Doves Çeviri Türkçe
358 parallel translation
Ninotchka, why do doves bill and coo?
Ninotchka, güvercinler neden ötüşüp koklaşırlar?
On their boughs, the turtle doves Sit nestling there!
Onların dallarında, üveyikler yuva kurup oturur!
Hey, doves!
Hey, Sevgili babacığım!
The light, the tolling bells, the doves, crouching in fear.
Işık, çalan çanlar, korkuyla çömelen güvercinler.
A road of shifting sands and bruising rocks of quail that scoot through clumps of cactus and doves that rise in soft, whirring clouds.
Kaygan kumla ve arabanıza zarar veren taşlarla kaplıdır kaktüsler arasında kaçışan bıldırcınlar ve bir bulut misali kumrular yükselir.
"thou has doves'eyes within thy locks."
"Güzel gözlerin ve buklelerin var."
With trained doves.
Eğitilmiş güvencinlerle.
Thine eyes are as doves, thy lips are as pomegranates.
Gözlerin kuğular gibi, dudakların nara benziyor.
Now bite on that before those bearded doves hear you.
Sakallı kumrular seni duymadan ısır şunu.
You must be wary as serpents, yet innocent as doves.
Yılan gibi açıkgöz, güvercin gibi saf olun.
"... and the seats of them that sold doves.
"... ve güvercin satanların sandalyelerini.
Sausage garlands, tender plucked doves!
Tüyleri yolunmuş güvercinler...
Well, I just heard from a highly excited youngster that there were some soiled doves swinging through here.
Demin çok heyecanlı bir gençten duyduğuma göre buralarda dolaşan bazı hayat kadınları varmış.
The cooing of doves and the hum of dragonflies made it lonesome and like everybody's dead.
Kumruların ve yusufcukların ötüşü yalnızlaştırıyordu, herkes ölmüş gibi.
I'll bury you two side by side, like doves.
İkinizi yanyana gömeceğim, kumrular gibi.
Your nest is for doves and birds of prey.
Sizin yuvanız güvercinler ve yırtıcı kuşlar için.
" Pale and trembling like doves, the three maidens entered the room.
" Üç bakire odaya girdi, güvercinler gibi titrek ve solgundular.
As for your two little doves, they don't pip a word.
- Clo, kayıplarda. - Ben de senin kadar endişeliyim.
The doves woke me.
Güvercinler uyandırdı.
There go the peace doves... followed by cannon shots, ordered by the Führer himself.
Ve işte, ünlü barış güvercinleri de uçuruldu. Şimdi de şahsen Führer tarafından emredilen top atışları gerçekleştirilecek.
Your hands slow, fluttering like doves...
Eller yavaş, Güvercin çırpınışı gibi...
You are the only one so far which got attention of men, other doves dont have any news.
şimdilik erkeklerin ilgisini çeken bir tek sensin, diğer güvercinlerde yeni bir haber yok.
To all doves!
bütün güvercinler!
" His eyes are as the eyes of doves.
"Gözleri bir kumrununkiler gibi bakar."
" This is what it sounds like when doves cry.
" Kumruların ağlarken çıkardığına benzer sesler çıkararak.
"Don't make me chase u Even doves have pride"
"Beni peşinden koşturma Kumruların da gururu vardır"
Even if we got live doves?
Canlı güvercinler kullansak olmaz mı?
It's to wrap around the columns so the doves won't fly away.
Boydan boya sütunların etrafına çekeceğim güvercinler uçup gitmesin diye.
The doves?
Güvercinler mi?
There aren't any doves.
Hiç güvercin yok ki.
Yes, for the doves.
Evet, güvercinler için.
" moaning like the doves of the valleys,
Vadinin güvercinleri gibi inleyecekler.
Those doves you see are the messengers of romance.
Gördüğünüz bu güvercinler romantizmin habercisi.
I will change this mummy into one hundred flying doves!
Gördüğünüz mumyayı yüz tane güvercine çevireceğim!
It's come-to-Jesus time for both sides now, the hawks and the doves.
Şimdi herkes aklını başına almak zorunda, şahinler de güvercinler de.
He asked me to take care of his doves.
Güvercinlerine bakmamı istedi.
So finally, finally, he comes down with this giant cage filled with doves.
Sonunda, en sonunda, içinde güvercinlerin olduğu dev bir kafesle aşağı iniyor.
So we're wandering around, trying to get a cab when two of these doves fly out.
Böylece etrafta dolaşmaya başladık, taksi bulmaya çalışırken iki güvercin kaçtı.
Now we're running after these doves.
Ondan sonra da onları kovalamaya başladık.
So I'm chasing these doves down the street and she's screaming at the top of her lungs and then when the magician comes back from Europe two of them turn brown!
Güvercinleri yolda kovalıyordum ve o da avazı çıktığı kadar bağırıyordu ve sihirbaz Avrupa'dan geri geldiğinde 2 tanesi artık kahverengi idi!
Fourcallingbirds Three French hens Two turtle doves andapartridge in apeartree
3 Fransız tavuğu, 2 adet kumru ve armut ağacında bir keklik.
Fourcallingbirds Three French hens Two turtle doves andapartridge in apeartree
4 öten kuş. 3 Fransız tavuğu, 2 adet kumru ve armut ağacında bir keklik.
Help her with those doves in the oven.
Lütfen, gidip kumruları temizlemelerine yardım et.
The doves aren't cooked yet?
Kumrular henüz pişmediler mi?
The doves, we serve cold.
Güvercinleri soğuk ikram ederiz.
The doves were raw.
Kumrular çiğdi.
Apparently not enough to cook doves.
Anlaşılan kumru pişirmeme yetecek kadar almamışım.
Put crepe bows round the white necks of the public doves,
Bırakın krep kaselerini beyaz güvercinlerin yanına,
Sorry to bust your bubble, but you two turtle doves have no choice.
Keyfinizi kaçırdığım için üzgünüm ama siz iki kumrunun başka seçeneği yok.
If I die of scarlet fever, give Meg my box with the green doves on it.
Eğer kızıldan ölürsem, üstü resimli kutumu Meg'e ver.
Look. repairs in doves.
Şimdi güvercinlere bakacağız.