Elated Çeviri Türkçe
111 parallel translation
Here, they are so elated...
Burada o kadar hafiftirler ki...
Everyone in Washington is elated.
Washington'daki herkes bununla gurur duydu.
On the other hand, my client felt extremely elated... over his latest good fortune.
Öte yandan, kendisi son zamanlarda talihinin yüzüne gülmesinden memnundu.
Do you know why I feel so elated?
Neden bu kadar mutluyum biliyor musun?
You look something less than elated, Mr. Strock.
Pek sevinmişe benzemiyorsunuz, Bay Strock?
We were a bit elated back there, it is because we live so isolated.
Orada bir parça mutluyduk zira, çok izole yaşıyorduk.
Wen Bin said an excellent fighter has joined us and we're all elated knowing it's you You flatter me
Wen Bin senin müthiş bir dövüşçü olduğunu söyledi burada aramızda olman bize coşku veriyor rica ederim!
Rimspoke's backers are clearly elated.
Rimspoke'nin taraftarları çok sevinçliler.
At first he was elated really high.
İlk başta çok sevinmişti.
The young, elated, will follow reciting verses, not hymns, and never submitting to the terrifying power.
Genç fanatikler, dizeleri okuyacaklar, ilahileri değil. Ve asla korkutucu güce sunmayacaklar onu.
Franz is sprightly, light, elated.
Franz coşkuluydu.
I'm elated!
o kadar heyecanlıyım ki!
But I'm definitely the most elated right now.
Ama şu an kesinlikle daha mutluyum.
Friday afternoon, I think it was Good Friday... we came back in the courtroom that afternoon... and we were sort of elated because we thought... "He's gonna walk."
Cuma öğleden sonraydı, sanırım Paskalya Cuması'ydı o öğleden sonra mahkemeye dönmüştük ve bir bakıma neşeliydik çünkü beraat edeceğini düşünüyorduk.
You must be elated this morning.
Bu sabah eteklerin zil çalıyordur.
And I feel really elated.
Ve gerçekten mutlu hissediyorum.
This is no time for you to get elated!
? Sen mutlu ol diye söylemedim.
- You elated?
- Mutlu musun?
I've never seen you so elated!
Seni hiç bu kadar mutlu görmemiştim!
Federal officials today were elated at the defection of Mr. Gravano...
Federaller bay Gravano'nun kendilerine konuşmasından memnundu.
- I'm elated.
- Çok sevindim.
We were elated.
Çok mutluyduk.
There's no words to describe how elated I was and my friends as we came across the line.
Sınırın diğer tarafına geçtiğimizde, benim ve arkadaşlarımın sevincini anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalırdı.
Why do I feel elated?
Niye böyle coşkuluyum?
But I was so elated that splashy-splashy was working that I swam like a boy chased by sharky-sharky.
Fakat ben fış-fış'ın işe yarıyor olmasından öyle memnundum ki... köpek balığış tarafından kovalanan bir çocuk gibi yüzdüm.
I'm so elated today!
Bugün öyle gururlandırıldım ki
Emotionally, he's depressed one moment, elated the next.
Duygusal olarak, bir an bunalımda oluyor, sonra neşeleniyor.
- I'm not elated.
- Sevinçli değilim.
Much as I cringe at the publicity, I'm elated at the recovery.
Kötü reklam olacağımızdan korksam da, zarar giderildiği için çok mutluyum.
" Elated!
- Sevinçliyim!
You know, you're just so elated.
Evet hepiniz çok mutlusunuz.
Nervous... elated... scared.
Gergin.... mutlu... korkmuş.
Well, I'm battered, I'm bruised, I've done something unfortunate to my coccyx, I'm slightly upset and I'm utterly elated.
Vuruldum... yaralandım.. kendime zarar verdim.. biraz üzgünüm ve aptal gibi hissediyorum.
The music made you feel elated.
Müzik senin mutlu hissetmeni sağladı.
Uh, do you think that you seek out food when you're angry, depressed, elated?
Kızgınken mi yemek peşinde koşuyorsun sence? Depresyondayken? Sevinçliyken?
Chad, have you ever seen me so elated?
Chad, beni hiç böyle mutlu görmüş müydün?
I was elated.
Şaşırmıştım.
I've never seen you so elated.
Seni daha önce hiç bu kadar mutlu görmemiştim.
Tonight I'm happy... elated
Bu gece çok mutluyum... heyecanlıyım. Neden acaba?
Noel is elated.
Noel coşkuyla karşılanıyor.
But I couldn't help feeling elated.
Yine de kendimi kötü hissettim.
You're not listening. Evelyn, we are all thrilled and elated to hear that daughter Tuff has learned to drive and she'll be delivering you to us, at last.
Evelyn, kızın Tuff'ın araba kullanmayı öğrendiğini ve nihayet seni buraya getireceğini öğrenmekten o kadar mutlu olduk ki anlatamam.
SNEATH : He's on a high. He's elated.
Havalarda geziyordu, çok mutluydu.
You know, if President Adar stepped off that Raptor, I'd be elated.
Biliyorsun, eğer başkan Adar o gemiden inmiş olsaydı, aşırı mutlu olurdum.
I'm strangely elated.
Garip bir şekilde neşeliyim.
- He was elated and surprised...
Bayan Pascal'la rastlaşarak geçirdiği...
So elated that he exited the Transit Authority bus a good 27 blocks too early and would now have to walk.
O kadar heyecanlanmış ve mutlu olmuştu ki 27 durak erken inip, yolun geri kalanını yürümek durumunda kalmıştı.
She came to our date, elated.
Buluşmaya geldi, mutluydu.
We were elated.
Mesuttuk.
Night services are suspended, the faithful replaced by apprentice orators, including many elated women.
Konu Komünle ilgili, biz de devrimden bahsediyoruz.
I was thrilled, elated.
Çok sevindim.