Emotionless Çeviri Türkçe
100 parallel translation
The vessel is shattered, voiceless, emotionless... dead.
Kap çatladı, sessiz, duygusuz ölü.
An impartial emotionless machine A paragon of reason.
Tarafsız, duygusuz bir makine bir mantık abidesi.
One doesn't lose a brother and remain emotionless.
Kardeşinizi yitirip duygusuz kalamazsınız.
- You're an emotionless, cruel man! You hate students! I'm ashamed of having the same job with you!
Köy çocuklarının ; kitaba, deftere kaleme, yani anlayacağınız okul malzemesine ihtiyaçları var.
I met this... six year-old child with his... blank, pale, emotionless face, and... the blackest eyes... the Devil's eyes.
Onunla tanıştım... altı yaşında bir çocuk... boş, solgun, duygusuz bir yüz ve... kapkara gözler... Şeytan'ın gözleri.
Other than being emotionless, harsh, and arrogant, what else do you have?
Onurlu, sert ve duygusuz olmak dışında... bir şeyiniz yok mu?
So you try to remain passive, emotionless, objective.
Bu yüzden pasif, duygusuz, objektif görünmeye çalışırız.
Timothy went from human to machine. From being emotional to being emotionless.
Timothy bir insandan makineye, duygusaldan, duygusuza dönüşüyor.
But some experts say that the singing of an emotionless computer is nothing more than a type of narcotic. That's not true at all
Ama eleştirmenler onun duygusuz sesinin bir aldatmaca olduğunu söylüyorlar.
But she was emotionless, playing absent-mindedly with her platter, and then she said :
Klamm artık hakkımda hiçbir şey duymak istemiyor. Sen geldin diye değil, hayatım, bunu umursamaz bile.
I thought it was bad when Shinji was nice, but when an emotionless mechanical doll like you starts being sympathetic, I'm doomed!
Shinjinin iyi hissetmesinin kötü olduğunu düşünüyorum, fakat senin gibi duygusal bir kukla sempatik olmaya başladığında, ben kaderime terkediliyorum!
I met this six-year-old child... with this blank, pale, emotionless face, and... the blackest eyes.
6 yaşında ki bu çocukla tanıştım.. cansız, anlamsız, duygusuz suratlı, ve... koyu siyah gözlü.
In Body Snatchers, humans became emotionless.
"Body Snatchers" da insanlar duygusuzlaşıyordu.
This job requires the ideal FBI agent - someone tough, someone hard-bitten, someone emotionless.
Bu iş ideal bir FBl ajanını gerektiriyor kaba, zorlu, duygusuz birini.
Or... it because they are cold... and emotionless... and they don't feel anything?
Veya... Soguk ve duygusuz olduklarindan, ve hic birsey hissetmediklerinden mi?
Standing there emotionless.
Duygusuzca orada duruyorlardı.
There's no love lost between these emotionless devices.
Bu iki makine arasında hiçbir duyguya yer yok!
She seems to be taking it well, but then again, professional athletes are so emotionless -
Bunu iyi karşılamış gibi görünüyor, ama diğer taraftan, profesyonel atletler çok duygusuzlar -
Just strictly from an emotionless, purely medical standpoint, what should I do? - Pull the plug.
Duyguları hiç karıştırmadan tamamen tıbbi bir bakış açısıyla düşünürsek sizce ne yapmam gerek?
That booty call thing was fun, but I'm so sick and tired of being a cold, emotionless bastard.
Seks köleliği bir süreliğine eğlenceliydi ama itici, duygusuz bir pislik olmaktan bıktım.
For such brittle-hearted guys like you an artist like me must protect you to avoid you from becoming emotionless and stay human.
Sizin gibi içi yumuşak dışı sert adamlar için... benim gibi bir sanatçı sizi korumalı... yoksa duygusuz adamlar olur ve insanlıktan çıkarsınız.
You're like an emotionless robot.
Tamamen duygusuz bir robot gibisin.
