Don't know what to say Çeviri Türkçe
4,018 parallel translation
I don't know what to say.
Ne diyeceğimi bilmiyorum.
Well, you know what I have to say now, don't you?
Ne söylemem gerektiğini biliyorsun, değil mi?
- I don't know what to say, Anna.
- Ne söyleyeceğimi bilemiyorum, Anna.
Wow, um, Tina... I don't know what to say.
Tina ne diyeceğimi bilemiyorum.
I don't know what to say, Schwimmer,
Ne söylediğini bilmiyorum, Schwimmer,
I don't know what to say to that.
Diyecek söz bulamıyorum.
I don't know, Jaime, what do you want me to say?
Ne söylememi istersin, Jaime?
I don't know what to say, nothing is right!
Ne diyeceğimi bilemiyorum! Bunu doğru anlamanın bir yolu yok!
I don't know what to say.
Ne söyleyeceğimi bilemiyorum.
I don't... Even know what to say.
Ne diyeceğimi bile bilmiyorum.
So, uh... You know, I don't even know how to say this, but I just want you to know that I'm sorry for what I did.
Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama yaptığım şey için üzgün olduğumu bilmeni isterim.
Congratulations. I don't know what to say, so, uh...
Ne diyeceğimi bilmiyorum.
I don't know what to say, Harry.
Ne diyeceğimi bilemiyorum Harry.
I don't know what to say.
Ne diyeceğimi bilemiyorum.
Well, I don't know what to say.
Ne diyeceğimi bilemiyorum.
I don't know what to say.
Ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
Annie, I don't even know what to say.
Annie, ne söyleyeceğimi bile bilmiyorum.
I don't know what you want me to say.
Ne dememi istiyorsun bilmiyorum.
I don't know what you want me to say.
Ne dememi bekliyorsun bilmiyorum.
( Exhales ) I don't know what to say.
Uyandığımda yine aynı oluyor, içki içiyorum.
You don't even know what I'm going to say!
Ne söyleyeceğimi bile bilmiyorsunuz daha! Gerek de yok.
I don't know what to say to him.
- Ona ne diyeceğimi bilmiyorum.
I don't know what you want me to say! That's your problem.
Ne söylememi istediğini bilmiyorum!
I don't know what you want me to say.
Ne dememi istiyorsun, bilmiyorum.
But I don't know what to say unless you tell me what's wrong.
Fakat sorunun ne olduğunu söylemezsen sana ne diyeceğimi bilemiyorum.
I don't know what to say.
Bilemiyorum, valla.
I don't know what else to say.
Başka ne desem bilmiyorum.
I don't know what to say.
Ne desem bilmiyorum.
Eh, oh God, I don't know what to say.
Tanrım, ne diyeceğimi bilemiyorum.
I don't know what else to say.
Ne desem bilemiyorum.
I don't know what to start with. What do we say,'Birgitte Nyborg has started a new party, so we...'
- Şu nasıl "Birgitte Nyborg yeni bir parti kurdu..."
I don't even know what to say.
- Ne diyeceğimi bilemiyorum.
You don't know what it means for me to hear you say that.
Bu söylediklerin benim için ne kadar önemli, bir bilsen.
And then one day, when I have a daughter of my own, and she asks me what I know about my mom from when she was young, I'll just have to say "I don't know,"
Sonra bir gün kendi kızım bana annemin gençliği hakkında bildiklerimi sorduğunda ona sadece "Bilmiyorum" diyebilirim.
I don't know what to say, man.
Ne diyeyim bilmiyorum.
Bobby, I don't know what to say.
Bobby, ne diyeceğimi bilmiyorum.
I don't know what to say.
Ne diyeceğimi bilemiyorum. J.R. cidden öldü.
I... I don't know what to say.
Ben... ne diyeceğimi bilmiyorum.
We don't know what to say... except thank you.
Teşekkür etmenin haricinde, ne diyeceğimizi bilmiyoruz.
And seeing as I don't know what I want to say, then we do not need to talk.
Ne diyeceğimi bilmediğimi düşünürsek konuşmamıza gerek yok.
Jason, I don't know what to say.
Jason, ne diyeceğimi bilemiyorum.
Oh, man, I don't know what to say, man We're going to meet
Ne diyeceimi bilemiyorum. Emily'i kaçıran kişiyle 238.
I'd love to talk to him, but I just don't know what I would say.
Onunla konuşmayı çok istiyorum ama ne diyeceğimi bilmiyorum.
I... I don't know even know what to say.
Ben ne söyleyeceğimi bilemiyorum.
Really, I don't know what else to say.
Gerçekten ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I don't know what to say, Olivier.
Ne diyeceğimi bilemiyorum Olivier. Bana göre o hâlâ Beth.
- I don't know what to say.
- Ne diyeceğimi bilmiyorum.
I don't know what proof you have to say that but...
Bunu hangi kanıtlara dayanarak söylüyorsunuz bilmiyorum ama -
" Well, I don't know what to say.
Sanırım bazı insanlar çok salak.
I'm gonna say to you the same thing I said to the prosecutor, so I don't know what you need to know.
Savcıya söylediğimin aynısını size de söyleyeceğim,... bu nedenle ne bilmek istediğinizi bilmiyorum.
Now I don't know if he was waiting for God or Flaco's ghost or just somebody to say it, but he needed to know what he did was okay.
Bilemiyorum anlatmak için Tanrı'yı mı, Flaco'nun hayaletini mi yoksa herhangi birini mi bekliyordu. Ama sadece yaptığının doğru olduğunu bilmek istiyordu.