Expand Çeviri Türkçe
1,603 parallel translation
Can you expand the grid search for Ben Stockton to Clarksburg?
Ben Stockton araştırmasını Clarksburg'e genişletebilir misiniz?
To determine whether the parasite would expand rapidly back into his brain when we took him from the radiation source, I think it did.
Parazitin onu radyasyon kaynağından uzaklaştırdığımızda beynine tekrar hızlı bir biçimde yayılıp yayılmayacağını anlamak için. Ve sanırım öyle yaptı.
I... thought I'd expand my horizons a bit.
Ben... biraz ufkumu genişletmeyi istedim.
If you don't, the air will expand and your lungs will explode.
Eğer yapmazsan hava genişler ve ciğerlerini patlatır.
The war we fought to expand our territory, to protect our borders from the Indians and their French allies, it was a costly affair.
Topraklarımızı genişletmek,... sınırlarımızı Kızılderililerden ve onların Fransız müttefiklerinden korumak için, yaptığımız savaş pahalıya mal oldu.
Back in'92, Mexicans tried to expand their Oakland dope base.
92 yılında Meksikalılar Oakland'daki uyuşturucu alanlarını genişletmeye çalıştılar.
Maybe it's time for me to... expand my customer base.
Belki de artık müşteri altyapımı geliştirmem gerekiyor.
I said expand, not exchange.
Genişletmek dedim, değiştirmek demedim.
The countdown will give me time to expand it with the experiments I shall perform..... on you.
Geri sayım bana, bunu üzerinizde deneyler yaparak geliştirmek için zaman verecek.
My dear friends, I humbly submit that Doyce and Clennam have more than enough funds to pay off all our creditors AND expand the factory.
Sevgili arkadaşlarım, naçizane bir şekilde ifade ediyorum ki Doyce ve Clennam'ın elinde tüm alacaklılara paralarını ödedikten sonra bile fabrikayı büyütmek için yeterince fon var.
I'm trying to persuade Doyce to expand the factory.
Doyce'u fabrikayı genişletmeye ikna etmeye çalışıyorum.
And, as the majority walks around oblivious to this reality, the banks in collusion with governments and corporations continue to perfect and expand their tactics of economic warfare, spawning new bases, such as the World Bank and International Monetary Fund [IMF],
Çoğunluk bu gerçeğe duyarsız iken, bankalar, hükümetler ve şirketlerle birlikte ekonomik savaş taktiklerini mükemmelleştirmeye ve genişletmeye, Dünya Bankası ve Uluslararası Para fonu ( IMF ) gibi yeni üsler edinmeye, aynı zamanda yeni bir tip asker geliştirmeye devam ettiler.
But it takes time for this light to reach us and, in that time, the universe continues to expand.
Fakat bu ışığın bize ulaşması zaman alıyor ve bu zamanda, evren genişlemeye devam ediyor.
The cameras protect what remains of this valuable site, a record of how the Mediterranean Sea enabled civilisations to expand.
Kameralar bu değerli siteden kalanları Akdeniz'in nasıl uygarlıkları genişlettiğini gösteren kanıtları koruyorlar.
Didn't you promise to expand Korean,
Korece'yi ilerletmek için söz vermemiş miydiniz?
As the committee's President, I order you to expand those classes.
komitenin başkanı olarak o sınıfları genişletmen için sana emrediyorum,
Here, we can expand our knowledge of things that affect our daily lives... and learn how natural events and people... are affecting our fragile environment.
Burada bizim günlük yaşamımızı etkileyen madde bilimimizi geliştirebiliriz ve doğa olaylarıyla insanların bizim nazik ortamımızı nasıl etkilediğini öğreniriz.
But after doing business for a while, there comes a time when you need to expand your business.
Yine de bir süre çalıştıktan sonra işini geliştireceğin bir zaman gelir.
I'll expand the quarantine zone, order an evacuation.
- Karantina bölgesini genişletip, boşaltma emri vereceğim.
Well, we'll start with the New York store and if the clothes do well, we'll expand to all 59 stores.
New York mağazalarıyla başlarız ve iyi iş yaparlarsa 59 mağazanın tümüne dağıtırız.
There are reports of an alliance between the warmongers... of Germany, Italy and Japan... which threatens to expand World War II to the shores of Australia.
Savaş çığırtkanlığı yapan Almanya, İtalya ve Japonya'nın ittifak kurduğu ve şartlar böyle devam ederse, İkinci Dünya Savaşı'nın Avustralya kıyılarına kadar yayılacağı bildiriliyor.
Ladies and gentlemen, get ready for a night that will overwhelm your senses, expand your mind, and thrill your soul.
- Bayanlar baylar. Sezgilerinizi aşacak, aklınızın alamayacağı ve ruhlarınızı titretecek kusursuz bir deneyime hazır olun.
