Excites Çeviri Türkçe
250 parallel translation
Her manners are dreadful, and she excites Klara to do things beyond her strength.
Terbiyesi korkunç, ve gücünün ötesinde şeyler yaparak Klara'yı heyecanlandırıyor.
But Fraulein seems to think she excites you beyond your strength.
Ama Frolayn, onun seni gücünün ötesinde heyecanlandırdığını düşünüyor.
- I'm glad it excites you. It frightens me.
- Seni heyecanlandırıyor, beni korkutuyor.
Now, it is money that excites me. And it is you that made me this way.
Şimdi beni heyecanlandıran şey, para... ve beni bu hale getiren sensin.
The news excites people.
Haberler beni heyecanlandırır.
It excites him to see us suffer.
Bizim çile çektiğimizi görmek onu heyecanlandırıyor.
It excites him to be around the criminal type.
Cani tipli kişilerin etrafta olması ona heyecan veriyor.
It excites him.
Kendisini tahrik ediyor.
It excites him needlessly.
Onu yok yere heyecanlandırıyor.
The emerald excites me physically, like a man.
Zümrüt beni tahrik ediyor.
Each of you excites me more because of the other.
Her biriniz bir diğerine göre beni daha çok heyecanlandırıyor.
Snow excites me so.
Kar beni çok mutlu ediyor.
It excites me.
Beni heyecanlandırıyor.
Your mind excites me, I admire the police.
Zekâları hoşuma gidiyor, polislere saygı duyuyorum.
So if you do, it's obviously because it excites you.
Ödüyorsan, bunun açık sebebi seni heyecanlandırıyor olması.
It excites me.
Beni heyecanlandırıyor..
It excites me.
Beni heyecanlandırdı.
No, it excites me.
Hayır, beni heyecanlandırıyor.
It's pleasant enough and excites the mind, if you understand.
Yeterince güzel ve zihni uyarıyor, anlıyorsun ya.
No, it excites the old geezers.
Hiç de değil. Çünkü yaşlıları heyecanlandırıyor.
It excites me too much.
Fazla heyecanlanmamı sağlıyor.
- Your breath excites us from here.
- Yakından nefesiniz bize heyecan veriyor.
I happen to have the kind of body that excites both persuasions.
O zaman, içim bir çeşit heyecana kapıImıştı ama bazı erkekler heteroseksüeldir.
It excites you, darling.
Bu çok tahrik edici, aşkım.
It excites us even more.
Bizi daha çok tahrik ediyor.
It excites most men.
Çoğu erkeği heyecanlandırır.
This tune by Beethoven always excites me.
Bu Beethoven'ın beni her zaman heyecanlandıran melodisi.
But you're the one that truly excites me.
Ama yine de beni sadece sen tahrik ediyorsun.
Nothing excites her.
Hiçbir şey ilgisini çekmiyor.
- I can tell it excites you.
Seni heyecanlandırdığını söyleyebilirim.
A little. But that excites me all the more
Belki biraz ama bu durum beni daha da heyecanlandırıyor.
Nick excites me.
O beni heyecanlandırıyor.
The pounding of the saddle excites me.
Eyerin vurması beni heyecanlandırıyor.
What excites me is the way you speak.
Senin konuşman bile beni tahrik etmeye yetiyor.
He uses you, jealousy excites him.
O seni kullanıyor kıskançlık onu heyecanlandırıyor.
Then it's money that excites you, perhaps?
O zaman belki de para yüzünden.
It excites me more if you don't charge me...
Eğer benden para almazsan bu beni daha çok heyecanlandırır...
What good is it to leave the gas tank emp... the activity excites them.
Depoyu boş bırakmanın iyi bir... - Hareket onları heyecanlandırıyor.
Everything excites me.
Herşey beni heyecanlandırıyor.
- lt excites women.
- Kadınları etkiliyor.
- It excites them. You know what I mean?
- Beni anlıyormusun?
It so excites you, you risk death... For you.
Bu seni sarhoş ediyordu ve bu coşkuyla ölüme meydan okuyordun.
- The more it excites me
- "The more it excites me"
The more you resist, babe the more it excites me
"The more you resist, babe the more it excites me"
It's funny, but that excites me.
Tuhaf ama heyecan veriyor.
It excites him.
Bu onu heyecanlandırır.
And the fact that he's in love with someone else excites me even more.
Ve onun başka birisine aşık olması beni daha da heyecanlandırıyor.
Is that why this case excites you?
Bu olay sizi bu yüzden mi heyecanlandırıyor?
I love this, it excites me.
Bu çok baştan çıkartıcı.
- It excites you?
Bilmiyor musun? Seni heyecanlandırıyor mu?
It excites me.
Yüzbaşı Barclay, derhal kargo hangarı 5'e rapor verin.