Except this Çeviri Türkçe
2,296 parallel translation
Except this one day, he steps to me.
O gün öyle olmadı, bana doğru geldi.
Except this scene is incomplete.
Aslında bu sahne tamam değil.
Well, except this... The world's first phone-book-armored car.
Bu demek ki, kanatların rüzgar basıncı helikoptere tırmanmanıza etki etmiyor.
Except this isn't really smoke.
Ama bu aslında duman değil.
Except this time, they put a man in the morgue.
Bu seferki hariç, bu sefer bir adam ölmüş.
Except this time it didn't work.
- Ama bu sefer sonuca ulaşamadı.
I mean, she's perfect in every single way, Except this very, very disturbing little quirk.
Bu rahatsız edici ilginç alışkanlığı dışında her yönden kusursuz bir kadın.
Except this guy was married to some ugly bitch.
Tabii bu adam çirkin bir karıyla evliydi.
All the other windows I checked have been varnished shut, except this one.
Kontrol ettiğim tüm pencerelerde cila var. Bu hariç.
Except this time, your douchebag brother decided not to pay me.
Bunun dışında senin aşağılık kardeşin, bana ödeme yapmamaya karar veriyor.
All except this one Social Studies.
"Hayat Bilgisi" hariç hepsi.
Except this time you could actually lose.
Ama bu defa gerçekten kaybedebilirsin.
Except this time.
Bu sefer hariç.
Except this one.
Bu hariç.
Oh, except this one.
Bu seferki hariç.
Except this one time.
Bunun dışında.
He testified on every murder except this one.
Bu dava hariç, tüm cinayet davalarında ifade vermiş.
Except this time, at your mum and dad.
Ama bu sefer annen ve babanla beraber.
Except this afternoon, when I really needed it.
Tabii bugün dışında, ki o kadar da ihtiyacım vardı.
Except for this place here.
Bu yer hariç.
.. as because I am all alone in this world except for my Mashi.
Çünkü bu dünyada "Mashi" min dışında tamamıyla yalnızım.
They're all good parts. Except for this one.
Bunun dışında hepsi çok güzel.
There's nothing we can do with this, except pass it on.
Bilgiyi aktarmaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok.
At first sight, a world this small shouldn't be able to hold onto such a dense atmosphere, except Titan lies in one of the coldest regions of the solar system, and that makes all the difference.
İlk bakışta, bu küçüklükte bir dünyanın böyle yoğun bir atmosferi üzerinde tutması mümkün olmayabilir. Güneş sisteminin en soğuk bölgelerinden birinde bulunan Titan haricinde. ve bütün farkı yaratan budur.
Most of the flesh was decomposed or eaten by parasites, except for this area, around his eye and cheek.
Etin çoğu bileşenlerine ayrılmış ya da parazitler tarafından yenmiş ama yanağın etrafındaki bu kısım hariç.
I don't know why I'm telling you this, Except... you seem like you're really trying to help someone.
sana bunu neden anlatıyorum bilmiyoruym, gerçekten birilerini yardım etmeye çalışıyormuş gibi olan halin dışında.
Except in this case it passes to the surviving brothers.
Bu durumda sağ kalan kardeşlere geçiyor.
All except for this fellow, sir.
- Bu adam dışında ettik efendim.
Everybody except for this chap we couldn't identify.
- Kimliğini belirleyemediğimiz tek kişi haricinde hepsini sorguladık.
Except for this one. That's right.
- Bu hariç, evet.
It's like if I said "You can sit anywhere in this room except... that chair."
"Şu sandalye haricinde istediğin yere oturabilirsin" desem de aynı şeyi yapacaksın.
The lake would probably appear very, very similar to this, except for the scale.
Göl muhtemelen çok çok buna benzer olurdu, büyüklüğü dışında.
Does that mean you - you'll allow me to escort you nothing would make me happier, except maybe saving this for later.
Bu sana eşlik etmeme izin verdiğin anlamına mı geliyor? Hiçbir şey beni daha mutlu edemez. Belki bunu sonraya saklamak dışında.
See no one, speak to no one, and don't step foot outside this apartment except for your interview.
Kimseyle görüşmeyeceksin, kimseyle konuşmayacaksın görüşmen dışında bu binadan başka bir yere adım atmayacaksın.
There's nothing for Miles except for this old house.
Bu eski ev haricinde kilometrelerce bir şey yok.
If I was writing this, the murder would have nothing to do with the spy game, except that it gave the killer an opportunity to act.
