Ensure Çeviri Türkçe
2,569 parallel translation
At most, you only have a few minutes to inject the sedative's inverse to ensure that no one overdoses and goes into respiratory arrest.
Hiç kimse aşırı doz olmasın ve kimsenin solunumu durmasın diye..... yatıştırıcının panzehirini vermeniz gerekir ve bunun için azami bir kaç dakikanız vardır.
One doctored photo does not ensure a drone strike.
Oynanmış bir fotoğrafla İHA saldırısı yapılmaz.
I think by bridging the human-slash-robot divide, we'll ensure that both students and vending machines will be voting for us.
Robot / insan arasında bir köprü kurarak, hem öğrencilerin hem de... -... otomatların bizim için oy vermesini sağlama almış olacağız.
Do your best to ensure Tae Yong secures that position.
Tae Yong'un CEO olduğundan emin ol.
I will ensure you pay the debt for your sins in full... certainly!
Bütün suçlarını ortaya çıkaracağım. Böylece cezanı çekeceksin. Kesinlikle yapacağım.
And the only way to ensure your safety is by cutting off all ties to my family, effective immediately.
Ve güvenliğini sağlamanın tek yolu ailemle olan tüm bağlarını kesmek şu andan başlayarak.
Well, that's why you came here, isn't it, to have me ensure the results?
Buraya bu yüzden geldin, değil mi sonuçları garantiye almam için.
They ensure that we maintain Christmas Spirit all year long.
Bütün yıl Noel Ruhu'nu korumamızı sağlayan onlar.
Believe me, Moray, to ensure her happiness will require a husband's undivided attention.
İnan bana, Moray, onun mutlu olabilmesi için kocasının dikkatinin başka yerlerde olmaması gerek.
We're basically a gear in a machine To ensure that it happened the way it did
İşin olması gerektiği gibi yürüdüğünü sağlama almak için makinedeki birer çarkız.
So we're just here to ensure he doesn't sign anything he'll regret.
Pişman olacağı bir şey yapmasın diye geldik.
Despite Regina's warning, Emma decided to stay to ensure that Henry would be okay.
Bu defter, Oz'un koruyucusu olarak kardesligimize çok güçlü bir cadinin katilacagini öngörüyor.
Er, he's decided he needs to freeze his sperm, to ensure the continuity of humanity.
İnsanlığın devamını sağlamak için spermini dondurmaya karar verdi.
Well, it's my job to ensure my department is working to the highest standard.
Departmanımın mutlaka en yüksek standartta çalışmasını sağlamak benim görevim.
Right, and to ensure that the victim wasn't an undercover cop, hmm?
Doğru, sonuçta kurban... gizli bir polis değildi yani?
Together we will ensure the destruction of everything Arthur holds dear.
Yakında Arthur'un sevdiği her şeyin sonunu getireceğiz.
Well, that will all but ensure that she marries the guy.
- Ve Ange de gider adamla evlenir.
He'll ensure no harm comes to you.
- Sizi zarar gelmeyeceğine emin olmalıyız.
They know that as long as you and I remain united, we just might have the strength to ensure Daniel doesn't win that vote tomorrow.
Sen ve ben birlikle hareket ettiğimiz sürece Daniel'in yarınki oylamada kazanmaması için yeterli gücü oluşturuyoruz.
If someone could make that happen, I would ensure that they were richly rewarded.
Eğer birileri bunu sağlarsa onları cömertçe ödüllendireceğim.
Only you, great Emrys, can ensure the triumph of the Once and Future King.
Sadece sen, yüce Emrys Geçmişin ve Geleceğin Kralına zafer verebilirsin.
We ensure that she never makes it this far.
Buraya kadar gelmesini önlemeliyiz.
Please do ensure that.
Peki, hiçbir sorun çıkmasın lütfen.
Dad has to ensure the safety in this building.
Binadaki insanlar güvende olsun diye uğraşıyorum.
We ensure the safety of everyone.
Herkesin güvenliğini garantiye alıyoruz.
Please kindly ensure that my kids receive this.
Lütfen bunu çocuklarımın almasını sağlayın.
But I can't ensure the safety of the people with a maniac on the loose.
Ama kontrolsüz bir manyak varken insanların güvenini garanti edemem.
The male tries to ensure that the female is faithful, so he doesn't bring up another male's child and perpetuate another male's genes.