I'm not some totally emotionless perfect warrior. God...
Duygusuz, kusursuz bir savaşçı değilim.
Intelligent but emotionless.
Zekiler ama duygusuzlar.
I want sex. Guiltless, emotionless, selfish sex.
Sevişmek istiyorum-- - tecrübesiz, duygusuz, bencil şekilde.
Either... she's an evil, emotionless, miserable human being, or... she's a robot. Small Wonder.
Ya o çok kötü... duygusuz ve sefil biri... ya da... bir robot.
Look at Perry, he pretends he's cold and emotionless, but underneath, he's a sweet guy who wants to talk about our relationship all the time.
Perry'ye bir bak. Dışarıdan baktığında soğuk, ruhsuz bir herif sanırsın, ama bunların arkasında devamlı ilişkimizden konuşmak isteyen tatlı bir adam var.
I'll tell you what's going on here. This one thinks That just because you're having emotionless intercourse
Şu bayanın dediğine göre siz ikiniz ruhsuz bir biçimde seks yaptığınız için beni değil de onu dinleyecek tek tıp öğrencisi senmişsin.
It's when you're in a relationship with an emotionless robot.
- Duygularını belli etmeyen bir robotla olan ilişki.
I'm attracted to Bender, not this emotionless wine bucket!
Ben Bender'dan hoşlanıyorum bu duygusuz şarap çanağından değil!
It's about a Waspy family that's slowly turning into emotionless zombies.
Hırçın bir ailenin, yavaşça duygusuz yaşayan ölülere dönmesini anlatıyor.
Emotionless, neglected.
Duygusuzca ve... -... aldırmadan.
- Let's just try emptiness and emotionless.
- Duygusuz ve boş dur.
Well, not physically, but... emotionless...
Fiziksel olarak değil tabii. Duygusuzlar.
Look at that : Steady, calm, emotionless.
Bakın : sabit, sakin, hissiz.
That's some dry, emotionless science.
Burada biraz kuru, heyecansız bilim var.
It was so cold and emotionless.
Çok katı ve duygusuzcaydı.
So, as the only rational and emotionless person here, I'm gonna tell you guys what we need to do.
Buradaki tek mantıklı ve duygusuz kişi olarak size ne yapmamız gerektiğini söylüyorum.
Emotionless, she seems to float.
Duyguları belli olmaz. Sanki süzülür gibidir.
She was totally emotionless.
Hayır, o tamamen duygusuz biri.
I don't want to end up a cold, emotionless machine like you.
Duygusuz bir makine gibi olmak istemiyorum.
God, she's weird. Impossible to read, completely emotionless.
Tanrım, o ne biçim yüz öyle, tamamen duygusuz, kaskatı bir şey.
Jenna will find it, throw a fit, and call off her engagement with that... unloving, emotionless... monster.
Jenna bulur, sinirlenir ve o sevgisiz, duygusuz canavardan ayrılır.
Emotionless, the Department Six constables are here. Ignore them.
Duygusuz, Altıncı Bölüm ekibi burada.
Call me Emotionless.
Bana Duygusuz de.
Emotionless... what an intimate name.
Duygusuz... Ne samimi bir isim.
Emotionless analyzes our cases and directs our investigations, and Iron Hands has connections all over the underworld.
Demir Eller, yer altı dünyası bağlantılarını halleder, İşte Burada işler böyle yürür.
That's my workshop, and Emotionless sleeps in there.
Bu benim atölyem, ve Duygusuz orada uyur.
Emotionless, Lord Xu just went to attend a banquet hosted by An Shigeng.
Duygusuz, Lord Xu sadece Shigeng'in verdiği bir ziyafete katılmak için gitti.
Emotionless thought your dog was hungry, so she told us to take it out for a walk!
Duygusuz'un köpeğinin aç olduğunu düşünnüp, bir yürüyüş için dışarıya çıkardım!
Oh, right. Emotionless suspects
Doğrusu Duygusuz şüpheleniyor