Ben bunu yazıyor olsaydım casusluk oyununun katile davranma fırsatı vermesi dışında cinayetle alakası olmazdı.
This is just like a mimosa, except for it's got wine instead of champagne and no orange juice.
- Eee, ne var? Mimoza gibi sadece şampanya yerine içinde şarap var... -... ve portakal suyu yok.
And it won't affect this company, by the way, Except we all might have really good football seats.
Ve herkesin süper maç koltukları olması dışında bu şirketi de etkilemeyecek.
Except for this time.
Bu olay dışında.
These tools are ancient, except for this shovel.
Bu aletler eski bu kürek hariç.
This has nothing to do with Sarah, except for the fact that she works for this company.
Bunun Sarah'la bir ilgisi yok bu şirket için çalışıyor olduğu gerçeğini saymazsak.
We rarely see this kind of gap between achievement and aptitude except in families where at least one of the parents is in prison.
Böyle arada kalma durumlarını çok nadir görürüz tabii velisinden biri hapishanede değilse.
Well we've got one ex-con, a few dishonorable discharges, all I low-ranking, except for this guy.
- Biri eski mahkum, birkaçı şerefsizlikle ordudan atılmış askerler. Hepsi rütbesizmiş, bu adam hariç.
Except for this one.
Bu hariç.
So this is one of your shape charges, right, except the blast is aimed downward?
Bu senin boşluklu imla hakkın, değil mi patlama alanının aşağıya doğru yönlendirildiğini saymazsak. - Evet.
Except for this one easily ignorable blip...
Kolayca yok sayılabilecek şey dışında...
You see, in this big chamber, which is a really huge... - it's the biggest in the cave... - there are no paintings except right at the end.
Gerçekten büyük olan bu alanda, ki mağaradaki en büyük alan burası, hiç resim yok. Taa en sondakiler dışında.
This is a similar device, except, rather than put the water in it, you would put this in the water.
Bu da benzer bir alet ama suyu bunun içine koymak yerine bunu suyun içine koyuyordunuz.
Except it wasn't as easy as all that, because even with the best microscopes this is all they could see,
Ama her şey bu kadar kolay değildi çünkü en iyi mikroskoplarla bile görebildikleri tek şey buydu.
That is to say that all the ordinary particles that we know about have this sort of mirror image, that there's this extra set of particles that is in the dark sector that don't interact in any way with the ordinary material except through the force of gravity, which is very weak.
"süpersimetrik parçacıklar" dır ki teorinin dediğine göre bütün bildiğimiz sıradan maddeler bu tür bir karşıt görüntüye sahip, çok zayıf olan kütleçekimi gücü haricinde sıradan maddeyle hiçbir şekilde etkileşime girmeyen bu karanlık bilginin içerisindeki extra parçacık kümeleridir.
Antiprotons from machines like this and from cosmic rays and other natural sources form another half of an antimatter Universe. Put them together, and you've got a complete antimatter mirror Universe which just looks like ours except everything is backwards, everything is mirrored together.
aniden, dünya biz bunu biliyorduk dedi bir sürü yabancı varlığın varlığını bazı şeyler pozitronların radyoaktif çürükleri gibi muz gibi ya da kozmik ışınlar evrenin yarısı antimaddeden meydana gelmiş antiproton makineleri de ve kozmik ışınlar ve diğer doğal kaynaklar bir şekli olmayan anti-madde ile evren var olmuş
except this time 34
except this one 27
this 8555
this is 5015
this way 5411
this is my bedroom 18
this is your captain speaking 58
this is it 3373
this is important 545
this is bad 606
except this one 27
this 8555
this is 5015
this way 5411
this is my bedroom 18
this is your captain speaking 58
this is it 3373
this is important 545
this is bad 606
this is bullshit 584
this one 1756
this isn't you 235
this is awesome 376
this is me 479
this is different 405
this is weird 356
this is crazy 1291
this is fun 448
this is a 428
this one 1756
this isn't you 235
this is awesome 376
this is me 479
this is different 405
this is weird 356
this is crazy 1291
this is fun 448
this is a 428
this is ridiculous 1419
this isn't right 330
this is for you 917
this is the guy 68
this time 1599
this is not good 352
this is a bad idea 175
this morning 1627
this isn't 241
this is good 1083
this isn't right 330
this is for you 917
this is the guy 68
this time 1599
this is not good 352
this is a bad idea 175
this morning 1627
this isn't 241
this is good 1083