Event Çeviri Türkçe
9,146 parallel translation
Oh, the event's calendar.
Ah, aktivite takvimi.
Mona Vanderwaal retained me to handle her affairs in the event of her demise.
Mona Vanderwaal ölümü durumunda özel işleriyle ilgilenmem için, beni işe almıştı.
What I'm wondering is why she hired you to deliver a package in the event of her death.
Ölümünden sonra paketi teslim etmek için neden sizi tuttu merak ediyorum.
They are, but they still want to hold the party for appearances, which means you get to officially host your first society event.
- Gerçekten mi? - Kesinlikle. Saygın bir elbise giymen gerekiyor.
We assumed that, in the event his crimes were recurrent, he took great care to dispose of his victims.
Tekrarladığı cinayetlerde cesetlerden kurtulmak için büyük çaba sarf ediyordu.
In any event, turning to one of his cronies in his hour of need would be risky.
Her ne olursa dostlarından birine gitmesi de riskli olurdu.
In any event, you've done all you can, and, uh, we thank you for your time.
Durum her neyse elinden geleni yaptın ve zaman ayırdığın için teşekkürler.
You think, in the event of their deaths, that you would be A.J.'s legal guardian?
Ölmeleri halinde A. J.'in yasal vasisinin sen olacağını mı düşünüyorsun?
I built this message into Ethan in the event of the worst-case scenario.
En kötü senaryoyu düşünerek bu mesajı Ethan'ın içine yerleştirdim.
In 6.5 months, the Homo sapiens genome will be diluted to the point that an extinction event is inevitable.
Altı buçuk ayda... İnsanların toplam geni o kadar azalacak ki, neslinin tükenmemesi imkansız.
With the fail-safe that John and Calderon created in the event that he exceeded his limits.
John ve Calderon, kendi limitlerini aşması durumunda oluşturdukları arıza emniyetiyle.
By the way, how do you like my preparations For tomorrow night's event?
Bu arada, yarın gece için yaptığım hazırlıklar hoşuna gidiyor mu?
Well, the whole point of the event is to bury the past.
Partinin tüm amacı geçmişi gömmek.
I don't think it's a good idea for me to go to a social event Hosted by a man who knows I killed his brother.
Kardeşini öldürdüğüm bir adamın düzenlediği bir sosyal aktiviteye katılmamın pek doğru olduğunu düşünmüyorum.
There's a black-tie event... that's all black and Thai chicks.
Siyah papyon kravat gecesi varmış. Hepsi siyah ve Taylandlı hatunlar var.
Typically, it's people who've witnessed a horrific or brutal event... soldiers reacting to the savagery of war, for instance.
Tipik olarak korkunç ya da vahşi olaylara tanık olmuş kişiler. Savaşın acımasızlığına tepki gösteren askerler mesela.
- Oh, I can't. I have that event for The Association of The Brooklyn Public Defenders
Brooklyn Kamu Hakları Derneği'nin bir toplantısı var.
'Cause if this thing is happening, it's not going to be a Boyle brothers event.
Çünkü eğer bu düğün olursa, Boyle kardeşler toplantısı olmayacak.
( Kiki ) I'd like for you to donate a vehicle to City Bounty Food Bank's benefit next week to be auctioned off at Cipriani. It's a nice event.
Gelirini sizin adınıza Belediye Aşevi'ne bağışlamak üzere gelecek hafta Cipriani'de açık arttırmada bir araç satalım diyorum.
Your Honor, in the absence of any concrete evidence that my client was not protecting his own son, which is, in fact, the case, I am trying to create a picture of the conditions precedent to the event itself.
Sayın Yargıç, müvekkilimin kendi çocuğunu korumadığına dair ortada hiçbir delil yokken, bu davada yaratmaya çalıştığım şey kanıtları ortada olan emsal olayın resmidir.
In any event, that is no longer the feature of Mrs. Powell's property which interests me the most.
Neyse Bayan Powell'ın mülkünde dikkatimi çeken şey o değil.
In either event, you should make sure that Ms. Harper doesn't leave your side.
Her iki durumda da Bayan Harper'ı gözünüzün önünden ayırmamalısınız.
We have to merge the inner and outer event horizons.
- İç ve dış ufku birleştirmemiz gerekiyor.
That was a corporate event.
O bir şirket eğlencesiydi.
That... that was a corporate event.
O — O bir şirket etkinliğiydi.
.. all the data points to the same conclusion, that this will be an ELE - an Extinction Level Event.
