Effendi Çeviri Türkçe
126 parallel translation
Effendi, good-bye!
Efendi, hoşçakal!
Let me out, effendi.
Çıkar beni, effendi.
A thousand pardons, effendi.
Binlerce pardon, effendi.
Alone, effendi?
Tek başıma, effendi?
More, effendi.
Biraz daha, effendi.
It was not I, effendi.
O ben değil di, effendi.
I came to watch over you, effendi, see no harm come to you.
Ben sana göz-kulak olmak için geldim, effendi... zarar vermek için değil.
I am ready, effendi.
Ben hazırım, efendi.
Hurry, effendi!
Acele, efendi!
Go. Go, effendi.
Git, git, effendi.
- Is it the tomb, effendi?
- Onun mezarı mı, efendi?
All is ready, effendi.
Her şey hazır efendi.
No, no. Go, effendi, go!
Olmaz, git efendi git!
- Yes, effendi.
- Evet, efendi.
Twenty-seven, effendi.
27, efendi.
No, effendi.
Hayır, efendi.
- It's old, effendi.
- Eski, efendi.
- No, effendi.
- Hayır.
Topouzoglou, effendi, this man says he's your cousin.
Topuzoğlu, bu adam kuzenin olduğunu söylüyor.
- Effendi.
- Efendi.
Try to be patient, effendi.
Sabırlı olunuz efendi.
It is forbidden to take tips, effendi.
Bahşiş almak yasak efendim.
Buy a scroll, effendi, buy the scroll of Ali Hadjj to bring much luck and good fortune to you and to your lady.
Parşömen alın, efendi, Ali Hacı parşömeni. Size ve leydinize şans getirmesi için.
He said : Effendi, master of a thousand camels... Buy these slippers, you'll have no problem with the other gear.
Arap : "Efendi, sen bu terlikleri al vites takımıyla ilgili hiç sorun yaşamazsın." demiş.
And he's shouting': Effendi, effendi, you've got them on the wrong feet.
Ve bağırmış : "Efendi, efendi, onları yanlış ayağına giymişsin!"
And now, esteemed effendi, we feast.
Şimdi de, sayın efendi, doyasıya yiyoruz.
This is the Princess Effendi of the royal family Qatar and Khartoum.
Müzeye hoş geldiniz. Katar ve Hartum kraliyet ailesinden Prenses Effendi.
Do you not know the Princess Effendi?
Prenses Effendi'yi tanımıyor musunuz?
Ignore her, Effendi.
Onu görmezden gel, Efendi.
We aren't Turks, we are Greeks of Constantinople.
Biz Türk değiliz Papaz effendi! İstanbul Rumlarındanız.
Hey, Effendi!
Hey, efendi!
- Allah is gracious, Anwar-effendi.
Allaha şükür, Enver Efendi.
- You are sacrificing the pawn, Effendi.
Piyonunuzu feda ediyorsunuz, Efendi.
- Of course, when Anwar-effendi himself takes matters in hands there's no need to worry.
Enver Efendi gerekeni yapacağı için endişeye mahal bir durum yok.
However, Effendi, it's time to pray.
Namaz vakti geldi, buradan buyurun Efendi.
- Oh, no... These are Anwar-effendi's bodyguards...
Enver Efendi'nin korumaları.
They've got Anwar-effendi!
Enver Efendi'yi vuracaksınız!
It's clear now that he was the real Anwar-effendi.
Onun gerçek Enver Efendi olduğu artık çok açık.
- Merhaba, Anwar-effendi. - What?
- Merhaba Enver Efendi.
Yes, Çoban effendi?
Ne var Çoban efendü?
Çoban effendi. There lies Bursa, city of Orhan Ghazi.
Çoban efendü. işte sana Bursa şehri Orhangazi.
Ego, ego effendi, ego!
Ego, ego effendü, ego!
Yorgo Effendi, leave those ignorant nomads alone or I'll come over and break your legs!
Yorgo efendü, cahil yörüklere elleşme, gelürsem oraya kırarün bacaklarün...
Pervane effendi, they await you at the Lodge.
Kadu efendü sizi camiden beklerler...
N ow, tell us of the innovations you bring, Pervane effendi.
Bize getirecüğün tazelüklerü anlat Pervane efendü.
Hajji lvaz Effendi.
Sırrun sahibü Haci lvaz efendü.
Perhaps I'll tell all to the Sheikh effendi...
istersenüz olanu bitenü anlatayün Şeyh efendü...
Misak, call this Hacivat effendi. I've made the mould.
Yav misak Hacivat efendüyü çaktum kalubu.
Come in, effendi, come in.
İçeri buyrun, buyrun.
Please, come into the house, Anwar-effendi.
Lütfen girin, Enver Efendi.
Monsieur Effendi, wait...
Bekle!