Epo Çeviri Türkçe
40 parallel translation
There's no way I'd touch EPO.
Asla EPO'ya el sürmedim.
Too many guys stroking out and dying.
EPO kullanan birçok kişi kalp krizi sonucu öldü.
He's lying about not being on EPO.
EPO konusunda yalan söyledi.
He's on EPO.
EPO kullanıyor.
Acute PRCA is caused by drugs, most commonly, EPO.
Kronik olmayan aplastik anemiye ilaçlar neden olur. Çoğunlukla da, EPO.
But I haven't used EPO.
Fakat hiç EPO kullanmadım.
- Give me that. - He doesn't do EPO.
EPO kullanmadı.
I sure hope that EPO's not one of those drugs that's undetectable after six hours.
Maalesef, EPO enjekte olduktan altı saat sonra tespit edilebilen ilaçlardan değil.
Okay? But I did not give you EPO.
Fakat sana EPO falan vermedim.
The EPO use explains every one of his symptoms.
EPO, her bir klinik belirtiyi açıklıyordu.
No, no EPO.
EPO yokmuş.
I called it EPO, Elixir Pro Olympics.
Adını ODİ koydum. Olimpos Doping İksiri.
Does EPO work?
- İşe yaramak mı?
Is the EPO ready?
Senin ODİ hazır mı?
There was EPO.
- EPO kullandı.
Yes or no, was one of those banned substances EPO? Yes.
- Evet ya da hayır, bu yasaklı maddelerden biri EPO muydu?
Through clever detective work, the author discovered that many of Armstrong's urine samples from 1999 contained a doping drug called EPO.
Yazar, zekice araştırmalar sonucunda Armstrong'un 1999'daki idrar örneklerinin çoğunda EPO denen bir doping ilacı bulunduğunu ortaya çıkarmıştı.
"and then the coup de grace is to give you the needle of EPO, " and you're gonna be 10 % better than your rival. "
"Son olarak da EPO iğnesi yapacağız ve rakiplerinizden % 10 daha iyi olacaksınız."
The half-life of EPO is four hours.
EPO'nun yarılanma süresi dört saat.
"Will he pass every test because he does not take EPO?" Yes, he will.
"EPO kullanmadığı için her testi geçecek midir?" Evet, geçecektir.
In particular, EPO.
Özellikle EPO.
But in relationship with EPO, okay.
Ama EPO konusuna gelince, tamam.
EPO, or synthetic EPO stimulates the production of red blood cells which transmit oxygen to the muscles.
EPO ya da sentetik EPO kaslara oksijen ileten alyuvarların üretimini teşvik ediyor.
One time, I went into Lance's room to borrow his laptop, and he's brushing his teeth in his boxer shorts, and he decides to give himself a shot of EPO right in front of me.
Bir keresine laptopunu ödünç almak için Lance'in odasına gittim. İç çamaşırıyla dişlerini fırçalıyordu ve gözlerimin önünde kendine bir doz EPO yaptı.
And so I ended up taking EPO also.
Böylece ben de EPO kullandım.
At that time, he had recently taken delivery of EPO from Motoman.
O sırada Motoman'dan daha yeni bir EPO kargosu almıştı.
Well, there was no test for EPO at the time.
O dönemde EPO testi yoktu.
In 2000, they developed a test for EPO.
2000'de EPO için bir test geliştirildi.
And unlike EPO, transfusions are almost impossible to detect.
EPO'nun aksine, kan naklini tespit etmek neredeyse imkansızdır.
Michele came to me and said, " You shouldn't use EPO at the Tour.
Michele bana gelip "Tur'da EPO kullanmamalısın" dedi.
Training in the thin air causes the body to produce more red blood cells, the exact same effect as EPO.
Yoğun olmayan havada çalışmak bedenin daha fazla alyuvar üretmesini sağlar, yani EPO ile aynı etkiyi gösterir.
EPO, growth hormone...
EPO, büyüme hormonu...
He replied, " Growth hormone,
Cevabı "Büyüme hormonu," steroid, testosteron, EPO ve kortizon " idi.
You saw Lance Armstrong inject EPO?
- Lance Armstrong'un kendine EPO enjekte ettiğini gördün mü?
Try and stimulate blood production by giving E.P.O.
EPO vererek kan üretimini uyarmayı dene.
Uh, start his E.P.O. and keep a close eye on his crit.
EPO'ya başlat ve hematokritini izle.
That's a lot of EPO.
Çok fazla EPO oluyor.
I shouldn't bring any EPO with me to Europe, right?
Avrupa'ya giderken yanıma EPO almayayım, değil mi?
I mean, I could have been 21 years old and taken all the blood bags and EPO in the world, and I was still not going to be a Tour de France champion.
Meğer 21 yaşında da olsam, dünyadaki tüm kan torbalarını ve EPO'yu da kullansam Fransa Bisiklet Turu şampiyonu olamazmışım.
"steroids, testosterone, EPO, cortisone." From the moment Betsy started speaking out,
Betsy konuşmaya başladığı andan itibaren