English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ E ] / Excess

Excess Çeviri Türkçe

851 parallel translation
In the days of our greatest civilisation, we drank to excess.
Uygarlığımızın en şaşaalı zamanlarında, çok fazla içki içerdik.
Even including excess of virtue itself.
Erdemin aşırıya kaçması da buna dahildir.
I thought writers drank to excess and beat their wives.
Yazarların aşırı içki içip karılarını dövdüğünü sanırdım.
And do you know what they've done already with that excess profits tax?
Vergilerden yararlanmak için yaptıkları artık aşırıya kaçtı biliyor musun?
I told him to pay the excess, and he turned nasty.
Farkını ödemesini söyledim, o da olay çıkardı.
For one day, in an excess of jealous rage, he strangled her, and then sat down in front of the mirror your mirror and cut his throat.
Kıskançlığın dozunu kaçırdığı bir gün... Onu boğdu ve aynanın karşısına geçip oturdu. Senin aynanın... ve boğazını kesti.
You have 16lb excess baggage.
- 7,5 kg fazla bagajınız var.
I don't want any excess weight.
Daha fazla ekstra yük istemiyorum.
So I just followed that 90 pounds of excess baggage to Mexico City.
Bu yüzden ben de bu 41 kiloluk fazladan eşya yükünü Mexico City'e kadar takip ettim.
I'll carry the excess over to next month.
Fazlasını önümüzdeki ayın hesabına eklerim.
On behalf of the underprivileged children of this town... I'd like to thank you over-privileged ladies... for sharing your excess privileges with us.
Siz ayrıcalıklı hanımlara, fazla gelen ayrıcalıklarınızı paylaştığınız için kasabanın ayrıcalıklardan yoksun çocukları adına teşekkür etmek istiyorum.
" Give me excess of it, that, surfeiting, the appetite may sicken, and so die.
"Beni tıka basa müzikle doyurun ki, aşka olan iştahım tıkansın ve ölsün."
No excess is absurd.
Abartı olmaması absürddür.
Mmm-hmm. To excess?
ÇOK mu?
To excess?
ÇOK mu?
Well, don't you call it excess when a man never lets a day go by without stepping into some cheap tavern, bringing home a lot of riffraff, people you never heard of?
Hiç şaşmadan her gün ucuz bir meyhaneye giden, hiç tanımadığın insanları, ayaktakımını eve getiren birine çok içiyor denmez mi?
If you don't call that excess, Doctor, I'm sure I don't know what excess is.
Buna çok denmezse, "çok" ne demek ben bilmiyorum.
Is not this an excess of your imagination?
Bu hayal gücünüzün abartması olmasın?
Since M. Miller is employed by the same insurance companies... who rule the Tremayne policies, and stand to save an excess of 300.000 $ if murder rather than a simple accident can be proved -
Bay Miller Tremayne poliçelerini elinde bulunduran aynı sigorta şirketinde çalıştığı için basit bir kaza yerine cinayet olduğu kanıtlanırsa üç yüz bin doların üzerinde bir meblağı kurtarma...
I drank to excess out of professional conscience.
Profesyonel bilinçten dolayı içkiyi fazla kaçırdım.
I do consider you and your morality excess baggage... but since I'm off to Frankfurt tonight at 8 : 30...
Sana ve bu ahlaklı tutumunu takdir ediyorum ancak bu gece 8 : 30'ta Frankfurt'a gidiyorum...
They say, "A little sake may longevity assure, but taken to excess..."
Derler ki, "Bir lokma sake uzun ömür sağlar ama aşırıya kaçıldı mı..."
When the fuel runs out, the rocket gets detached, saving the train from excess weight, and returns to Earth.
Ne zaman yakıt biterse, roketin aşırı ağırlıklardan kurtulması ve Dünya'ya dönüşü için kullanılacak.
And it seems to me that this terrible wave of vice and sexual excess which has been flooding the world since the war, might well in part be due to the decline of the old standards.
