyım.
Then don't do it for me. Do it for your career.
Benim için değil, kariyerin için yap.
Look, man, I know it's a terrible thing, and my heart bleeds for you, but don't take it out on the street. Let me do my job.
Bak, bilader, çok kötü birşey biliyorum, ve kalbim senin için atıyor, ama bunun acısını sokaklardan çıkarma.
So do i. If i go back inside a cell again, that'll be it for me. I don't have the time to make mistakes.
benim çinde eger bu işlere devem edersem yeni bir hücrem olacak hata yapmaya vaktim yok
Well, I don't want it sitting there, do I, for two years, blocking me view?
Bir iki yıl boyunca orada durup, manzaramı kapatmasını istemiyorum.
Don't do it for me, do it for yourself.
Bunu benim için değil, kendin için yap.
I've held books before, and I gotta tell you, they don't exactly do it for me.
Daha önce de kitapları elimde tutmuştum fakat açıkçası benim işime pek yaramıyorlar.
- Don't do it for me.
- Benim için bunu yapma.
If you don't do it for me, just think of Kelly and Bud.
Beni düşünmüyorsan Kelly and Bud'düşün.
For me, please, don't do it.
Benim hatırım için, lütfen yapma.
But you two bastards owe me for all the shit I've done for you... and if you don't do it, I promise I will somehow escape from this place... track you down like dogs... rip off your heads and shit down your throats.
Fakat siz iki piç, sizin için yaptıklarımdan dolayı bana borçlusunuz ve eğer bunu yapmazsanız, buradan bir şekilde kurtulup sizi köpek gibi izleyip kafanızı koparıp, boğazınıza s * çarım.
For those of you... who don't know already, this one's important to me, so, uh, let's do it right.
Ve bunun benim için ne kadar önemli olduğunu bilmeyenleriniz için, işimizi doğru yapalım.
If it's going to be a problem for you to see me tonight, don't do so.
Eğer bu gece beni görmeniz bir sorun yaratacaksa, gelmeyin.
I do for you you don't do for me, is that it?
Ben sana yardım ediyorum... ama sen bana yardım etmiyorsun.
Why don't we just go over there and talk to her? Do it for me. Come on.
Benim hatırıma... onunla bir konuşsana...
I lied for you once, don't ask me to do it again.
Senin için bir kez yalan söyledim. - Tekrar söylememi isteme benden.
Let them do it Don't move! You'd better look for me if there is any trouble!
onlar yapmalı hareket etmeyin!
Cool, then don't do it for me.
Tamam, o zaman bunu benim için yapma.
What shall I do if you don't cook it for me in future?
Bir daha yemezsem ne yapacağım ben?