Epic Çeviri Türkçe
1,635 parallel translation
This is just the sad chapter in your epic love story.
Bu epik aşk hikayenizin üzücü bölümü.
This is a disaster of epic proportions. I mean, don't panic, Mandi. Maybe they just got the wrong address.
bu çok büyük bir felaket yani panik yapma diyorum Mandi belki sadece adresi yanlış biliyorlardır ya Jo ve Abby bu akşam bir parti veriyorlarsa?
Honestly, I nailed it. It was epic.
Aslına bakarsan, işi hallettim.
Epic. Epic.
Efsaneydi, bomba gibiydi.
That's what the kids call "epic fail."
Çocuklar "büyük hata" diye buna diyor iste.
You know it, and our goal is epic world domination.
Bildin, ve amacımız da epik dünya hakimiyeti.
Her meetings are epic.
Toplantıları muhteşemdir.
This is gonna be an epic journey.
Efsane bir yolculuk olacak.
This is epic.
Bu harika... Destansı...
Epic battle at the front.
Ön tarafta müthiş bir mücadele.
That's epic.
Tarihe geçmeli bunlar.
- Yeah, epic.
- Evet, efsanevî.
Epic. Yeah, first time I've ever worked on a crisis before it actually happened.
Evet, ilk defa daha olmamış bir kriz üzerine çalışıyorum.
The fearful and naive young creature of the Arctic forest has grown up and come to the end of his epic journey.
Kutup ormanının ürkek, toy ve genç yaratığı artık büyüdü ve destansı yolculuğunun sonuna geldi.
Whoever loses each point downs an epic mouthful each.
- Kim puan kaybederse bir fırt çekecek.
Epic move, boys.
Efsane hareket çocuklar.
It's gonna be epic.
Efsanevi olacak.
It's an epic battle where there can only be one winner.
Bu destansı bir savaş. Burada sadece tek bir kişi kazanacak.
This is gonna be epic.
Destansı bir gece olacak.
It's gonna be... epic.
Destansı bir dövüş olacak.
By some, hooked nosed, haggy, magicky old crone who probably wouldn't know real love if it leapt up and bit her in her waddle, and who I'd be inclined to lay an epic vengeance beat down on,
Başkası bizi ayırdı. Kanca burunlu, kıllı, büyücü bir kocakarı ayırdı! Gerçek aşkın iğnesi çıksa da onu gıdısından soksa yine de aşkı tanımaz, ben de ondan intikamımı almak için her şeyi yapardım şayet muazzam Fae gücünden dehşete düşmeseydim.
That was supposed to be a lot more epic.
Bunun çok daha masalsı olması lazımdı.
An epic showing from the house of batiatus, certain to please the gods!
Batiatus Hanesi'nden fevkalade bir seyir. Tanrıları memnun ettiğine şüphe yok.
Tonight is going to be epic.
Bu gece süper olacak.
I-I don't know what I would do. So Corey's not gonna change the world on an epic scale.
Bilmiyorum ne yaparım.
We headed north on a ribbon of asphalt, separating us from epic emptiness.
Asfalt yolda kuzeye doğru yöneldik destansı boşluktan ayrılmaya başlamıştık.
One of the most epic things I've ever seen.
Gördüğüm en güzel şeylerden biri.
That last goal was kind of epic.
Son golü bayağı düşeşe getirdiniz ama.
I'll probably be here late, because I'm about to rip into an epic game of, uh, World of Warcraft.
Ben muhtemelen geç döneceğim, çünkü efsane bir oyun tarafından paralanacağım World of Warcraft.
We had epic battles, but we made up.
Büyük kavgalarımız oldu, fakat hep aramız düzeldi.
The Senator joins me, um... in my prediction that under the current administration, we will experience a stock market crash of epic proportions within a matter of weeks.
Senatör bana katılıyor, tahminlerime. Şu anki yönetimin eli altında haftalar içinde çok büyüt boyutlarda bir menkul kıymetler düşüşü yaşayacağız.
I'm the latest chapter in an epic.
Ben bir destanın son kısmıyım.
The only way to reveal the truly epic nature of the Tubu women's Sahara crossing was to film from the air.
Tubu kadınlarının Sahra'dan destansı geçişlerini doğru aktarmanın tek yolu havadan geçiyor.
It's been an epic eight-hour battle, but Benjamin has shown his skill and bravery...
Sekiz saatlik destansı bir mücadeleydi. Benjamin yeteneklerini ve cesaretini kanıtladı.
Well, wasn't that epic?
Destansı değil mi?
This car is epic, but there is one quite large problem with it.
Efsanevi bir araba. Ama büyük bir sorun var.
I do know you were totally epic, though.
Yaptığın acayip afiliydi ama.
The rising and setting of the sun provides an epic heartbeat that allows us to mark the passage of time.
Güneşin doğuşu ve batışı destansı bir kalp atışı üretir. Bu da bize zamanın geçtiğini anlamamızı olanak sağlar.
But out there in the universe, those grand and epic cycles appear eternal and unchanging, but that's an illusion.
Ama kainatta o devasa ve epik döngüler ebedi ve değişmez gibi görünür. Ama bu sadece bir yanılsama.
Epic Restaurant.
Epic lokantaya.
It's epic cool is what it is.
- Çok iyiden öte, müthiş.
It explains how every atom in our bodies was formed, not on Earth, but was created in the depths of space, through the epic lifecycle of the stars.
Vücudumuzdaki her atomun Dünya'da oluşmadığını bunun yerine uzayın derinliklerinde yıldızların destansı yaşam döngüleri boyunca nasıl yaratıldığını açıklıyor.
For years people thought that the city of Troy was a fantasy, a made-up place described in Homer's epic poem, The Iliad.
İnsanlar yıllarca Homer'in destansı şiirlerinde Truva Destanı olarak geçen Truva'nın bir hayal ürünü olduğunu düşünmüşlerdi.
[whimpering] In the epic battle of iron railing vs groin, there can only be one winner Sandy.
Demir tırabzan ve kenar pervazı arasındaki destansı savaşta sadece bir kazanan olabilir, Sandy.
Seriously, Aunt Mel, tonight was epic.
Mel teyze, cidden, bu gece destansıydı.
You should see the epic stunts he pulls.
Çektiği numaraları bir görsen.
I mean, Dutch does a lot of sweet things, but I gotta say, what you pulled off was pretty epic.
Yani, Dutch bir sürü güzel şey yapar, ama söylemem gerek, senin yaptığın baya kahramancaydı.
It's epic but not impossible.
İmkansız derecede zor fakat mümkün.
That polynomial function was epic.
O üçüncü dereceden fonksiyon çok epikti.
And she definitely doesn't seem like the type of girl who gets off on epic polynomial end values.
O epik üçüncü derece sonuç değerlerinden azan bir kıza benzemiyor.
I had this epic nine year thing from college with this guy Andy, but it ended, badly. Hello?
Alo?