Emmi Çeviri Türkçe
116 parallel translation
It's not good to make enemies, nothing good comes of anger.
Düşmanlığın böylesi iyi değil emmi, insanoğlu bir kere öfkelenmesin gayrı.
Uncle Osman asks if we'll go to pick cotton.
Osman emmi geldi. Pamuğa ırgat topluyorlar.
My horse died, Uncle Hamit.
Atım öldü, Hamit emmi. Kaç gündür borç para arıyorum.
You're my last hope.
Kimse bir kuruş vermedi. Son umudum sensin, Hamit emmi.
- Aren't you joining us?
- Sen yürüyüşe katılmıyor musun, Cabbar? - Benim arabam yok, emmi.
Excuse me, but it's raining so hard outside, and I thought, "Emmi, better get inside that bar."
Kusura bakmayın, ama dışarıda öyle bir yağmur var ki, dedim ki, "Emmi, en iyisi sen şu bara gir."
My family says Emmi's coffee is enough to wake the dead.
Ailem, Emmi'nin kahveleri ölüyü uyandıracak kadar iyidir, der.
They said, "Emmi, this'll come to no good."
Dediler ki, "Emmi, bu işin sonu iyi olmaz."
Hogwash!
Saçmalama, Emmi!
No one, Emmi.
Hiç kimse, Emmi.
For Emmi.
Emmi için!
He's a handsome one, Emmi!
Yakışıklı biriymiş, Emmi!
Uncle Cemþit will fetch a doctor.
Ağlama, ağlama bak. Cemşit emmi sana doktor getirecek.
Emmi Hoess has a radio.
Emmi Hess'in radyosu var.
Where was that, Emmi?
Bu nerede olmuştu, Emmi?
Emmi?
Emmi?
What are you doing?
- N'apıyorsunuz? - Ali Emmi. - Ali Emmi.
Master Ali, I was called for the Doctor.
Ali Emmi, biz doktora gidecektik.
Why are you in Istanbul uncle?
Böyle daha iyi. Sen İstanbul'a niye geldin, emmi?
No bandits left on the mountains, uncle.
Kaldı mı artık dağlarda eşkıya emmi?
This is yoursecretary, Fraulein Emmi Straube. Herfile is on yourdesk.
Efendim sekreteriniz, Emmi Straube.
I'll callyou Emmi, you call me Steve, OK?
Ben sana Emmi diyeceğim, sen de bana Steve. Tamam mı?
Buthe onlywrote nine, Major.
- Ama sadece 9 tane bestelemiş. - Şakaydı Emmi.
This is youroffice too. Emmi, this is Lieutenant David Wills.
Emmi David Wills ile tanış.
- lt's a bet. Emmi's the witness.
Siz şahitsiniz Emmy.
He's here. Shutthe door, Emmi.
- Tamam, kapıyı kapa ve otur Emmi.
Emmi, getus some coffee.
Emmi, bize kahve getirir misin?
OK, Emmi. Go gethim.
Pekala, Emmi.
I invited Emmi here, but she turned me down. You musthave hidden depth, David.
Sende gizli bir çekicilik var David.
Come on, Emmi, let's dance.
Emmi, hadi dans edelim, ben sana öğretirim.
What's the matter, Emmi?
Ne oldu? Emmi.
Whatis this?
- Ne oluyor Emmi?
This is my question, Emmi, to all Germans.
Bütün Almanlara bunu sormak istiyorum.
Emmi, pick one ofthese, any one, and read it out, please.
Emmi, şunlardan herhangi birini yüksek sesle okur musun bize lütfen.
Emmi, putthe record on.
Emmi, plağı çal.
Emmi. Emmi, take yourfingers out ofyourears.
Emmi parmaklarınızı kulaklarınızdan çıkarın.
I know, that you don't trust me, but Emmi is incorruptible.
Bana güvenmeyeceğinizi biliyordum ama Emmi her zaman dürüsttür.
Emmi, come.. I want to know who's hiding in here.
Emmi, bu bedende kimin saklandığını merak ediyorum.
Emmi, come.. Please..
Emmi, gel lütfen.
My Emmi Restaurant ( Mom's Sushi Bar )
My Emmi Restoranı [( Anne'min Sushi Barı )]
He's at the wedding, Uncle Mahmut.
Düğünde, Mahmut emmi.
Right now, Uncle.
Hemen emmi.
- Thanks, uncle.
- Sağol emmi.
- Good night, Emmi.
- İyi geceler Emmi.
Are you sick?
- Başka cezaevine gitmek için Ali Emmi.
Uncle Ali. Uncle Ali.
[HEP BİR AĞIZDAN] Ali Emmi!
Come with me, uncle.
[TRAFİK GÜRÜLTÜSÜ VE KORNA SESLERİ] Gel emmi, gel.
You tell him nothing, Emmi.
- Hiçbir şey, Emmi.
Come in, Emmi.
- İçeri gir Emmi, burası seninde ofisin.
Emmi, stop.
Bekle, sana bir şey göstermek istiyorum, önce göstereyim sonra gitmek istersen git. Emmi!
Like Emmi's father.
Emmi'nin babası gibi!