English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ E ] / Erez

Erez Çeviri Türkçe

70 parallel translation
We'll deport goats, cows, geese to the Holy Land, to Erez Israel.
Tekelerimizi, ineklerimizi, kazlarımızı kutsal topraklara nakledeceğiz. İsrail, Erez'e! Ve tabii çocukları da!
The mission is to bring the community safely to the destination. To the Holy Land, to Palestine, to Erez Israel, like Moses, who led us out of Egypt.
Seçilen insanların görevi, bizi sağ salim kutsal topraklara Filistin'e, Erez-İsrail'e götürmektir.
God bless this train! That it will take us safely to Palestine, to the Holy Land, to the land of Israel!
Tanrı bu treni kutsasın ve bu tren bizi sağ salim ve sağlıklı olarak Filistine, kutsal topraklara ve Erez İsrail'e ulaştırsın.
I'm going to "Erez" for bread
Ekmek için "Erez" e gidiyorum. Seni sonra çağırırım.
So I say to Erez, " Erez, do me a favor.
Ben de Erez'e, "Erez, bana bir iyilik yap..."
"Listen, Erez, give me the MAG, or I'll take it by force!"
"Dinle Erez, ya MAG'i bana verirsin ya da zorla alırım!" dedim.
Erez, I'm out of toilet paper!
- Erez, tuvalet kâğıdı bitmiş.
Erez, don't sit there.
- Erez, oturma orada.
Erez, this is no time for jokes.
- Erez, şaka zamanı değil.
Erez, make Dad some coffee.
Erez, babana kahve yap.
We're going to graduate soon, Erez.
- Yakında mezun olacağız Erez.
Erez, Erez, stop!
Erez. Erez, dur.
- Erez!
- Erez!
Erez, a family is like a hand.
Erez, bir aile el gibidir.
Erez, Mom's right.
Erez. Annem haklı.
Erez, I'll iron it for you.
- Erez, ben ütülerim.
Erez, You're very independent.
Erez, sen bağımsızsın.
She's off limits, Erez.
Sözlere sığmıyor Erez.
Erez, I need your notebook.
Erez, defterin lazım.
Come on, Erez.
Hadi Erez.
I get you, Erez.
- Seni çözdüm Erez.
Erez, wait a second.
- Erez, bir saniye bekle.
You're not going to say anything to him? Erez!
Babana bir şey demeyecek misin?
Erez!
Erez! Erez!
Stop it, Erez.
Dur! Yapma Erez.
Erez, get the bag from my room.
Erez, odadan çantamı al.
Erez, come on!
Gidelim. Erez, hadi!
What's going on, Erez?
- Ne oluyor Erez?
What difference does it make, Erez?
Ne fark eder Erez?
Will you stay with me tonight, Erez?
Bu akşam benimle kalır mısın Erez?
Hey, Opher, Erez!
- Merhaba Opher, Erez.
Erez, come here one second.
Erez, bir saniye buraya gel.
Erez! Erez!
Erez!
Poor Erez is falling apart, because his father is sick, and...
Zavallı Erez hâlsiz kaldı çünkü babası hasta ve- -
What about you, Erez?
- Ya sen Erez?
Congratulations, Erez.
- Tebrikler Erez.
- I can work out.
- Sen hastalıklı doğdun Erez.
You were born an old man, Erez. You have osteoporosis.
Sende osteoporoz var.
It's not your fault, Erez!
- Senin suçun yok Erez.
Erez, flat tires don't cause accidents, believe me.
Erez, lastiğin patlak olması kazaya neden olmaz. İnan bana.
Besides, Erez is going.
Hem zaten Erez gidiyor.
- Erez.
- Erez.
That's very dangerous, Erez.
Çok tehlikeli Erez.
Be strong, Erez, do you hear me?
Güçlü ol. Erez, beni duyuyor musun?
Erez, will you let me shoot people in the street?
Erez, sokağın ortasında insanları mı vurduracaksın bana?
Opher, I want to speak with Erez.
- Opher, Erez'le konuşmak istiyorum.
Stop judging people, Erez.
İnsanları yargılamayı bırak Erez
Erez, what are you doing right now?
- Erez, şimdi ne yapacaksın?
Erez, look after yourself, okay?
Erez, kendine dikkat et.
Erez, I packed your bag.
Erez, çantanı hazırladım.
Erez, go away.
- Erez, çekil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]