Drawer Çeviri Türkçe
3,382 parallel translation
I think one of my employees is using my cash drawer as an ATM, and I got a bad feeling I know who.
Sanirim çalisanlarimdan biri kasami bankamatik olarak kullaniyor. Kim olabilecegine dair içimde kötü bir his var.
Check out the drawer beneath the moose.
Geyiğin altındaki çekmeceye bak.
Or when the FBI is closing in and you've got a vial of benzene in the top drawer of your desk.
Ya da FBI seni masanın üst çekmecesindeki bir şişe benzenle basmak üzere olduğunda.
Having us find the clue in a drawer, or a book?
Bize çekmecede ya da kitapta bir ipucu buldurmak mı?
Rather than... push it to the back of the drawer.
Çekmecenin arkalarına itmektense... Olabildiği sürece...
Left drawer near the sink.
Lavabonun yanındaki sol çekmecede.
I did, in a different drawer.
Buldum ama farklı çekmecede.
Now that he understands the situation, he's agreed to stick it in a drawer.
Artık durumu anlıyormuş o da uyum göstermeye karar vermiş.
Why would you put your happy-couple pictures in a drawer?
- Neden mutlu çift resimlerini çekmeceye koyarsın?
A drawer full of leaky batteries that I don't know what to do with?
Satın aldığım bir kaç müzik? Ne yapacağımı bilmediğim bir çekmece dolusu akmış pil?
From the third drawer down of your desk.
Senin masanın üçüncü çekmecesinden.
It's been locked up in my drawer ever since.
O günden beri çekmecemde kilitliydi.
Let me check my desk drawer.
Masamdaki çekmeceye bir bakayım.
How long is she in town for? ( Closes drawer )
Ne kadar süreliğine burada?
Maybe the drawer was empty before the fire.
Belki çekmece yangın başlamadan önce boştu.
Somebody wanted whatever was in this drawer.
- Biri çekmecenin içindeki istemiş.
I know you have money. I saw it in the drawer.
Paranızın olduğunu biliyorum.
Top drawer.
Üst çekmecede.
Ah, second drawer down.
- İkinci çekmece.
Everything you need is in the bottom drawer of your desk, including instructions on how to get it to Agent McGowen.
İhtiyacın olan her şey, çalışma masanın en alt çekmecesinde Ajan McGowen'a nasıl ulaşacağına dair talimatlar da içinde.
It's like the first thing you see when you jimmy open her desk drawer with a letter opener her grandfather left her, according to her diary.
Günlüğünde yazdığına göre dedesinin ona bıraktığı mektup açacağıyla çekmecesini açtım sadece.
They must have a menu drawer here somewhere.
Buralarda bir yerlerde menüleri koydukları çekmece olmalı.
What is my bra doing in your sock drawer?
Sutyenimin çorap çekmecende ne işi ne?
I think I have a charger for this in my junk drawer at home.
Sanırım evdeki ıvır zıvır çekmecesinde buna uygun bir şarj aletim olacaktı.
The suture drawer was empty on the ambulance.
- Ambulanstaki dikiş malzemeleri çekmecesi boştu.
Now empty the cash drawer!
Şimdi kasayı boşalt! Hadi!
Check the bottom drawer.
Alt çekmeceyi kontrol et.
Checkbook and signature stamp are in the top desk drawer.
Çek defteri ve imza sirküsü en üst çekmecede.
But they're also top-drawer second-storey men.
Ama aynı zamanda birinci sınıf "ikinci kat" adamlarıdır.
Well, I'm sure it's not the doughnuts I saw in your desk drawer.
Şey, eminim o çekmecende gördüklerim çörek değildir.
She's a terrible drawer.
Ama çok kötü çiziyor.
In the drawer! Oh!
Çekmecede!
Well, thanks for leaving your extra set of car keys in plain sight in the back of your desk drawer.
Arabanın yedek anahtarını masa çekmecende görünür vaziyette bıraktığın için teşekkürler.
So, usually I open the nearest drawer, grab something from the back that won't be missed and take off.
Genelde en yakındaki çekmeceyi açarım. Arka taraftan, aranmayacak bir şey alırım ve giderim.
Oh. Top drawer in the dresser.
En üst çekmecede.
You keep alcohol in your underwear drawer?
İçkini iç çamaşırı gözünde mi tutuyorsun?
I just noticed the drawer sticks.
Çekmecenin takıldığını fark ettim.
- In the drawer.
- Çekmecede.
And I put it into a drawer.
Ben de numarayı çekmeceye koydum.
He'd type until late into the night, then put what he'd typed in a drawer.
Bütün gece geç saatlere kadar yazar sonra da yazdıklarını çekmeceye koyardı...
I put it in the drawer just before the police came in.
Daha polis gelmeden iki dakka önce koydum.
Don't know which table has a drawer...
Bilmezsin hangi tabloda bir çekmece var...
He said I could pick any of the ones in his drawer.
Çekmecesindekilerden bir tane alabileceğimi söyledi.
Well, I keep my money in my drawer.
Paramı çekmecede tutuyorum.
Yeah, that's... the gels are in the other drawer.
Evet... jeller diğer çekmecede.
They're not in that drawer.
O çekmecede değiller.
I cleaned out a drawer in the bathroom so that can be yours, and...
Çekmeceyi banyoda temizledim bu yüzden senin olabilir belki...
- we each have a drawer.
- Çekmecemiz var.
- In the drawer. - You have a lot of drawers.
- Burada bir sürü çekmecen var.
I have a... I have a box cutter in that left-hand drawer.
Sol alt çekmecede bir maket bıçağım olacaktı.
Scotch in the drawer.
Çekmecede viski var.