English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ D ] / Drinking beer

Drinking beer Çeviri Türkçe

444 parallel translation
They assert them by drinking beer and fighting duels.
Haklarını bira içerek ve düellolarla arıyorlar.
When I'm drinking beer I'm thinking'" Ach, life is dear'"
# Bira içerken düşünürüm, "ah, hayat ne güzel".
I was drinking beer before you were born.
Ben daha sen doğmadan önce içiyordum.
We often sit around in our shirtsleeves, drinking beer, talking about women.
Çoğu kez etrafta ceketsiz oturup, bira içerek, kadınlardan konuşuruz.
And drinking beer.
Bira içmek de öyle.
- Naturally, I'm drinking beer.
- Doğal olarak, çünkü bira içiyorum.
Men drinking beer With the foam afloat heard
Köpüklü bira içen Adamlar duymuş
To the times, it walked in thick wall drinking beer collecting information.
Elime bir bira şisesi alıp, yol boyu yürüyerek bilgi toplamaya çalışırdım.
They stood around drinking beer and looking snotty for a full year.
Bir yıl boyunca küstah tavırlarla aylak aylak bira içip durdular.
I don't want him drinking beer, except on Saturday night.
Cumartesi akşamları dışında bira içmesini istemiyorum.
You've been drinking beer, haven't you?
Bira içmişsin, değil mi?
You could sit here all day shooting down my ideas and drinking beer.
Norm, bütün gün burada oturur ve fikirlerimi savuşturup bira içebilirsin.
Great! Is this how you celebrate... drinking beer with your players?
Oyuncularınla bira içmeye kutlama mı diyorsun?
The most serious allegations are that your older daughter alice... was injured in a fight, which occurred during a party held at your home... on the night of September 30... and that minors were seen there drinking beer.
En önemli suçlama büyük kızınız Alice'in sizin evinizde 10 Eylül'deki partide yaralanması 30 Eylül gecesi de yaşı küçük olanların içki içmeleri.
Drinking beer laced with cyanide from little polystyrene cups.
Ufak polyester bardaklardan siyanürlü bira içmişlerdir.
Are you trying to tell me there's something wrong with drinking beer?
Bira içmenin kötü bir şey olduğunu mu söylemeye çalışıyorsun?
And then two of his friends showed up... and they were drinking beer and laughing.
Sonra iki arkadaşı çıkageldi... bira içiyorlardı ve gülüyorlardı.
You will make yourself breakfast. Stepfather already started drinking beer.
Kahvaltını kendin hazırlayacaksın çünkü üvey baban çoktan bira içmeye başladı.
What's the point of my trying'... if you're gonna sit on your butt drinking beer... and watching baseball, basketball, football... bowling and hockey and golf... and Challenge of the Gladiators?
Ama benim çabalarımın ne değeri var... eğer sen bütün gün poponun üzerine oturup, bira içip... beysbol, basketbol, futbol... bowling, hokey, golf ve... "Gladyatörlerin Mücadelesi" ni izlersen?
everyone on shore was drinking beer and playing frisbee... watching us. and nobody knew what we were doing.
Kıyıdaki herkes bira içip frizbi oynardı ve bize bakardı ama gerçekten ne yaptığımızı kimse bilmezdi.
Drinking beer and watching TV.
Bira içip televizyon izlemeyi.
And the sooner we're through... the sooner we'll be back in town drinking cold beer.
Ne kadar çabuk bitirirsek... o kadar çabuk kasabaya varır, soğuk bira içeriz.
Spent for a beer he's drinking
Spent for a beer he's drinking
And stop drinking my beer.
Biramı da içme artık.
Just drinking this beer, Counsellor.
Sadece şu birayı içiyorum, Avukat.
- A beer's not drinking!
- Bir bira içki sayılmaz!
Think I'm feeling a little better... now I'm drinking this beer.
Bira içince biraz kendime gelirim.
