Equal Çeviri Türkçe
4,045 parallel translation
"The increment in the internal energy of a system is... equal to the increment of heat supplied to the system."
"Bir sistemin içsel enerjisinin artışı..." "... o sisteme uygulanan ısının artışına eşittir. " Vay canına!
Will, when all of this is over, a five-answer article be equal compensation for eight weeks of covered hotel room accommodations, qualifying tournament entry fees, rental car damage, not to mention emotional expense?
Will, tüm bunlar bittiğinde, 8 haftanın, hotel masraflarının, turnuvaya katılım ücretlerinin kiralık araba hasarlarının tazminatı olarak 5 soru-cevaplı makalemi istiyorum. Duygusal hasardan bahsetmiyorum bile
We all play a part, we all take an equal cut.
Herkesin bir rolü var, Herkes eşit pay alacak.
I have no doubt you will prove equal to this challenge.
Bu zorluğun üstesinden geleceğine şüphem yok.
When you use equal goods or services instead of cash.
Para yerine ederi kadar bir eşyanın değiş tokuşu.
So you admit that these are equal goods - in your barger system.
- Yani ederinin yettiğini kabul ediyorsun.
You're top equal with my wife.
Karımla eş değerdesin.
All sides of a square are equal.
Karenin tüm kenarları birbirine eşittir.
That makes the area equal to 3.14 times 12.5 times 12.5.
Yani alan, 3,14 çarpı 12,5 çarpı 12,5.
The angle between the arm and the horizon mirror - will equal the angle between the tube and the sun.
Ufuk aynası ile kolun arasındaki açı baktığın boru ve güneş arasındaki açıya eşit olacak.
What about... What about the equal time agreement?
Peki ya... eşit zaman anlaşması ne olacak?
What do you mean? The equal time boom box agreement
Eşit zaman kaset çalar anlaşması..
Equal rights in Noray
Norveç'te eşit haklar
You're trying to take your body and sculpt it to where everything is in proportion, everything from right side to the left side is equal, and just being a true work of art.
Vucüdunun, sağdan sola, her şeyin, eşit olduğu bir şekilde, tam bir orantı içerisinde olmasına çalışırsın. Bu gerçek bir sanat çalışmasıdır.
Because physical seduction is equal to good health.
Çünkü fiziksel yakınlaşma, iyi gelir sağlıma.
But, a week in the summer is equal to a month.
Ama yazın, bir hafta bir aya eşit oluyor.
Lorenzo and Giuliano enjoy separate but equal sway over the loyalties of the people.
Lorenzo ve Giuliano ayrı takılırlar ama halkın sadakati üzerinde eşit tesirleri vardır.
All men stand equal before the law, do they not?
Kanun önünde her vatandaş eşittir, değil mi?
And I have Ragnar's word that we will all be equal and share equally the spoils of our raid.
Ve baskınlarda elde edilen ganimetlerin eşit olarak paylaştırılacağı konusunda Ragnar'dan söz aldım.
That would suggest that I take him seriously, that I see him as an equal.
Bu onu ciddiye aldığımı onu dengim kabul ettiğimi gösterecek.
Perhaps that makes us equal.
Belki de bu bizi eşit yapar.
How will we ever be equal now, my brother?
Artık nasıl eşit olacağız kardeşim?
All three get an equal share.
Üçümüz de eşit pay alacağız.
We're equal partners.
Eşit haklara sahibiz.
We'll secure you equal acreage within the district.
Korumanız bölgedekiyle eşit seviyede olur.
It's almost equal, and as luck would have it,
Oylar neredeyse eşit.
According to Plato, the universe is one soul divided into equal parts, each one assigned to a star.
Platon'a göre evren, ruhlar tarafından eşit parçalara bölünmüştür ve her bir ruha bir yıldız atanmıştır.
You'd make yourself equal to God?
Tanrı'yla eşit olmak mı istiyorsun?
I don't know, just treat me like an equal.
Bilmiyorum, bana eşitinmiş gibi davran yeter.
This is America. It's the land of equal opportunity.
Burası Amerika, fırsat eşitliği ülkesi.
Up here, ice storms equal service calls, equal you in cuffs.
Bu dağın başında, buz fırtınaları eşittir acil yardım çağrıları. O da eşittir kelepçeler.
We want equal political rights, one man, one vote.
Eşit siyasal haklar istiyoruz ; bir kişi bir oy gibi.
I have cherished the ideal of a free, democratic society where all persons live together in harmony with equal opportunities.
Bütün insanların fırsat eşitliğine sahip olduğu uyum içinde yaşadığı özgür, demokratik bir toplum idealine değer verdim.
No credit does not equal perfect credit.
Hiç kredi çekmemis olman kusursuz bir sicilin oldugu anlamina gelmez.
So, it means the particles of the largest structure are equal to the particles of the smallest structure. Any questions?
Yani bu, en büyük yapıların parçacıklarıyla, en küçük yapıların parçacıkları birbiriyle aynı demek.
Zero must equal 100 percent.
Sıfır, % 100'e eşit olmalı.
Your ethical behavior is equal to your ex.
Etik bir davranış eski sevgilin için de geçerli.
And I know you like Equal sometimes, but I don't have it, but it's totally fine because I can go ask my neighbor Vivian if you want it.
Equal'i sevdiğini biliyorum ama elimde yok, çok istiyorsan gidip komşum Vivian'dan da isteyebilirim.
Equal I find a new partner, and it will not be easy.
Sana yeni bir partner bulmam gerekecek. Ve bu hiç de kolay olmayacak.
Do you actually think that everyone in this world is equal?
Gerçekten bu dünyada herkesin eşit olduğunu düşünüyor musunuz?
Pupils... equal, round, and reactive.
Stajerler... eşit, devamlı ve duyarlı çalışın.
"We hold these truths to be self-evident " that all men are created equal. " Self-evident, created equal.
"Biz bütün insanların eşit yaratıldığını gösteren bu apaçık gerçeklere tutunuruz."
Father wants only to create a community where peace and love are cherished, where the needs of one another are met on equal levels as we're all God's children and it is how He Himself intended us to live.
"Pederimiz burada, barış ve sevginin hüküm sürdüğü bir toplum yaratmaya çalışıyor." "Hepimiz Tanrı'nın çocukları olduğumuza göre, ihtiyaçlarımızın da eşitçe ve hakça karşılanıp paylaşıldığı bir düzen içersinde yaşamamızı istiyor."
I like to think my customers are all free and equal.
Tüm müşterilerimin eşit ilgi görmesini isterim.
I realized that the answer lies in the basic physics tenet that every action has an equal and opposite reaction.
Cevabın, fiziğin temel ilkesinde yattığını fark ettim. "Her eylem için eşit ve zıt bir tepki vardır."
If these weddings and pregnancies continue, it might happen for the first time in the past 30 years that the number of the dead and of newly born is equal!
Evlilikler ve hamilelikler böyle devam ederse geçtiğimiz 30 yıldan sonra ilk defa ölenlerle yeni doğanların sayısı eşit olacak!
All men stand equal before the law, do they not?
- Kanun önünde herkes eşittir, değil mi?
A thousand lives would not equal Sura's.
Bin kişinin canını alsam yine de Sura'nınkine denk olmaz.
I stand your equal with sword.
Kılıçta dengimsin.
Nicky treated me like an equal.
Ama Nicky bana eşit bir şekilde davrandı.
This proves that not everyone in this world is equal.
Bu dünyada herkesin eşit olmadığını kanıtlıyor.