Don't tell me Çeviri Türkçe
18,063 parallel translation
You don't understand because you don't allow me to tell you the truth.
Anlamıyorsun çünkü gerçeği söylememe izin vermiyorsun.
Why don't you just tell me why I'm on edge?
Neden gerginmişim siz söylesenize.
You kept things from me, and I don't know if I can tell you secrets like before.
Benden bazı şeyler sakladın. Sana önceki gibi sırlarımı anlatabilir miyim emin değilim.
- I don't know, you tell me.
- Bilmem, sen söyle işe yarıyor mu.
Don't tell me you threw it away.
Sakın bana attım deme.
Why don't you tell me?
Sen söylesene.
Look at me and tell me you don't see it.
Gözlerime bak ve böyle olmadığını söyle.
Okay, since you obviously have all the answers, why don't you just tell me what you want?
Peki madem her şeyi biliyorsun neden bana ne istediğini direkt söylemiyorsun?
Wagenbach didn't tell me, and I still don't know.
Wagenbach hatamı söylemedi. Halen de bilmiyorum.
Don't tell me you haven't felt the spark between us.
Aramızdaki kıvılcımı hissetmediğini söyleme bana.
- Just please tell me you don't trust her.
- Ona güvenmediğini söyle bana. - Güvenmiyorum.
Don't tell me, let me guess.
Durun, söylemeyin. Ben tahmin edeyim.
I don't know how long this will take, but you will tell me eventually.
Ne zaman olacağını kestiremesem de eninde sonunda söyleyeceksin zaten.
You don't get to tell me what I gotta believe, you waste of flesh.
Neye inanıp inanmayacağımı söylemeye başlama. Seni et israfı.
Why don't you just tell me what you want and maybe we can strike another deal?
Ne istediğini söylesen de başka bir anlaşma yapsak?
Why don't you tell me what the hell happened?
- Olayların aslını anlatsana. - Kuzen Asa'nın dediği gibi, Bren'in.
Why don't you tell me, what's so funny, Tony?
Komik olan şeyin ne olduğunu söyler misin, Tony?
Don't ever lie to me and don't ever, ever tell me to relax.
Bu yüzden senden iki şey isteyeceğim. Asla bana yalan söyleme... -... ve asla ama asla bana sakin ol deme.
- You just don't want me to run and tell, huh?
- Beni koşturmamak için söylemiyorsun.
Don't you tell me what a marriage is.
Bana evlilikten bahsetme sakın.
You don't need to tell me that.
Bunu bana anlatmana gerek yok.
Sometimes we don't tell you - - is this gonna be one of those times where you tell me something I did when I was 5?
Bazen sana anlatmıyoruz... Bu ben 5 yaşındayken yaptığım bir şey için bana söylediğin zamanlardan biri mi olacak?
Come on, Doctor, don't tell me you live off your salary!
Hadi ama doktor, bana sadece aldığınız maaş ile geçindiğinizi söylemeyin.
Hey you, tell me you love me. Even if it's a lie Even if we don't stand a chance
hey sen, beni sevdiğini söyle. { / I } yalan olsa bile. { / i } şansımız olmamasına rağmen { / i } hayat çok üzücü { / i } beni sevdiğini söyle. { / I her gün aynıdır { / i }
You don't get to fucking tell me- -
Bırak lan şimdi.
You sure you don't wanna tell me who else was with you the other night?
O akşam yanında kim olduğunu söylemek istemediğinden emin misin?
Don't tell me you're hungry already.
Sakın acıktım deme bana.
Why don't you folks tell me where you're really from?
Neden arkadaşlarınla gerçekten nereden geldiğinizi söylemiyorsunuz?
Don't tell me you're watching your figure.
İmajımı koruyorum deme sakın.
Please don't tell me the plan is to walk into Savage's citadel and steal it off her wrist.
Lütfen bana Savage'ın kalesine gidip onu doğrudan...
- Please don't tell me you actually believe you work for the police.
- Lütfen bana polise çalıştığına gerçekten inandığını söyleme.
Get me some clothes, and don't tell Mommy that I'm here.
Bana kıyafet getir ve annene burada olduğumu söyleme.
Why don't you tell me again about this case you were working on?
Üzerinde çalıştığınız davadan tekrar bahsetsene.
Why don't you tell me what you really want, hmm?
Gerçekten ne istediğini söylesene.
Oh, please don't tell me that's what you've been holding back all this time.
Bunca zamandır gizlediğin şeyin bu olduğunu söyleme lütfen.
- Please don't tell me you actually believe you work - Work. - for the police.
- Lütfen ciddi ciddi polise çalıştığına inandığını söyleme.
- He needs to tell me where my stuff is. - Don't.
- Eşyamın nerede olduğunu söylemesi lazım.
Get me some clothes, and don't tell Mommy that I'm here.
- Ne? - Bana kıyafet getir ve annene burada olduğumu söyleme.
Why don't you have a seat over here and tell me all about it, hmm?
Şuraya oturup olanları bana anlatsana.
Whatever happened last night, don't tell me, I'd rather not know.
Dün gece yaşananları anlatma. Bilmemeyi tercih ederim.
If blood bonds us all, then why don't you just tell me where Henshaw is?
Kan hepimizi bağlıyorsa neden bana Henshaw'ın nerede olduğunu söylemiyorsun?
Don't try to tell me that you don't know sucked.
Şimdi bana çekildiğini söyleyemezsin.
You don't have to tell me, man.
- Bana söylemene gerek yok adamım.
I don't know. You tell me.
- Ben bilmem sen söyle.
I fired Hickman when I was in Internal Affairs, so you don't need to tell me how reprehensible he was.
İç İşleri'ndeyken, Hickman'ı ben kovmuştum, o yüzden onun ne kadar rezil biri olduğunu bana anlatmanıza gerek yok.
Don't tell me.
Sakın söyleme.
No, they don't tell me much.
Hayır, bana pek bir şey anlatmıyorlar.
Why don't you just tell me?
Neden anlatmıyorsun?
I don't know. You tell me.
Bilmem, sen söyle.
Why don't you tell me that joke?
Neden anlatmıyorsun?
You don't get to tell me to go out and shine in the world
Dışarı çıkıp, ışıl ışıl parlamamı söyleyip,...
don't tell me to shut up 33
don't tell me what to do 149
don't tell me how to do my job 17
don't tell me to calm down 78
don't tell me that 82
don't tell me to relax 22
don't tell my mom 18
don't tell anyone 221
don't tell your mother 19
don't tell mom 24
don't tell me what to do 149
don't tell me how to do my job 17
don't tell me to calm down 78
don't tell me that 82
don't tell me to relax 22
don't tell my mom 18
don't tell anyone 221
don't tell your mother 19
don't tell mom 24