Tüm veriler aynı şeyi gösteriyor. KYO olacak. Kitlesel bir yok oluş.
If I'd known the kind of guests the event would draw, I would have canceled the tasting.
Eğer ziyaretçilerin böyle olacağını bilseydim, hemen iptal ederdim.
Timing of the event is terrible.
Olayın zamanlaması çok kötü.
Why are you interrupting my game in the middle of the most important sporting event of my career?
Neden kariyerimin en önemli spor müsabakasında oyunumu bölüyorsunuz?
We are the only non-federal agency ever invited to this event.
Biz bu tatbikata davet edilen tarihteki ilk federal olmayan ekibiz.
Also, thank you for including us in this event.
Ayrıca tatbikata bizi de aldığınız için teşekkür ederiz.
And what was the most incredible event... when I shot you in front of all your friends?
Ve de en inanılmaz olay da benim arkadaşlarının önünde seni vurmam mıydı?
In "Bare Reflections," Carson Bare takes Amber to a event called a munch.
Açık Fikirler'de Carson Bare Amber'ı "munch" adlı bir aktiviteye götürüyor.
Even though he was only a witness, that moment created a single event imprint on his love map and probably started his interest in breath play.
Sadece tanık olmuş olsa bile bu olay aşk hayatına damga vurdu ve muhtemelen nefes oyununa ilgi duymaya başladı.
In the event of a catastrophic failure, she pulses all her data to the nearest satellite.
Yıkıcı hatalar olma durumuna karşı aldığı her bilgiyi en yakın uyduya gönderiyordu.
We have spent months planning for this event... and years preparing ourselves emotionally, spiritually to gather here tonight, not in grief, but... in tribute to those we've lost.
Bu etkinlik için aylarca uğraştık. Ve yıllarca kendimizi duygusal yönden ruhsal yönden burada toplanabilmek için hazırladık. Hüzün içinde değil kaybettiklerimize karşı hürmet içinde.
Half the HPD is gonna be out here for that charity event next week, watching you tee off.
Haftaya polis teşkilatının yarısı yardım kampanyasının başlangıç vuruşu yapmanı izlemek için burada olacak.
Why would Natalie Waters throw such an extravagant event?
Neden Natalie Waters bu kadar abartılı bir parti düzenliyor?
It was a single event. A young soldier alone.
Bugünkü olay tek başına hareket eden genç bir asker tarafından yapıldı.
So the sock in the mouth and the 7 broken fingers must be related to a specific event.
Ağızdaki çorap ve 7 kırık parmak belli bir olayla ilgili olmalı.
And if I'm guessing, an event involving Devon White.
Tahminimce de Devon White ile alakalı bir olay.
In the event I'm unable to identify the issue, a full reboot may be the only recourse.
Bu durumu ben tam olarak adlandıramadım, belki de tam yeniden başlatma bunun tek tam çözümü olabilir.
Galactic Authorities continue their investigation into what they've classified as an Extinction Level Event on a Hab-1 world under the directorship of The Mikkei Combine.
Galaktik Otoriteler Mikkei Combine yönetimindeki Hab-1 dünyasında olan fesih seviyesindeki patlamayla ilgili araştırmalarına devam ediyor.
I was programmed to interact with this ship's crew in the event your android becomes incapacitated.
Android'inizin iş yapamaz duruma gelmesi halinde bu geminin ekibiyle etkileşimde bulunmak üzere programlandım.
I'll start, like, an event page.
Bir etkinlik sayfası açarım.
Saving the Blue Bomber for the main event.
Mavi bombacıyı sona saklıyorsun demek.
When we find him, let's make a spectacle of the event.
Onu bulduğumuz zaman bu olayı büyük bir gösteriye dönüştürelim.
On the whole, I think everyone finds it a very important event and even more so, the fact we're abroad and not able to celebrate it at home.
Sonuçta bence herkes bunu, çok önemli bir olay olarak görüyor ve daha fazlası yani, şu bir gerçek ki yurt dışındayız ve bunu evde kutlama imkanımız yok.
Newly minted leader of the Gemini coven and all, I don't even need a celestial event to zap us there. Ok.
Gemini meclisinin yeni lideri olarak oraya gitmek için bir gökyüzü olayına bile ihtiyaç duymam.
17 days of the worldwide event has now begun.
Dünya çapındaki 17 günlük etkinlik bugün başladı.
It's almost in bad taste to be throwing an event like this when your good friend is clinging to life in a hospital bed.
Sanırım, biriniz eksik.