Erkekler kadınların sadık olduğundan emin olmaya çalışırlar. Başka bir erkeğin çocuğuna bakmak ve soyunu devam ettirmek istemezler.
To ensure that the inventor of future generations continue to advance technology, Rousseau will now partner with Kung Industries.
Bu teknolojinin gelişmesini mümkün kılmak için Rousseau ve Kung şirketleri ortaklık kurdular.
Staging this wedding will ensure your rule goes unchallenged.
Bu düğünü ayarlarsanız, hükümdarlığınıza karşı çıkılmaz.
Hardly to no end. It is my job to ensure the integrity of the collection.
Üzgünüm efendim ama benim işim koleksiyonun doğruluğundan emin olmak.
I can't ensure a single damn thing if you scare the whole House silly with talk of land appropriations and revolutionary tribunals.
Topraklara el koymaktan, devrim mahkemelerinden bahsederek Meclisin ödünü koparırsanız, hiçbir şeyi garantileyemem.
I can ensure that every newspaperman from Louisville to San Francisco will be here to witness it and print it.
Ülkenin bir ucundan diğerine her gazeteci bunu haber yapmak için gelecek.
But we will ensure your safety.
Ama bu senin güvenliğini sağlamak içindi.
He is there to ensure that each and every one of them is 100 % escape-proof.
Oralara her birinin % 100 firar edilemez olduklarından emin olmak için girdi.
This faith cannot have a misbeliever or a kind heart leading it, and I have done what I have done to ensure...
İnancım inançsız, ve iyi yürekli olamaz... Yaptığım şeyi yapma sebebim...
Suffice to say, whoever takes office on the 21st needs to ensure the police have all the resources they need to carry out their job. \ You think what happened to Sternwood's son will draw him out?
Şu kadarını söyleyeyim, 21. kattaki ofisi alan kişi polisin işini yapabilmesi için ihtiyaç duyduğu tüm kaynaklara sahip olmasını sağlamalıdır. Sence Sternwood'un oğluna olanlar, onu konuşturur mu?
It is your job to ensure that I keep that promise.
Bu sözü tutmam senin sorumluluğunda.
Our military will take every precaution necessary to ensure the safety and security of civilians.
Ordumuz, sivillerin güvenliğini ve emniyetini sağlamak için ROBERT GIBBS Beyaz Saray Basın Sözcüsü gereken tüm önlemleri alacaktır.
A gift to ensure no one in Camp Half-Blood would die the same way.
Melez Kampı'nda hiç kimsenin aynı şekilde can vermemesi için bir hediye.
I have called for this meeting to ensure no one stands up to me.
Ben bu toplantıyı, birileri ayağa kalksın diye yapmadım.
I have news that will ensure a badge on your sleeve.
Koluna kıdem işareti takılacağını duydum.
It's the best way to ensure it never happens.
Hiç düşünmediğin şeyleri de hesaba katmak için en iyi yoldur.
We have countermeasures, procedures to ensure our stealth.
Bizim gizliliği sağlamak için prosedürlerimiz, karşı tedbirlerimiz var.
And since he loved to observe this craftsman... the little boy started to get up to all sorts of mischief... to ensure he would punished as frequently as possible.
Bu zanaatkarı izlemeyi sevdiğinden ufaklık olabildiğince sık ceza almak için her tür haylazlığı yapmaya başladı.
I promise you this, seryosha : When I return to moscow, i will personally ensure you're awarded the hero of the Soviet union medal.
Seryosha, sana şahsen söz veriyorum Moskova'ya döndüğümde Sovyet Kahramanlık Madalyası almanı sağlayacağım.
I will tear down their defenses and ensure your return to a universe reborn.
Savunmalarını yok edeceğim. Ve yeniden doğmuş bir evrene döneceksin.
I, too, was on Earth that day, on my mission to ensure Fry's successful transport to the future.
Fry'ın geleceğe başarılı bir şekilde geleceğini garantiye almak için aynı gün ben de Dünya'daydım.
As I mentioned, I was present that night to ensure that Fry fell into the tube.
Dediğim gibi, Fry'ın tüpe düşüşünü garantilemek için o gece buradaydım.
No. We have to ensure that he doesn't do it again.
Bunu tekrar yapmayacağından kesin olarak emin olmamız gerekiyor.
No. We need to ensure these cats are going to good homes.
Hayır, kediler iyi bir yuva bulsun diye bu formu doldurtuyoruz.