Every time i look at you Çeviri Türkçe
166 parallel translation
Now every time I look at you...
Şimdi sana her baktığımda...
Every time I look at you, I say : we got all kinds of natural resources back home, we ain't got that.
Sizi her gördüğümde, Teksas'ta hemen hemen herşeyimiz var ama böyle bir şey yok diye düşünüyorum.
Every time I look at you, my heart sings.
Size her bakışımda, kalbim şarkı söylemeye başlıyor.
# # Every time I look at you I sigh
# # Every time I look at you I sigh
That's not what I see every time I look at you.
Nedense sana baktığımda bunu göremiyorum.
Man, every time I look at you I feel like there's a bird singing in my ribs.
Sana her baktığımda göğsümde bir kuş şarkı söylüyor gibi hissediyorum.
Every time I look at you I don't understand
Sana her bakışımda anlayamıyorum
Mmm, every time I look at you I don't understand
Sana baktığımda hiç anlamıyorum
Why is it every time I look at you, I want to put my hands all over you?
Neden sana her baktığımda her yerine dokunmak istiyorum?
Every time I look at you today, I say to myself, "Carla's not so bad."
Bugün sana her baktığımda kendime, "Carla o kadar da kötü değil." diyorum.
Now, every time I look at you
Sana her baktığımda
Every time I look at you, I could tell exactly what you're thinking.
Sana ne zaman baksam aklından ne geçtiğini okuyabiliyorum.
I see them every time I look at you.
Sana her bakışımda onları görüyorum.
Every time I look at you, I get sick to my stomach thinkin'what my life could've been if I never bumped into you.
Sana her baktığımda, midemi bulandırdın eğer hayatıma girmeseydin, hayatım nasıl olurdu diye düşüyordum.
♪ Every time I look at you ♪
# Ne zaman sana baksam #
( sing ) Every time I look at You ( sing ) ( sing ) I don't understand ( sing )
Ne kadar baksam sana, anlamıyorum...
This is not true, bill. Every time i look at you, You look like you're having a pretty good time.
Sana her baktığımda epey güzel zaman geçiriyormuş gibi duruyorsun.
But every time I look at you, I'll see him.
Ama sana her baktığımda onu görüyor olacağım.
It's just, every time I look at you all I can see is people dying.
Bu sadece sana her bakışımda halkımın öldüğünü görüyorum.
I say that every time I look at you.
Sana her baktığımda bunu diyorum.
Every time I look at you, you're different.
Sana her bakışımda değişmiş oluyorsun.
I feel this overwhelming feeling of trust... every time I look at you.
Sana her bakışımda, ezici bir güven duygusu hissediyorum.
Every time I look at you, I get the shivers!
Sana her baktığımda içim ürperiyor!
What torments me now is that every time I look at you,
Şu an bana azap çektiren, ne zaman sana baksam...
Every time you look at me I can see it running over its slogans :
Bana her baktığında sloganlarına devam ettiğini görüyorum :
So all I can say is to consider that every time you look up at that building you're in a position to point with pride and... - that you'll find it is to develop your reflexes.
Tek diyeceğim o binaya her baktığınızda elinizle gösterip gurur duyabilirsiniz reflekslerini geliştirmek için olduğunu anlayacaksın.
Yeah, I saw that. Every time I look at this, I feel so proud of you.
Bu fotoğrafa her baktığımda seninle gurur duyuyorum.
Every time I'm reading a magazine, and I see something I think you might like and I say, "Peg, look at this," you know what you do?
Ne zaman bir dergi okusam ve senin beğeneceğin bir şey gördüğümde ve ben "Peg, şuna bak" dediğimde sen ne yapıyorsun, biliyor musun?
I bet you go all girly and giggly every time you "look at me"!
İddiaya girerim ki, bana her baktığınızda hepiniz, kız gibi kıkırdıyorsunuzdur!
Why is it every time you look at me, you like as though I've got something you're afraid to catch?
Söyler misin, neden bakışların benden nefret ediyormuşsun gibi?
Every time you say that, every time you look at me like that, Michael, I wanna come right out of my skin.
Bunu her söylediğinde... bana her böyle baktığında Michael... bedenimden kurtulmak istiyorum.
Every time you say that... every time you look at me like that, Michael... I wanna come right out of my skin.
Bunu her söylediğinde... bana her böyle baktığında Michael... bedenimden kurtulmak istiyorum.
Why is it that every time I give you a compliment you look at me like I'm trying to hit on you?
Neden sana her iltifat ettiğimde sanki sana vurmuşum gibi bakıyorsun?
And every time I look at her... ... I'll see you.
Ona her baktığımda seni göreceğim.
( sing ) Every time I look at You I don't understand ( sing )
Ne zaman baksam sana, anlamıyorum...
Every time you look at it... I want you to remember that you are a good person.
Buna her baktığında iyi bir insan olduğunu hatırlamanı istiyorum.
And every time you look at it I want you to remember that you are a good person.
Ve buna her baktığında senin, iyi bir insan olduğunu hatırlamanı istiyorum.
Every time I look at them... or I listen to them... or I dream about them... I'll see you.
Ne zaman onlara baksam... onları dinlesem... veya onları hayal etsem... seni göreceğim.
I can see it every time you look at me.
Görebiliyorum.
I don't need you in someone's face every time they look at me.
Bana her yan bakanın karşısına dikilmeni istemiyorum.
'Cause every time I look at them now. I'll think of you boys fighting.
Çünkü artık onlara her baktığımda, aklıma kavga edişiniz gelecek.
Every time you look at her, I see it in your face.
Ona her baktığında yüzünde görüyorum.
Because every time you look at me you see all the dirty little things I've done all the lives I've taken because of you!
Çünkü ne zaman bana baksan yaptığım pis şeyleri hatırlıyorsun son verdiğim bütün hayatları.
Oh, look at you. You get more handsome every time I see you.
Her seferinde daha yakışıklı görünüyorsun.
Every time you look at me... I see it in your eyes.
Ben ne zaman sana baksam gözlerinde bunu görüyorum.
- Every time you see us together you look at me like I'm cheating on you. - It's not.
- Değil.
And every time you look at that, I just want you to think :
Ona her bakışında, şöyle düşünmeni istiyorum :
All I know is, every time you look at Michelle, or think about her, you smile.
Tek bildiğim, Michelle'e her baktığında, veya onu düşündüğünde, gülümsüyorsun.
Because you gave me that picture. Now every time I look at me, I think of you.
Cunku bana o resmi verdin ve simdi ne zaman o resme baksam seni dusunuyorum.
I'll bet if I look back at the footage I'll see something, maybe a light somewhere that lights up every time you want her to fold.
İddiaya girerim kayıta bakarsam bir şeyler görürüm. Belki onun pas demesini istediğinde bir yerlerde ışık yanıyordur.
And every time that I look at Sawyer, every time I feel something for him, I see you, Wayne.
Ne zaman Sawyer'a baksam, ne zaman ona karşı bir şeyler hissetsem seni görüyorum, Wayne.