- - What are you waiting for to expand?
- Büyümek için ne bekliyorsun?
Expand my kingdom's borders.
Krallığımın sınırlarını genişletmek.
It has been more than 3 months since Ayuthaya started to expand their power, and the situation in Ayuthaya town is still not under control.
Ayuthaya gücünü genişletmeye başlayalı 3 ay oldu. Ama şehirdeki durumu hâlâ kontrol altına alamadı.
Why does Ayuthaya rush to expand its power?
Ayuthaya neden gücünü genişletme telaşında?
So after the War Between the States and a year of fighting Indians I turned in my commission and rode away to see how much I could expand it.
Eyaletler arası savaş bittikten ve Kızılderililer'le çatışma bittikten sonra birliğimden ayrıldım ve ne kadar harcayabileceğime baktım..
We'll expand next year.
Önümüzdeki yıl genişleteceğiz.
Afterwards we'll have to expand.
Yakında genişletmek zorunda kalacağız.
The plan was to expand on our own, and consolidate without the Americans.
Planımız kendi başımıza büyümek ve Amerikalılar olmadan güçlenmekti.
Al-Qaeda continues to find new markets to expand into.
El-Kaide büyümek için yeni pazarlar bulmaya devam ediyor.
Scattered through the hills of the Palestinian West Bank, are Israeli settlements, built to expand the Jewish presence in the region.
Filistin'n batı kıyılarına doğru yayılmış olanlar, İsrailliler, bölgede bir yahudi varlığı oluşturmak istiyorlar.
A good ritualized fuck will expand your consciousness, not to mention your constricted orifices.
Dar ağzından söz etmezsek güzel bir sevişme ayinin bilincini aydınlatmaya yardımı dokunabilir.
I did learn, however, that they've contacted the fleet's captains to inform them that several of their ships will be requisitioned to expand the search for Laura Roslin and the missing baseship, while all tylium shipments will be diverted to support that mission.
Roslin'la kayıp yıldız üssünü arama çalışmalarını genişletmek adına resmen birkaç gemi isteyeceğini bildirmek için filo kaptanlarıyla irtibata geçtiğini ve bütün tiliyum ikmalinin bu görevi desteklemek için kullanılacağını öğrendim.
We can go wherever you want, we can expand it.
Nereye istersen gideriz, açılırız.
Mr. Kamali wants to expand his garden and get rid of his fish.
Bay Kamali bahçesini genişletip balıklarından kurtulmak istiyor.
I'm trying to expand my client base.
Müşteri tabanımı genişletmeye çalışıyorum.
Expand your horizons.
Ufkunu genişletir.
I was trying to expand my life experience.
Hayat tecrübelerimi genişletmeye çalışıyordum.
We need to expand the business into the youth market.
Yatırımlarımızı gençlik üzerine yapmalıyız.
Well, maybe you need to expand the search.
Belki de araştırma sahasını genişletmelisin.
But New York first Please let's vote on it, my 49 % says let's expand 49 opposed
Çünkü tecrübelerim bunun iyi olacağını söylüyor. - % 49 tabi.
No, there's been no sign of Bauer in the northeast sector, so expand your cordon to the 25-mile mark. And be prepared to back up metro.
Hayır kuzeydoğu bölümünde Bauer'dan bir iz yok, bu yüzden alanı 25. mile çıkartın ve metroya destek için hazır olun.
We do not want to take over the world. But we do want to expand our facilities.
Dünyayı ele geçirmek istemiyoruz tabii ama işletmemizi sürekli geliştirmek istiyoruz.
Well, I was reading the Wall Street Journal and came across this medical supply company that was looking to expand but didn't have the liquidity.
Şey, Wall Street Journal okuyordum ve bir ilaç firmasının sermaye artırımına gideceğini gördüm. Ama yeterli likitleri yoktu.
We had a little disagreement about whether or not to expand the island cemetery
Adanın mezarlığını genişletmek konusunda ufak bir anlaşmazlık yaşadık.
Meanin'your choice is to expand your business or we shut you down entire.
Yani, ya işlerini büyütürsün ya da kökünü kuruturuz.
He thinks you'll expand business down to all of Little Dixie.
Little Dixie'deki işlerini büyüteceğini duymuş.
All right? Now, he was comin'here to force me to expand into shit I don't even wanna talk about.
Buraya gelip hiç istemediğim hâIde bana zorla işleri büyüttürecekti.
Also, as a port city, it has strived to expand cultural...
Ayrıca, bir liman şehri olarak, büyüyen kültür alışverişinin...
I wouldn't need to go. Would you like to expand on that?
"Durum ortadan kalkıyor." Biraz daha açabilir misin?