Whether by drinking a beer, taking an aspirin, brushing their teeth, cooking in an aluminum pot, using a fridge or heating a room, each day, each citizen of my country contributes to your economic development.
Iyi bir bira içmek aspirin almak Dişlerini fırçalamak Aluminyum kapta yemek pişirmek soğuk depolama odasından yararlanmak, bir odayı ısıtmak.
I spend most of my life hanging around crummy joints... with a bunch of punks, drinking their beer, eating the hash and the hot dogs... and watching the other people go off to Florida... while I'm sweatin'out how I'm gonna pay the plumber.
Hayatımın çoğunu, ben faturaları nasıl ödeyeceğim diye ter dökerken diğer insanların Florida'ya gitmelerini izleyerek köhne mekanlarda bir grup suçluyla onların birasını içip yediklerini yiyerek geçirdim.
Mr. Stenson, Chicago is a beer drinking town.
Bay Stenson, Chicago bira içilen bir şehirdir.
They may be out there dying of thirst on- - on that infernal rock and... you and I are sitting here drinking cold bloody beer.
Belki uzaklarda bir yerde susuzluktan ölüyor olabilirler- -... şeytani kayaların üzerinde ve sen ve ben burada kahrolası soğuk biralarımızı içiyoruz.
Been drinking some beer, huh?
Biraz bira içiyorsun ha?
You can't even drink a beer like a man who feels like drinking one.
İçtiğini hisseden biri gibi bir bira bile içemiyorsun.
The sad thing is, he'll be sitting in a bar right now, drinking a beer, going on and on about nothing.
Üzüntü verisi olan şey şuan bir barda oturup....... birasını içerken her şey hakkında boş boş konuşmasıdır.
They are 60 feets down drinking cold beer.
Onlar 60 fit aşağıda soğuk biralarını içiyorlar.
IS THAT MY BEER YOU'RE DRINKING?
O içtiğin benim biram mı?
You ain't drinking your beer.
Biranı iç.
Hey look, I don't know about you guys, but I'm drinking some beer.
Bakın, sizinle ilgilenmiyorum ama, biraz bira içerim.
I wasn't drinking the beer.
Ben bira içmiyordum.
Ask me that when we're back in the world Drinking cold beer and chasing hot women.
Bunu kendime, eve dönüp soğuk bira içip seviştiğimde de sormuştum.
I'll bet you a shiny new dime they're sitting in Chicago drinking a cold beer and having a big laugh about all the commotion.
Soğuk bir bira içerek burada yarattıkları kargaşaya gülüyorlardır.
I call them drive-in movies, beer-drinking movies.
Ben onlara arabalı sinema, bira içme sineması derim.
While you're drinking my beer, why don't you tell me yours?
Hazır biramı içerken neden seninkini anlatmıyorsun?
Gee, officer, if I thought my wife was missing would I be in this bar drinking a beer?
Memur bey, karımın kayıp olduğunu düşünsem bu barda bira içiyor olur muydum?
I guess he wasn't into drinking'beer and fighting.
Sanırım bira içip kavga etmeyi pek sevmiyordu.
You're sitting here drinking some pretty expensive damn beer.
Burada oturmuş, pahalı enfes biralar içiyorsun.
It's my dad- - lying there on the couch... drinking a beer, staring at the TV.
Babam Koltukta yatıyor... bira içiyor, Televizyon izliyor.
They wanted to drive me home, come in for a beer, but I've heard you say you didn't like people drinking your beers.
Beni eve getirip içeri gelmek ve bira içmek istediler.Ama yüzlerce kez başkalarının biranı içmesinden hoşlanmadığını söylediğini duyduğum için...
Why are you drinking up all the beer?
Niye tüm birayı içiyorsun?
Stop drinking up all the beer.
O yüzden bırak biraz da ona kalsın.
One beer with lunch is hardly drinking.
Öğlen yemeğinde bir bira içmek içki sayılmaz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]