Ve bana öyle geliyor ki savaştan sonra çığ gibi büyümeye başlayan seks ve kötü alışkanlık düşkünlüğünün sebebi,.. ... eski geleneklerimizden uzaklaşmamızdır.
Those men would have been excess baggage.
O adamlar bize fazladan yük olacaktı.
Aren't you bored by this excess of happiness?
Bu aşırı mutluluktan sıkıldın değil mi?
We are not accustomed to such an excess of zeal.
Böyle bir çalışma azmine alışık değiliz.
These extended lunch hours give my boss excess acid.
Uzun öğle molaları patronumun mide asidini azdırıyor.
Gets rid of the excess energy.
Fazla enerjiden kurtulmak için.
What do you do with your excess energy?
Siz fazla enerjinizle ne yaparsınız?
Well, we do a lot of things with my excess energy.
Şey, benim fazla enerjimle biz bir sürü şey yapıyoruz.
Your methods, so far as this court can discern, showed what we shall cautiously term an excess of zeal.
Metodlarınız, bu mahkemenin tespit edebildiği kadarıyla bize gösterdi ki, "aşırı bir heves" söz konusu.
An excess of love, perhaps
Kara sevda, belki de...
My plane will get you to New York on time with your excess luggage.
Uçağım sizi New York'a büyük bagajınızla birlikte zamanında ulaştıracak.
I don't have to pay excess baggage to the car.
Ağırlık fazlası için arabaya para ödemem gerekmiyor.
.as a final resort, the excess poison can be exhaled through the lungs.
Son çare olarak, aşırı derecede zehir akciğerlerden çıkıp nefes olarak verir.
It seems to be that, perhaps out of an excess of caution, my colleagues keep asking you indirect questions to which you can only reply in a roundabout way.
Hissediyorum ki meslekdaşlarım aşırı dikkat göstererek dolaylı sorular sorup duruyorlar siz de onları ancak dolaylı yanıtlayabiliyorsunuz.
The lymphatic system drains off excess fluid from the tissues.
Lenf sistemi dokulardaki fazla sıvıyı dışarı çekip boşaltır.
You brought a little excess baggage.
Fazladan küçük bir şey getirdiğinizi duydum.
Well in excess of it's rapid rate of increase, accordingly the slowdown in the economy that began in the middle of last year intensified, perhaps even to the point of growth stalling out around the turn of the year.
Bu artış hızının aşırılığına bağlı olarak geçen yılın ortalarında başlayan ekonomideki yavaşlama,... yıl sonuna doğru yoğunlaştı ve neredeyse büyümeyi durma noktasına getirdi.
There is very little excess weight, except among the passengers.
Ağırlık fazlalığımız çok değil.
terrestial with a mild excess of oxygen.
Dünya'daki gibi ama oksijeni biraz fazla.
You know, the one thing I have excess of here is the troublemaker.
Burada fazlasıyla sorun çıkaracak adam var.
The Lieutenant informs me that 35 lumberjacks and 17 MPs were injured and six hospitalized and that property damage was in excess of $ 3,000.
Teğmen bana 35 keresteci ve 17 askeri polisin yaralandığını ve altı tanesinin hastaneye kaldırıldığını ve oluşan maddi hasarın $ 3,000 dan fazla olduğunu söyledi.
She smiled to excess, but she chewed with real distinction.
Güldü mü ağız dolusu gülerdi. Lokmayı çiğneyişi bile bir başkaydı.
My true love is grown to such excess
Sevgim öylesine büyüdü ki.
Get rid of the excess baggage in the next room.
Yan odadaki fazla yükten de kurtulun.
It's faint, sir, but it consistently reads an excess of predictable energy level.
Zayıf, fakat sürekli bir tahmin edilebilir enerji fazlalılığı gösteriyor. İlginç.
I have this energy in me, Alice, this excess...
İçimde bana fazla gelen bir enerji var Alice- -
He'll be traveling in excess of 200 mph.
Gezerken saatte 200 mili aşacak.
Stalin, too - but their error was not one of excess.
- Stalin de.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]